Etrafa dikkatle baktıktan sonra bana döndü.
"Evin güzelmiş."
"Buraya bunun için gelmedik. Ne konuşacaksan konuş."
"Evine geldiğim için mutluyum."
"Ben değilim."
"Bana içecek ikram etmeyecek misin?"
"KONUŞACAKSAN KONUŞ!"
Sinirle çantamı koltuğa fırlattım ve oturdum. Yaklaşık on dakika boyunca bir tek kelime etmedi. Sonra derin sessizliği aniden bozdu.
"Berbat bir çocukluk geçirdim Chanyeol."
"Neyse ki doğumundan başlamadın."
"Ben ciddiyim! Tamam mı? Ciddiyim! Neler yaşadığımı bilmiyorsun ve dalga geçiyorsun."
"Yifan..."
"Her yaptığım hatada... Ufacık hatalarda bile... Ben..."
Dolu gözleri pişmanlık hissetmeme sebep olmuştu.
"Sen?"
"Sadece bardağı altlığın üzerine koymadım diye bile babamdan azar işittim. Sürekli... Yanlış adım attığımda, bir soruyu yapamadığımda veya uyumsuz giyindiğimde..."
"Bu bir kızı azarlamanı haklı çıkarır mı?"
"Başka türlüsünü bilmiyorum Chanyeol. Annem varlıklı bir aileden gelmediği için basınla tanıştırılmadı. Aynı masada yemek bile yemedim. Her şeyi yanımızda çalışan kadından ve babamdan öğrendim ben."
"Yifan ben..."
"Ne diyeceğini bilmiyorsun?"
"Evet..."
"Biri bir hata yaptığında bu öfkeyi kontrol edemiyorum. Gözümün önüne babamın bağırdığı anlar geliyor."
Kalkıp yanına oturduğumda koltuktan inip yere oturdu. Sonra başını dizime yaslayıp devam etti.
"Her zaman ne kadar aptal olduğumla ilgili bağırdı. Ben... edebiyattan nefret ederim. Sadece... Bu benim için ilk başkaldırı."
Yere oturup kollarımı etrafına sardım. Bunu isteyerek yaptığıma emin değildim. Sadece ona sarılmam gerektiğini düşünüyordum.
"Sen sadece ona öfkelisin Yifan, hayata değil. Böyle yaparak kendine zarar veriyorsun."
"Canım yanıyor."
Onu acıtan her şey birer diken olup etrafını sarmıştı. Artık onu anlıyordum. Mükemmel olması için sevgiyle değil öfkeyle yaklaşan bir babası vardı. Dikenlerinin tek sebebi çocukluğuydu.
"İyileşebilirsin. Bunu sadece sen yapabilirsin."
Başını kaldırıp dikkatle gözlerime baktı. Bu kez elim yaşlarına doğru ilerliyordu. Yüzündeki ıslaklığı silerken gözlerimi kaçırdım.
"Bunu sen yapamaz mısın?"
"Bir gün bir hata yaparsam bana da aynısını yapacaksın. Değil mi?"
"Chanyeol... Çok üzgünüm."
"Üzgün değilsin."
"Telafi edemem belki, ama iyileşebilirim. Eğer sen bana sarılırsan... Yani sarılmaya devam edersen..."
Çenemden tutup başımı tekrar kendisine çevirdi. Onunla böyle saçma bir halde olmak beni ilk kez rahatsız etmiyordu. Öfkemi hatırlamaya çalışıyordum. Fakat kalbimde herhangi bir sinir kırıntısı yoktu.