Bazen etrafa boş boş bakarak kamera arıyorum. Yaşadıklarımın traji-komik bir kamera şakası olmasını istiyorum ama ne bir kamera görüyorum. Ne de yaşadıklarım birer şaka.
İğrenç sırıtmasıyla tam karşımda olan adama baktım tekrardan. Tanrıya yalvardım 'hepsi birer kabus olsun ve uyandığımda hyunglarımın yanında olayım'. Ama hayır. Tam karşımdaki adam kabus olamayacak kadar gerçek, ve de bir o kadar iğrenç bakıyordu.
Bana doğru bir adım atınca nereye bilmeden koşmaya başladım. Hiç bir yeri bilmiyordum. Gezmek için dışarı çıkmış sonrasında kaybolmuştum ve bu adam karşıma çıkmıştı.
Çığlık atarak etraftan yardım istiyordum ama bu yerde beni duyabilecek tek kişi çöpün içinde gezen kedilerin olduğunu anladığımda telefonumu güç bela çıkarmaya başladım. Karşıma ilk çıkan hyungumu aramaya başladım. Açmadı. Tekrar aradığımda aniden önüme çöpten kedi atladığı için korkudan telefonu yere düşürdüm.
Almak için durursam arkamdaki pislik beni kesin yakalar diye düşünüp daha hızlı koştum.
Ve hayat yine bana gülmedi. Karşımdaki duvar tam da bunu söylüyordu. Hiç bir yeri bilmediğim için çıkmaz bir yere sapmıştım ve şuan kelimenin tam anlamıyla boku yediğim yerdeydim.
Cole, yavaşladı. Ve tam bir metre kala durdu.
"Bebeğim," sondaki harfi iğrenç bir şekilde uzattı ve o iğrenç kahkahasını bana sundu.
Yüzümü buruşturdum.
"Seni yanıma alacağımı söylemiştim. Neden kaçıyorsun benden?" Üzülüyormuş gibi yapıp aniden kahkaha atınca yerimde sıçradım ve derin bir nefes aldım. Göt kafalı adam, ani tepkileri ile kalbime indirecekti.
"Her yolun sonu şimdi olduğu gibi bana çıkıyor güzelim."
Flashback
Yoongi hyungun dizinden kalktıktan sonra odama gidip yatağa yattım ve gözümü kapadım. Karşıma gelen kişi Jongin olunca onunla olan ilişkimi sorgulamaya başladım.
Onu gerçekten seviyor muydum? Evet.
Sevgilim olduğu için mutlu muyum? Hayır.
Galiba onu sadece abim yada yakın bir arkadaşım gibi seviyordum. Daha ilerisi yok.
Düşünmekten kafayı yiyeceğimi anladığımda hızla odadan çıktım ve onun odasına gittim. Kapıyı yavaşça çalıp içeri girdim.
"Jongin? Müsait misin?"
Büyük bir şekilde gülümsedi.
"Evet Jimin, gel."
"Yok gelmeyeceğim. Bahçeye çıksak olur mu? Seninle bir şey konuşmak istiyorum."
Tedirgince bana baktı ama kabul etti.
"Olur, sen in ben de birazdan geleceğim."
Tamam diyip aşağıya indim. Bahçeye çıkıp sallanan koltuğa oturdum ve bacaklarımı kendime çekip sarıldım.
Jongin de çok geçmeden gelince biraz kayıp oturuşumu düzelttim.
Çok yakışıklıydı. Gerçekten tek bir bakışıyla kızları, ve hatta erkekleri düşürebilecek kadar yakışıklıydı. Sevimliydi. Ama ben sevgilim olarak göremiyordum.
Eğer şimdi söylemezsem bir daha hiç söyleyemeyeceğimi bildiğimden direk konuya girdim.
"Jongin ben ayrılmak istiyorum."
Aniden söylediğim için bocalasada çok geçmeden kendine geldi.
"Neden? Bir şey mi yaptım? Seni üzecek bir şey mi söy-"
"Hayır hayır. Bir şey yapmadın. Bak Jongin, seni çok seviyorum ama bu sadece arkadaş olarak. Daha ilerisi yok. Olur diye düşündüm, yapabilirim seni sevgilim olarak görebilirim diye düşündüm ama, yapamıyorum. İkimiz için de en iyisi bu, lütfen üzülme ve arkadaş kalmaya devam edelim."
"B-ben, biraz yalnız kalmalıyım galiba."
Üzgünce kafa salladım. Bunu istemiyordum işte.
Biraz gezmenin benim için daha iyi olacağını düşünüp odama çıktım. Hırkamı aldım ve çıkarken kısaca 'gezeceğim, hemen gelirim' diyip evden çıktım.
Sanırım yaptığım en büyük hata buydu.
Flashback son.
_______________
Kocalaman mutlu olun. Her gününüz kocalaman mutluluklarla dolsun. Sizi çok seviyorum.
Kocalaman öpücükler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible~ Jikook
RastgeleAynı evde kaldığı hyunguna aşık oldu Jimin. Ama daha kendi bile farkında değil. Tek istediği onu seven birinin olması.