İnsan sadece tek bir amaç için yaşıyordu ve o da tabii ki hayaller. Her insanın hayali vardı, hayalim yok diyen insan sadece hayal kurmaktan uzak kalmış insandı. İnsanların çoğunun bir hayali bile yoktu. Bunun nedeni hiç kendileriyle konuşmamış olmaları bence.
Belki de hayal kurmak için fazla tembeldik.
Mesela şu an da yok yazılmamayı hayal ediyordum ama yok yazıldığımı biliyordum. Sınıfın kapısının önünde durdum.
Sınıfın kapısı siyaha yakın kahverengiydi ve herhangi bir devlet okulunda bulunabilecek bir kapı türüne sahipti bizim okulların kapıları; yani sınıf kapıları, okulun giriş kapısı...
Derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve gördüğüm manzara beni oldukça şaşırtmıştı.
Hoca yoktu!
Ege, beni resmen kandırmıştı ve bu biraz küçük düşürücüydü. Derslere olan takıntımı fark etmiş olmalıydı.
Etrafıma bakınırken sınıfı anlık olarak incelemiştim. Bizim sınıfın duvarları beyazdı ve sıraları ise okulumuzdan beklenmeyecek bir şekilde yeni nesil sıralardandı ve tabii ki duvarlarla uyumlu olsun diye sıralar krem rengi satın alınmıştı, ancak öğretmenler masası çok da yeni nesil sayılmazdı ve o masanın rengi de kahverengiydi. Öğretmenler masasının kilitli bir çekmecesi vardı ama hocaların hiçbiri bu kısmı kullanmayı tercih etmiyordu.
Öğrenciler her türlü açarlar orayı ne de olsa diye düşünüyorlar bence ve bence haklılar.
Tahtamız ise akıllı bir tahtaydı ve akıllı tahtanın yanında hocalar tebeşirle bir şeyler yazabilsin diye yeşil bir tahta da koymuşlardı. Yeşil tahtanın üstünde beyaz bir tahta vardı ki bu akıllı tahtayı kilitleyebilmek için tasarlanmıştı.
Hocalar genellikle yazı yazmak için beyaz tahtayı kullanıyorlar zaten, sanırım tahta kalemi kullanmayı seviyorlar.
Gözlerimi devirip sırama oturdum ve kafamı utançla sıraya gömdüm. Birkaç dakika sonra birisi omzuma dokunmuştu ve kim olduğuna bakmak için kafamı yavaşça kaldırdım.
Tilki.
Ona karşı gözlerimi devirip kafamı ortaya çıkarttım. "Ne?" diyerek hepsine bıkkın bir şekilde bakmayı sürdürdüm ve hepsi pür dikkat bana bakıyordu.
"Geç kaldın." dedi Tilki tek kaşını kaldırarak.
"Tuvalet işim uzun sürdü." dediğimde Poyraz üstümdeki hırkayı çekiştiriyordu. "Bu nereden çıktı peki?"
"Arkadaşım ödünç verdi. Üşüyordum ve o da benim ısrarlarıma dayanamayıp hırkasını verdi. Belki tanırsınız adı... Afet." dediğimde yalan söylediğim için çok fazla vicdan azabı çekiyordum ama yapacak bir şey yoktu. Ege verdi desem bana gereksiz trip atacaklardı.
Şu an bunların tribiyle uğraşmak istemiyorum.
"Afet mi? Hani şu C sınıfında olan kız?" dediğinde başımla Demir'i onayladım.
"Afet kim ya?" dedi Tilki bana bakarak.
"Demir açıkladı kanka işte." dedi Poyraz kısa keserek.
"Geri zekalı C sınıfında okuyan tek kız o mu?" diyerek Poyraz'ın kafasına vurdu Tilki.
"Hoca niye yok ya?" dedim.
"Toplantı varmış ve bütün sınıfların dersi boşmuş." dedi Demir.
"Kanka Gül bize anons gibi bir şey yaptı. Sesini bilirsin her halde." diyerek sırıttı Enes.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Dostlar | Yarı Texting
Genç KurguKendi halinde takılan ve devlet lisesinde 11. sınıfta olan Gamze Kaya, her yıl karma halinde sınıfların değişmesiyle birlikte nihayet kendi arkadaşları olan Poyraz, Enes, Demir, Rüzgar ile aynı sınıfta olma şansını yakalamayı başarmıştır, ancak sını...