Koca bir kase patates cipsini kucağıma aldım. Fıstıklı cips kasesini de onun kucağına bırakıp filmi başlattım.
"Bu nedir?"
"Film..."
"Adı ne bebeğim?"
"Biri Beni Isırdı."
"Ne? Öyle bir film mi var? Vampir filmi mi?"
"Parodi diyebiliriz. Alacakaranlık serisinin parodisi."
"İzlemiş miydin?"
"Tam olarak sayılmaz."
"Nasıl yani?"
"Ben hep ders çalıştığım için filmleri tam izleyemem."
"O zaman güzel, birlikte şaşırabiliriz. Bildiğin bir filmi izlemek istemem."
Meyve suyu dolu bardaklarımızı aramızdaki tepsiyle birlikte kaldırıp beni kendine çekti. Bardağımı elime tutuşturduktan sonra kendi bardağını alıp gülümsedi.
Film boyunca kahkahalarımı durduramamıştım. Fakat daha önce izlemediğim için hiç pişman değildim. Onunla aynı anda şaşırmak ve aynı anda kahkaha krizine girmek tarif edemeyeceğim kadar güzeldi.
"Sıradaki filmimiz ne bebeğim?"
"Bunun adı da Açlıktan Ölme Oyunları."
"Nasıl yani? Bu da mı parodi yoksa?"
Filmleri değiştirdikten sonra tekrar yerime oturdum.
"Evet, bu da parodi."
Başını geri atıp tavana baktı. Nefesini pes ederek bıraktığında beklentiyle ona baktım.
"Bir şey mi oldu?"
"Aslında... Oldu sanırım."
"Ne oldu?"
"Sen bir edebiyat aşığısın. Bu yüzden biraz daha romantik filmler seçersin sanmıştım."
"O-oh... Aslında ben onlardan sıkılabileceğini düşündüğüm için komediyi tercih ettim."
"Öyleyse bu film bittikten sonra bana bırak. Üçüncü film için harika bir fikrim var."
"Ne gibi?"
"Sürpriz olacak. İzleyelim hm?"
İkinci filmimiz bittiğinde mutfağa koştum. Hava yeteri kadar soğuktu. Fakat dondurma yemek söz konusu olduğunda, mevsim umurumda bile olmazdı.
O filmi internette ararken ben de mutfağa koşup kaseleri doldurdum. Dondurmalar onun için gerçek bir sürpriz olacaktı. Çünkü tamamını ben yapmıştım. Buzluğumda her mevsim benim üretimim olan dondurmalar bulunmalıydı. Ders çalışırken bana güç verdiğine inandığım tek şey buydu.
"Ben geldim!"
"Chanyeol? Bu mevsimde bunu nereden buldun?"
"Ben yaptım."
"Ciddi misin?"
"Limonlu, vişneli, çikolatalı ve çilekli var. Aslında kivili de yapmıştım ama geçen gün dolaba koyarken düştü. Donmaya bile vakti olmadı."
"Bunlar çok bile, teşekkür ederim."
Koltuğa yerleşirken gülümsedim.
"Filmin adı ne?"
"Söz ve Müzik."
"Daha önce izledin mi?"
"Luhan'ın evine gittiğimde denk gelmiştim. Filmin ortasından yirmi dakikasını görmüştüm. Sonra onun filmini bölmemek için eve dönmüştüm."