Merhabalar! Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın lütfen 👍❤️
Bölüm düzenlenmiştir!
*
Marieanne'nin dayanılmaz sancıları ona saf acıyı yaşatırken Edinburgh Kalesi çığlıklarına şahit olmuştu. Geçmek bilmez saatler sonra aynı kale minik bir bebeğin ağlama seslerini ev sahipliği yapmıştı.
Hekim kadın bebeğin bacaklarından tutarak baş aşağı salladı önce. Ardından hizmetçilerin getirdiği temiz havluya sarmalarken kapılar hızla açıldı ve Harold içeriye girdi. Adımlarını yavaşlatarak önce bebeğe doğru yürüdü. Onu kucağına aldı ve ter içinde nefes nefese kalmış olan annesine uzattı.
"Tebrik ederim kraliçem. Bir erkek." Hekim kadın sözlerini söylerken Marieanne kendisini daha fazla tutamamıştı. Gözyaşları terine karışırken bebeğine kendine bastırdı.
"Hayır...hayır" Başını sağa sola sallayarak bebeğinin bir erkek olduğu gerçeğini inkar ediyordu.
"Onu öldürecek." Dedi hıçkırıklarının arasında. "Onu öldürecek." Harold geriledi ve her şeyden habersiz olan hekim kadının arkasında durdu. Kabzasından çıkardığı kılıcı hekim kadının canını aldığında cansız bedeninin yere düşüşünü seyretti. Bedenin yere düşerken çıkardığı ses Marieanne'i ona bakmasını sağlamıştı.
"Bebeğin erkek olduğunu sen ve ben biliyoruz artık." Kanlı kılıcı kabzasına geri soktu ve adımlayarak yatağın kenarına oturdu.
"O çok küçük... Çok güzel." Dedi Marieanne. Göz yaşları kendiliğinden akıyordu artık. Parmağını bebeğinin yüzünde dolandırdı. "Zavallı yavrum."
Bir anda rüyadan uyanmış gibi kendisine geldi ve bebeği Harold'un kucağına teslim etti.
"Bir erkek olduğunu öğrendiğinde onu öldürecek. Buna izin veremem Harold. Bebeğim yaşamalı. Anlıyor musun? Yaşamak zorunda!" Daha kokusunu bile içine çekemeden bebeğini vermişti.
"Götür onu buradan." Harold inanmayan gözlerle ona baktı. " Benjamin onu bulmadan buradan götür... Bebeğim yaşamak zorunda Harold. Babası için abisi için... annesi için."
Harold çaresizce başını iki yana salladı. Kraliçenin yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştı. Bebeği için kendini feda ediyordu. Bunu yapmasına izin veremezdi.
"Onu buradan çok uzaklara götür." Dedi Marieanne. Eğildi ve gözyaşları içinde bebeğine bir öpücük bıraktı. "Bebeğim sana emanet... Git şimdi." Harold istemsizce ayağa kalkmıştı. "Benjamin gelmeden götür onu buradan. Acele et!"
Harold kapıdan çıkmadan önce son bir kez dolugözleriyle kraliçeye baktı. Ona ihanet ettiği zamanı hatırladı. Gözü kapalıadam öldürürken aylarını geçirdiği bu kadına yürekten bağlanmıştı. Onu öylecebırakıp gitmeyi istemiyordu ancak isteğine saygı duydu ve odadan ayrıldı. Bebeklebirlikte kalenin gizli geçitlerinden geçerek ahıra gitti. Bebeğin uyduğunufırsat bildi ve sessiz adımlarla bir at alarak gecenin karalığında kayboldu.Harold o geceden sonra kendi canı pahasına o bebeği korumaya ant içmişti.
Yukarıda gördüğünüz alıntı Saltanat kitabıma aittir. Okumanızı tavsiye ederim :)
Ertesi gün Ezra yine aynı yatakta uyanmıştı. Her sabah nefret ettiği o adamın yüzüyle uyanıyordu. Bu sefer farklı olması umuduyla bir değişlik yaptı ve gözlerini açmadan sağ tarafına döndü. Artık her sabah uyandığında onu görmek istemiyordu. Ama gözlerini açtığında tam da karşısında duruyordu. Yarı çıplak vücudu, hareketsiz bir şekilde uzanmış ve yatağın sağ tarafını hafif çökertmişti. Yüz üstü uzanmış adamın sırtında ki çizik ve morluklar duraksamasına neden olunca kaşlarını çattı. Yanında uzanan adam tehlikeliydi ve sırtında ki morluklar da onun iziydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/225996109-288-k455506.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR-İ AŞK (TAMAMLANDI)
Teen Fiction25/05/2020 Bir gün uyandığınızda kendi yatağınızda olmadığınızı anladığınız zaman ne yapardınız? Kaçardınız değil mi? Ezra da onu yaptı. Kaçmaya çalıştı kaderinden, onu kendine hapseden kaderinden. Cihan'dan... - "Dışarı çık, yoksa!" "Yoksa ne?" Ezr...