Hani bazen imkansız anlar vardır ya; hatta hayalini kurmak bile saçma gelir bazen, o derece imkansız yani.
Belki de şu an gördüğümüz manzara ve buluşmamız hayalini kurmaktan korktuğum kadar güzeldi ve bu anın büyüsü bozulacak diye korkuyordum. Kısacası mutlu olmaktan korkuyordum ve hep şu sözü duymuşumdur: Mutluluk diye bir şey yoktur.
"Yemişim benzetmenizi." diyerek ayağı kalktı Bora.
"Mutluluk sarhoşu olup çıktık be." diyerek güldü Demir.
"Belli." diyerek tek kaşını kaldırdı Bora.
"Hadi kalkalım." diyerek ayağı kalktı Enes. Enes'in kalkmasıyla birlikte hepimiz ayağı kalktık.
Onlar önden ilerlemişti ve ben tekrardan arkamı dönüp güzelim manzaraya bakmıştım.
Hoş, şu an güzelim renkler yavaş yavaş kayboluyordu.
Manzaraya birkaç saniye baktıktan sonra manzaraya veda edip tekrardan bizimkilerin peşine düşmüştüm.
Hepimiz tepeden aşağı iniyorduk ve bizi buraya getiren Poyraz ve yandaşı Tilki söylenerek aşağı inerken diğerleri de onların mızmızlarını dinleyerek ilerliyorlardı. Ben ise Poyraz'ı ve Tilki'yi çatık kaşlarımla izleyen taraftaydım.
Dağları, taşları (!) aştıktan sonra kaldırımda yürüyorduk. Hava hafif kararır gibi olmuştu, çünkü akşam ezanı yeni okunmuştu. Okulun önünde durduğumuzda artık birbirimizden ayrılma vaktimizin geldiğini anlamıştım.
"Evet, günün kahramanı Poyraz'a teşekkür borçluyuz bence." diyerek Poyraz'ın saçlarını karıştırdı Tilki.
Tilki ilk kez ciddi bir şey söylemişti ama uzun zamandır bu kadar eğlenmediği apaçık ortadaydı. Tilki ile Poyraz tam olarak iki küçük çocuğu anımsatıyorlardı bana, birbirine bağlı iki küçük çocuk.
"Uzun zaman olmuştu." diyerek Poyraz'a sarılmıştı Tilki ve hepimiz bir anlığına Tilki'nin bu hareketine şaşırsak da bir şey demedik.
"Eyvallah." diyerek şaşkınlığın vermiş olduğu ifadeyle Tilki'ye baktı.
"Ne var lan?" diyerek kendini geri çekti Tilki ve bize döndü.
"Şaşırdık." diyerek şaşkınlığımı belli ettim.
"Gamze, o bakışlarından ne ima ettiğini anlayabiliyorum. Benim tercihim senin cinsinden. Sadece uzun zamandır böyle bir şeye ihtiyacım vardı ve teşekkür maharetinde Poyraz'a sarılmak istedim." dediğinde ben hiçbir şey söylemedim ve bizimkilere bakarak " Görüşürüz." dedim ve herkes de birbirine aynı şekilde "Görüşürüz." dediğinde birbirimizden ayrılarak farklı yollara sapmıştık.
Ben, Enes ile aynı mahallede oturduğum için beraber eve dönüyorduk. Şimdi akıllarda şöyle bir soru oluşabilir; neden ikiniz aynı saatte okula gitmiyorsunuz?
Çünkü bu çocuğu beklersem ağaç olurum da ondan.
İkimiz de okulun aşağısına yürüyorduk, çünkü bizim mahalleye giden durak okulun aşağısında kalıyordu. Bora zaten burada oturuyordu, yani onun için çok da sorun değildi eve geç gidip gitmemesi ya da otobüse binip binmemesi. Demir, Poyraz ve Tilki de okulun yukarısındaki durağa doğru yürüyorlardı.
Enes ile yürürken kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmıştım. O renklerin buluşması çoktan kaybolup gitmişti ve yerine koskocaman siyaha bırakmıştı.
"Gamze, suskun görünüyorsun." diyerek dirseğiyle beni dürttü.
"Evet, çünkü konuşursam anın büyüsü gider diye korkuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Dostlar | Yarı Texting
Dla nastolatkówKendi halinde takılan ve devlet lisesinde 11. sınıfta olan Gamze Kaya, her yıl karma halinde sınıfların değişmesiyle birlikte nihayet kendi arkadaşları olan Poyraz, Enes, Demir, Rüzgar ile aynı sınıfta olma şansını yakalamayı başarmıştır, ancak sını...