Saye odasına girip kapıyı kapattı. Dışarıda halletmem gereken bazı şeyler vardı. Bu yüzden dışarı çıktım. Cebimde titreyen telefonumu çıkarıp ekrana baktım. Mehmet arıyordu. Ekrandaki yeşil simgeye basıp telefonu kulağıma yaklaştırdım.
Arat_ Efendim Mehmet.
Mehmet_ Aga nerdesin?
Arat_ Dışarda bir yerlerdeyim noldu?
Mehmet_ Aga bi depoya gelsen iyi olur.
Arat_ Hayırdır önemli bir şey mi var?
Mehmet_ Gelince görürsün abi.Arat_ Tamam geliyorum.
Direksiyonumu sağa çevirip depoya sürdüm. Depoya gelmemi söyleyecek kadar önemli ne olabilirdi ki? Yoksa İhtiyar denen o piçi mi bulmuşlardı. Gaza bastım. 20 dakika sonra deponun önüne gelmiştim. Arabadan inip deponun kapısını açtım. Bana doğru gelen Mehmet'e baktım. Yüzü biraz tuhaftı. Bilmediğim bir şey mi vardı?
Arat_ Ne bu yüzünün hali noldu?
Mehmet_ Iceride biri var onu görmen lazım.
İçeriye girdim. Karşımda sırıtan Serdar'ı görünce şaşırdım. O ne alaka yani?
Arat_ Ne alaka ya onun burda ne işi var?
Mehmet sadece bana bakıp iç çekti. Ardından Serdar'a yaklaşıp saçından tutarak kafasını kendine yöneltti.
Arat_ Ne yapıyorsun Mehmet!
Mehmet_ Aga bu piç...
Lafını tamamlayamadan gözlerinden yaşlar süzüldü. Gerçekten neler oluyor anlamaıyorum!
Arat_ Mehmet burda ne oluyor bilmem gereken neyse söyle!
Mehmet Serdar'ın çenesinden tutup bana çevirdi.
Mehmet_ Söyle lan! Nasıl bir şerefsizlik yaptığını söyle.
Kaşlarımı çatıp Serdar'a baktım. Serdar gülümseyerek gözlerimin içine baktı.
Serdar_ Ali'yi ben öldürdüm!
Oradaki herkes de benim gibi şaşırmıştı. Mehmet dışında. Herkes şaşırdığını ifade eden sesler çıkarırken ben sadece kafamda tekrar eden "Ali'yi ben öldürdüm! " "Ali'yi ben öldürdüm!" sesiyle donmuştum. Beynimde şimşekler çakarken yapabildiğim tek şey bir yere tutunmaktı.
Mehmet_ Iyi misin? Arat iyi misin?
Gözlerimi Serdar'dan ayıramıyor fakat tek kelimede edemiyordum. Neden! Yani bir sebebi olmalı! Insan kardeşim dediği adamı öldürebilir miydi?! Aklım almıyor herkes Ali'nin katili olabilirdi gözüme ama Serdar değil! Serdar onun en yakın arkadaşıydı.
Mehmet_ Aga kendine gel iyi misin? Bana bak! Bak bana tamam mı bana bak diyorum!
Mehmet gözlerimi Serdar'dan ayırmak için çenemden tutup beni çevirdi. O an kendime geldim. Düşüncelerim birer birer zihnimi terk ederken ayağa kalktım. Kendimden emin bir şekilde ceketimi çıkardım. Mehmet bana anlamsız bakışlar atarken gömleğimin kollarını sıvayıp belimdeki kemeri çıkarttım. Serdar'a doğru bir adım atıp kemerle sırtına vurdum. Kendimi durduramıyordum. Tekrar vurdum. Karnına vurduğum tekmeyle yer düştü. Kemerle yüzüne vurdum ama içimdeki öfke dinmiyordu. Saatlerce kemerle vurduktan sonra Mehmet'in uzattığı muştayla suratına vurmaya başladım. Ama hala öfkem dinmiyordu. Dinmeyecekti. Dinemezdi! Kafasasını 250° sıcaklıkta suya defalarca koyup çıkardım. Ardından buzla dolu küvete çıplak bir şekilde koydum. Soğumuyordu. Yüreğim soğumuyordu. Ardından sandalyeye oturtup ağzını açtım penseyle dişlerini teker teker söktüm. Ama hala öfkeliydim. Hazır penseyi almışken tırnaklarını da çekeyim dedim. Ellerindeki bütün tırnakları çektikten sonra yerdeki çekiçle dizlerine vurdum. Onu öldürmedim. Onu öldürmek onun için bağışlanma olurdu. Onu inim inim inletip ölüme hasret bırakacaktım. Onu ölesiye dövdükten sonra hiç ışık almayan küçük bir odaya kapattım.[ MR(emar) a girenler bilir.)] Onu yalnız başına delirtecek sesler açıp kapıyı kilitledim.
Serdar_ Kapat bunu! Arat kapat dedim!
Arat_ Orda tek başına gebereceksin piç!
Mehmet yanıma geldi.
Mehmet_ Arat iyi misin kardeşim?
Arat_ Iyi miyim? Hıı! Sence bu durumda nasıl iyi olabilirim!
Ceketimi alıp depodan çıktım. Arabama binip Saye'nin evine sürdüm. Bir tek onu görürsem içim soğurdu. Ali'yi Serdar'ın öldürdüğü aklıma gelince istemsizce gözlerimden yaşlar süzüldü. Eve vardığımda Saye bahçede çiçekleri suluyordu. Gözyaşlarımı silip arabadan indim. Saye geldigimi görünce bana doğru geldi.
Saye_ Benden uzak durursun sanmıştım ama galiba yanılmışım. Arsızlığın da bu kadarı pes yan..
Daha sözünü bitiremeden ona sarıldım. Sımsıkı sarıldım. Onu içime koyabilme fırsatım olabilseydi yüreğimde taşırdım. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Nedensiz bir şekilde rahatlamıştım. Galiba Saye bana iyi geliyordu. O benim yaralarımın merhemiydi.
Saye_ Iyi misin?
Değildim. Iyi değildim. Başımı dizlerine koyup saatlerce uyumak istiyordum yalnızca. Sense şu an bile bana karşılık vermiyordun. Boşluktaki ellerini sarsaydın bana saçlarımı okşasaydın iyiydim ama iyi değilim. Hiç iyi değilim. O bana sarılmasa bile ben ona sarıldım daha sıkı sarıldım hemde.
Arat_ Bana sarılır mısın? Hıı?
Gözlerime baktı. Ağlamaktan kızaran gözlerime. Konuşmak için ağzını açtı ama izin vermedim.
Arat_ Lütfen. Sadece biraz. Biraz sarıl bana...Lütfen...
Onunda gözleri doldu ve gülümsedi, kollarını boynuma sarıp sımsıkı sarıldı. O bana sarılınca daha çok ağladım.
Saye_ Şşş. Tamam ağlama. Erkek adama ağlar mı hiç. Ne oldu bilmiyorum ama geçecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYE' M
ChickLitYol boyunca ikimiz de sessizdik. Arada ona bakıyordum ama o sadece camdan dışarıyı izliyordu. Sessizliği kalbimi acıtıyordu. Bir gelinlik mağazasını önünde durduğumda bana bakmadan konuşmuştu yine. Saye_ Birde gelinlik mi giydireceksin bu öldürdüğün...