Elimin içinde sıkı sıkıya tuttuğum telefonla sokakta sinirle ilerliyordum. Önünde sonunda bana dediğini yaptırmıştı ve bu gerçekten benim sinirlerimi çok bozuyordu. Keşke ilk söylediği zaman spor salonuna gitseydim, o zaman evine gitmek zorunda kalmazdım diye de düşünüyordum sürekli.
Telefonu sıkmaktan eklemlerim bembeyaz olurken, attığı adrese bir kere daha bakıp kontrol ettim. Doğru yere gelmiştim. Bakışlarım önümde ki eve çıktığında iki katlı bir müstakil villa olduğunu gördüm. Herhalde bu koca evde tek yaşamıyordu değil mi? Ailesi ile yaşadığı yere de gelmem ne kadar doğruydu? Amacı bu kadar farklıyken.
Derin bir nefes alarak açılan bahçe kapısından içeriye doğru girdim. Giriş kapısının önünden, bahçe kapısına kadar çimler ve bazı yerlerde hoş gözüken ağaçlar vardı. Havuzu evin arka tarafında olduğunu tahmin etmek zor değildi.
Bahçe kapısından, giriş kapısına kadar ulaşan taşlı yoldan ilerledim ve kapıya ulaştım. Zile basmadan kapıyı açtığını fark etmiştim. Karşımda gördüğüm yüzünde alaylı ve bir o kadar da kendinden emin ifade vardı. Yüzünün ortasına yumruğumu geçirmek istiyordum!
Geçmem için yol verdiğinde hızlı adımlarla içeriye girdim. Bir an önce istediklerini yapıp eve gitmek istiyordum. Onun evinde durmak nedense hiç güvenceli gelmiyordu.
Ben nereye gideceğimi bilmeden salonun ortasında dururken onun bir kaç adım arkamda olduğunu tahmin ediyordum.
"Bir şeyler içmek ister misin?" dediğinde ona doğru döndüm. Yüzümde ki alay dolu ifadeyi silmedim. "Ne bu? Eve kız atmıyorsun Yoongi. Şimdi salonun ortasında soyunmak istemediğim için bana doğru düzgün bir oda göster."
Yüzünde ki anlamsız gülümsemeyle başını salladı. "Pekala, öyle olsun."
Yanımdan geçmesini beklerken sert bakışlarım üstündeydi. Cidden nefret ediyordum şu adamdan! Tam yanımdan geçecekken saçımda bir bolluk hissetmiş, hemen ardından ise omuzuma dökülen saçlarımı fark ettim. Tokamı çıkarmıştı. Aman ne büyük marifet!
Açık bıraktığı saçlarımla çıktığı merdivenlerde onu arkasından takip etmeye başladım. Bir kat çıktıktan sonra koridorun sonunda diğer kapılardan farklı gri kapısı olan odaya doğru ilerledi. Tahmin etmek zor değil, onun odasıydı.
İçeri girdiğimizde etrafı incelemeye koyulmuştum. Dolabı, yatağı ve duvara monte edilmiş rafları hepsi gri rengindeydi. İnsana boğucu gelmesi gerekirken hoş duruyordu. Gri çarşafın serili olduğu yatağının üzerine oturduğunda etrafa bakarak önüne geldim.
"Kızlarla işini bu odada mı hallediyorum?"
Dudağının kenarını kaldırarak, "Cık," diye bir ses çıkardı. "Genelde bar veya otel odaları tercihim oluyor." dediğinde yüzümü buruşturmuştum sadece.
Belli etmeden derin bir nefes aldım ve tek omzumda asılı olan çantayı indirdim. Dikkatli gözlerle beni izlerken gerçekten yaptıklarımı düşünüyordum, bu çok aptalcaydı! Onun eline nasıl düşerdim..?
Elim gömleğimin düğmesine giderken odayı dolduran telefon sesiyle nefesimi verdim. En azından biraz vakit kazanmıştım.
Yoongi çalan telefonu açıp kulağına götürdü.
"Söyle?"
"Meşguldüm şu an." Aman ne meşgul hemde!
"Gelmeyeceğim."
"Emin ol, daha etkilisi şu an karşımda duruyor," dediğinde gözleriyle bedenimi baştan aşağı süzdüğünde garip hissetmiştim. Yüzümü buruşturarak ona baktığımda, yüzünde ki keyifli ifade ile telefonu kapattı.
"Tamam, artık başla."
Konuşma ihtiyacı duymadan gömleğimin düğmelerini çözmeye başladım. Vakit kaybına gerek yoktu. Beni o şekilde görecekti ve bir an önce, olsun bitsin istiyordum.
Gözleri dikkatle gömleğimin üzerindeyken düğmeleri bitirip hızla üzerimden sıyırıp yere düşmesini sağladım.
Yüzünde ki alaylı gülüş solduğunda, kaşlarını çatmıştı. "Bu ne?" diyerek üst kısmımı işaret edince keyifle gülümsedim. "Sporcu atleti."
Gözlerini devirdiğinde nefesini vermişti. "Devam et." diye kaba bir tonda ikaz ettiğinde tekrar gülümsedim. Tabiki ederim.
Eteğimin yan kısmında ki fermuarını indirdim ve bacaklarımdan yere düşmesine izin verdim. Bu sefer gözleri hafifçe büyümüştü. "Altında şort var?"
Küçük bir kahkaha attım. "Ne sanıyorsun Yoongi? Cidden karşında iç çamaşır ile duracağımı falan mı?"
Buraya gelmeden içime bunları giymiş, kendimi güvence altına almıştım. Şu an karşısında, ona attığım resimde ki halimle duruyordum.
Sinirli bakışlarını bana atarken ayağa kalkmıştı. Bir adım geriledim. "Hey, dur. Bana dokunamazsın." dediğimde başını usulca salladı.
"Dokunmayacağım zaten, sadece yakından bakacağım. Buna engel olamazsın küçük kaplan."
Hiçbir şey demediğimde yakından bedenimde gezen bakışlarına katlanıyordum. Kahretsin, o gerçekten midemi bulandırıyordu!
Kookiloji ve redninja_rapheal'in ortak eseridir.
Oy sınırı: +60
Yorum sınırı: +40💃

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just One Woman | MYG
FanfictionHAYRAN KURGU #1 Yoongi: Tüm kızlara karşılık sadece sen Ji Yeon: Sen ve sadece tek bir kıza bağlı kalmak? Güldürme beni Yoongi: Dediklerimi yaparsan bu olacak +18 Yetişkin içerik Cinsellik / Küfür