Beynim yanacak gibiydi. Düşünce karışıklığıdan beynim yanacaktı. İki gün geçmişti ve aklım deli gibi son konuştuklarımızı tekrar edip duruyordu. Ne düşünmem, ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
Ona şans vermiştim, belki bizden olacaktı ama sürekli buna engel olan şeyler oluyordu. Ona güvenmek istiyordum ama sürekli bunu engelliyordu. Barda neler olacağını kestirdiği halde neden gidiyordu ki? Kendini tutabilirdi belki, ama onu zorlayan karşı taraf olursa? Bir anda iradesini kaybedip yine bedenini başkalarına açarsa? O zaman beni aldatmış sayılmaz mıydı?
Henüz ortada sevgili gibi bir durum yoktu fakat aramızda bir şeyler vardı. Bunu o da farkındaydı, bende. Ama sürekli bir şeyler çıkıyordu karşıma. Sürekli bir engeller. Onu güvenmemi engelleyen şeyler.
Ona aşık değildim ama bir şeyler hissettiğimi biliyordum. Aramızda gerçek olan şeyler vardı ve ben bunun devam etmesini isterdim.
Ya o arkadaşları, ya da başka şeyler. Sürekli bir engel çıkıyordu. Derince nefesimi verdim ve ellerimi saçlarımdan sertçe geçirdim.
İki gündür düşündüğüm tek şey buydu ve kafayı yemek üzereydim. O da hiçbir şey yapmıyordu, ben de. Bu nereye kadar böyle giderdi ki?
Oturduğum yatakta ayağa kalktım ve odanın ortasında volta atmaya başladım yine. Gözüme odamın içinde ki diğer kapı çarptığında zihnim silkelendi. Anılar teker teker geçti gözlerimin önünden. Sarhoş olduğum gece bırakmayıp yanıma gelişi, banyoda ona dokunmam ve bana hiçbir şey yapmadan uyutup gitmesi.
Yutkundum.
Ve telefonuma o anda bir bildirim sesi geldi. Saniyeler içerisinde elime aldığımda mesaj beklediğim tek kişi vardı, ama o değildi.
Jimin mi?
Yine ne istiyordu acaba? Mesaja girdiğimde vereceğim tepkiyi şaşırmıştım.
Sana mesaj attığım için üzgünüm. Şu an **** barındayız ve Yoongi kötü durumda. Saatlerdir içiyor ve şu an delicesine sarhoş durumda. Kendini kaybettiğine eminim, önünü bile göremiyor. O sanırım seninle ciddi düşünüyor ve bu yüzden engel olmaya çalışıyoruz ama ne kadar dayanır bilmiyorum. Buraya gelsen iyi olur.
Kendime nefes almaya bile fırsat vermeden dolabımdan çıkarttığım montumu elime alarak bir dakika içinde evden çıktım. Jimin ilk defa düzgün bir hareket yapmıştı ama aklımda ki tek şey; Yoongi'ydi.
Onun içen birisi olduğunu zaten biliyordum fakat kendini kaybedecek kadar içmezdi ki. Eğer yine geçen sefer ki gibi olursa artık biz olma ihtimali sıfıra düşerdi ve ben bunu istemiyordum.
Barın önüne geldiğimde Jimin'in mesajının üstünden yarım saat geçmişti. Yutkundum ve derince soluyarak barın kapısının önünde üzerime baktım. Dar paça pantolon ve üzerine sade bir tişört. O kadar buraya ait değildim ki.
Daha vakit kaybetmeden içeriye girdim ve kalabalık insanları aşarak locaların olduğu kısma vardım. Jimin'i bulmam gerekiyordu önce.
Lütfen yanlış birşey yapmamış ol Yoongi...
Lütfen.
Hızlıca göz gezdirdiğim localarda tanıdık yüz görememiştim. Bar tezgahının olduğu kısma ilerledim fakat yoktu. Tanıdık hiçbir yüz yoktu.
Sıkıntıyla nefesimi verirken arkamdan belime sarılan kollarla duraksadım. Hayır, lütfen...
"Güzelim, bar için yanlış kıyafet seçimi olmamış mı?"
Arkamda ki ayyaşın sesi kulağıma dolduğunda dişlerimi sıktım. Bir de bununla mı uğraşacaktım şimdi? Aissh!
Adam belimden beni kendine doğru çevirecekken başka bir el tarafından kollar belimden çekilmişti. Sarı saçları gördüğümde rahat bir nefes aldım.
"Geldiğine sevindim," dedi gözleri arkamda ki adamdan çekerken. "O nerede?" dediğimde dudaklarını birbirine bastırdı.
Lütfen... Lütfen... Lütfen...
"Peşimden gel."
Beni arkasında bırakarak kalabalık insanların arasından sıyrılarak geçerken onu takip ettim. Kaybetmemek için gözlerimi üstünden ayırmıyordum. Üst kata çıkan merdivenlere doğru ilerledi ve basamakları çıkmaya başladı. Peşinde ilerlerken bir odanın önünde durmuştu. Kırmızı kapılı bir oda.
"Sen gelene kadar onu durdurmaya çalıştık. Fakat o gerçekten kendini çok fazla kaybetmiş durumda. Zaten senin adını sayıklayıp duruyordu. Az önce de buraya girdiler."
Gözlerimi yumdum birkaç saniye.
"Girdiler?" diyerek son kelimesini bastırdığımda dudaklarını birbirine bastırdı.
Başımı salladım. "Pekala, gerisini ben hallederim. Teşekkür ederim Jimin."
Başını salladı ve birkaç saniye içinde gözden kayboldu. Kırmızı kapının önünde durdum. Buna hazır mıydım? Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Fakat her şeye hazır mıydım?
Titreyen ellerim kapı koluna uzandı ve alt dudağımı ezerken kapıyı araladım ve içeriye adımladım.
Lütfen Yoongi.
Gözlerim bulandı önce. Zihnim bana oyun oynuyor sandım. Ezdiğim dudağımdan gelen metalik tat ağzımı kapladı. Tutunduğum kapıya daha çok dayandım.
Min Yoongi yarı kapalı gözleriyle yatakta yatıyordu ve üzerinde onu soymaya çalışan kızlar vardı. Evet bir kız değil, iki kız vardı. Şu konusu geçtiğinde bahsettiği üçlüden mi yapacaktı?
Neden bu görüntü bu kadar koymuştu bana?
Kalbimi es geçtim ve mantığımı koydum ortaya. Harekete geçirdiğim ayaklarımla yatağa ulaştım. Önce önümde ki kızıl saçlı kızın kolundan tutup çektim.
"Dışarı!"
Kız kaşlarını çatarak ne yaptığıma bakınca omuz silkti. Sarhoş olduğu iki metre öteden anlaşılıyordu. Dişlerimi sıktım ve kızın sıktığım kolunu çekiştirerek önce yataktan sonra odadan dışarı sürükledim bedenini.
Sinirliydim. Çok fazla sinirliydim ama tutacaktım kendimi.
Diğer sarı saçlı kıza da aynısını yapıp odadan attığımda kendinde olmadığı belli olan Yoongi ile odada kalmıştım.
Yarı açık gözleri benimkiler ile buluştu.
Reset çekilmişti beynime. Ne yapmalıyım bilmiyordum. Onu böyle bir yanlıştan kurtardığım için bir yandan rahatlama hissi vardı fakat gururum öne geçiyordu.
Sol gözümden akan yaşı sertçe sildim ve bedenimi odadan dışarı attım.
Kookiloji ve redninja_rapheal'in ortak eseridir.
İki tarafta fazla zor karakterler o yüzden birkaç bölüm daha idare ediin en sonunda nihayet inatları kırılacak ;)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just One Woman | MYG
FanfictionHAYRAN KURGU #1 Yoongi: Tüm kızlara karşılık sadece sen Ji Yeon: Sen ve sadece tek bir kıza bağlı kalmak? Güldürme beni Yoongi: Dediklerimi yaparsan bu olacak +18 Yetişkin içerik Cinsellik / Küfür