Uykumun en güzel yerindeydim. Tam rüyalar arası koştururken onun sesiyle gözlerimi açtım.
"Chanyeol, uyan artık."
"Huh? Sen ne zaman uyandın?"
Yattığım yerde başımı kaldırıp odamın kapısına baktım. Yifan çoktan hazırlanmıştı.
"Bugün çok iyiyim. Bacağımdaki ağrı tamamen geçti ve ben de sana kahvaltı hazırladım."
"Saat kaç?"
"Sanırım yedi buçuk. Kahvaltı edip evden çıkmak için yarım saatimiz var."
"Tamam, kalkıyorum."
"Ben yine duş aldım. Sorun olmaz değil mi?"
"Hayır, sorun değil."
Duşa girip hazırlandığımda on yedi dakikamız kalmıştı. Doya doya yiyebilmem için bu zaman yeterliydi.
"Bir haftadır sende kalıyorum. Belki de ev arkadaşı olmalıyız. Buraya ne kadar kira veriyorsun?"
"Hepsini ödemek için mi soruyorsun? Çok para ödüyorum. Senin bile paran yetmez."
"Söyle lütfen. Gerçekten merak ettiğim için soruyorum."
"Bu ev ailemin."
"Yani bedava?"
"Burada daha fazla kalamazsın Yifan. Aramızdaki çizgiyi aşıyorsun."
"Ahhh aniden bacağıma bir ağrı girdi."
Çubuklarımı masaya bırakıp arkama yaslandım. Hiç vazgeçmiyordu.
"Umarım bir haftadır yaşadığın ağrı gerçektir."
"Evet, şuan şaka yaptım. Fakat bir haftadır gerçekten basamıyordum."
"Peki, öyleyse işe gidebiliriz."
"Az önce pencereden baktığımda arabamı gördüm. Doğru mu?"
"Dün öğleden sonra sen uyurken gidip aldım. Senin yüzünden günlerdir işe gitmiyoruz. Yürü hadi."
Uzun zaman sonra ilk kez keyifli bir iş zamanı geçirdiğimi hissediyordum. Çıkarken Yifan onun evine gitmemiz konusunda ısrarcıydı. Aslında bunu istemiyordum. Fakat yaşadığı yeri görmemi gerçekten istiyor gibi görünüyordu.
Kütüphaneye ve okulumuza oldukça yakındı. Tam ikisinin ortasında bir konuma denk geliyordu. Dışardan bakıldığında epey küçük bir binaydı. Fakat o bir çatı dubleksinde kalıyordu.
Kapıyı açtığında heyecanla baktım. Evin dekoru beni gerçekten heyecanlandırmıştı. Kapının yanında küçük bir ayakkabılık ve askı vardı. Birkaç adımla salonun içindeydim.
Salonun tüm duvarları mavinin koyu ve en güzel tonuyla boyanmıştı. Sadece bir duvar koyu bir yeşil tonuydu. O duvarda da, duvarın içine tasarlanmış bir akvaryum vardı.
"Evin çok güzelmiş."
O mutfağa ilerlerken peşinden gittim. Bütün mutfak siyah ve mavi ağırlıklıydı.
"Teşekkür ederim. Kahve içer miyiz?"
"Sevinirim, eve gidince uyumamalıyım. Şekersiz ve sütsüz olursa iyi olur."
"Evime ilk kez geliyorsun ve seni zehirlememi istiyorsun. Bunu yapamam."
"Bu ev senin mi?"
"Hayır kiracıyım, ama uzun bir süre kira ödemeyeceğim."
"Neden?"
"Evin içini babam yaptırdı. Çok dökük bir haldeydi ve baştan yarattık. Bu yüzden kiradan düştüler. Sanırım gelecek yıl mezun olduğumda bile kiranın süresi bitmiş olmayacak."