Kapı tekrar çaldığında parmak uçlarımda ilerlemeye başladım. Ölü taklidi yapsam gider miydi?
"İçerde olduğunu biliyorum. Aç şu kapıyı Chanyeol. Eve geleceğini söylemiştin."
"BEKLE!"
"Oh... Tanrı'ya şükür oradasın. Aç hadi."
"BEKLE DEDİM!"
Beni duyduğuna emin olduktan sonra hızla giyinmeye başladım. Tişörtümü geçirirken su ısıtıcının sesini duydum. Tam da zamanıydı.
Kapıyı açtım ve pes ederek önünden çekildim. Zaten teklifsiz içeri girmeye alışıktı.
"Beni özlerken acı çekiyor olmalısın."
"Bunda ciddi misin Yifan?"
"Bir kahveye hayır demem."
"Senin için sütsüz ve şekersiz bir zehir hazırlayacağımdan hiç şüphen olmasın."
"Bol süt tozu ve bol şeker. Lütfen."
Son kelimeyi gülümseyerek bastırdı. Sonra aniden yanıma gelip saçlarıma dokundu.
"Ne yapıyorsun?"
"Az önce çıplak mıydın? Yani ben o kapının arkasındayken sen çıplaktın. Tanrım..."
"Yifan! Böyle şeyler söylemeye devam edersen gerçekten kötü olacak."
Topallayarak salona girdi ve en sevdiğim koltuğuma yerleşti.
"Bu koltuğu seviyorum."
"Ben de öyle... Bu arada neden topallıyorsun?"
"Bunu nasıl fark ettin. Saklamak için epey çaba gösteriyordum."
Kahve hazırlamaya giderken güldüm.
"İnan bana çok belli oluyor. Yoksa düştün mü?"
"Üç gündür böyleyim. Bana karşı ne kadar da dikkatsizsin."
"Gerçekten mi? Ben peşimde koşarken oldu sanmıştım."
Kahkaha attığını duyunca ben de güldüm. Kahvelerimizi alıp yanına gittim. Karşısındaki koltuğa geçmeye hazırlanırken koluma yapıştı.
"Buraya otursan olmaz mı?"
"Salonum o kadar da küçük değil Yifan."
"Evet, küçük değil ve karşıma oturursan bu mesafe daha da büyüyecek.
Yanına oturup kahvemden bir yudum aldım.
"Neden topalladığını söylemeyecek misin?"
"Bunu bilmek istemezsin."
"İstiyorum."
"Yixing yaptı."
"Neden?"
"Onunla artık aramız iyi değil."
"Bu, bacağını sakatlamasına yeter mi?"
"Ona seni sevdiğimi söylediğimde öfkelendi. Onun dövüş yeteneklerini bilirsin..."
"Sana bunu benim yüzümden mi yaptı?"
İlk kez yüzüne bu kadar dikkatli bakıyordum. Dudağının kenarındaki küçük yarayı bugüne kadar fark etmemiş olmam mucizeydi.
Elim istemsizce oraya gitti. Dokunduğumda yüzünü buruşturarak geri çekildi.
"Acıyor..."
Koşarak odama gittim ve ilaç çantamı alıp yanına döndüm. Bir parça pamuğa birkaç damla ilaç döküp yarasının üzerine sürdüm.