''Kureyş'in güvenliğini, onların kış ve yaz yolculuklarında güvenliğini sağlamak için (Allah lutuflarda bulundu). Onlar da kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve her çeşit korkudan emin kılan şu evin Rabbine kulluk etsinler.''
Kureyş Suresi
______________ _ _ _
Sonunda akşam altı civarı fındık toplama işini bitiren Erdem, gözden kaçırdığı var mı diye etrafına bakındı. Aklına babasının bir aileye başak yapma sözü verdiği geldi. Eğer toplanmamış ocak kaldıysa da, gelecek olanlara helali hoş olsundu. Yarısı dolu tenekesini tuttu, ağaçların arasından eve ilerledi. Sıcakta yanmıştı. Erkenden bitirebilmek için inat etmişti. Ocak üstünde su ısıtılması falan derken, banyo için bayağı vakit geçerdi.
Allah'ın izniyle yarın sabah namazından sonra yola çıkacaklardı. Türbeler ve piknik yapma yerlerini gezeceklerdi. Aklında gidecekleri yerleri ayarlamıştı ama akşam daha düzgün bir yol haritası çizerdi.
Tenekeyi yukarı kaldırıp içindekileri mavi muşambaya fırlattı. Tahtasından tuttu, kimselerin görünmediği evin kenarına koydu. Yeniden yerdeki fındıkların yanına vardı. Ayakkabısıyla içeri girdi, elinden geldiğince her yere dağıtmaya başladı. Şuncacık fındığa makine kullanılmayacağından kendisi temizleyecekti. Taze kabuktan zor çıkar diye düşündü. En az bir gün güneşin altında kalsa iyi olurdu. Zaten çalınmadığı sürece vakitleri çoktu.
''Esmerim,'' lafı yakından duyuldu. Yere diz çökerek eğilmiş halde duran adam başını sesin sahibine çevirdi. Hanımı muşambanın yanında bekliyordu. Kırmızı benekli elbisesiyle apayrı güzel olmuş güzele tek kaşını kaldırdı.
''Hayırdır, elbisen yeni mi?''
Onun etkilenmiş bakışından utanan Sena, kafasını eğmemek için kendini tuttu. Önce kısacık başını salladı, sonra dayanamayıp sevgi beklercesine sordu.
''Yakışmış mı?''
''Yakışmış.''
Saf gerçeklikle verilen cevapla yutkundu. Erdem, belli ki iltifat etme günündeydi, yeniden seslendi.
''Gerçi, güzele ne yakışmaz.''
Yine tek gözünü kırpmasıyla kalbi hızlanan Sena, artık onun bilerek yaptığına emin oldu. Göz kırpmasından etkilendiğini hangi ara anlamıştı da, utandırmak için sık kullanır olmuştu?
''Etkilendiğimi ve çok utandığımı biliyorsun. Bu yüzden bilerek göz kırpıyorsun.''
Onun takılmalarına altta kalmamak için söylemişti. Adamın büründüğü şaşkın ifadeyle anında pişman oldu. Belli ki esmerin haberi dahi yoktu. Gerçi, artık vardı.
''Sen benim göz kırpmamdan mı hoşlanıyorsun?''
Allah'ım...
Kendi etmiş, kendi bulmuştu işte. Artık açık açık onu utandıracak sözleri doyasıya söylerdi. Tabii ki, karısının beklentisini boşa çıkarmayan adam önce coşkuyla güldü, sonra da bir o kadar mutlulukla sordu.
''Benim karım, kocasının göz kırpmasından mı utanıyormuş?''
Baktı kadın kıpkırmızı halde başını eğdi, sözlerine daha yoğun sevgi kattı.
''O çok mu seviyormuş kocasının göz kırpmasını?''
Gülüşleri ne kadar artarsa, kadının utancı da bir o kadar fazla oluyordu. Hak etmişti ama. Niye ağzını aramadan hemen itiraf etmişti ki-