3. Bölüm

1.3K 76 30
                                    

"Zaman yavaş yavaş yaklaşıyor. Amel azalacak, (kalplere) cimrilik atılacak, fitne hakim olacak. Ölümler artacak."

Hz. Muhammed (s.a.v)

(Kaynak: Sahihu'l-Buhari, VIII, 89)

______________ _ _ _


''Hay Allah, Bismillah, Allah-u Ekber!''

Semih, kapının yanındaki merdivende gördüğü kişiyle irkilip yerinden sıçradı. Merdiven duvarına yapışmış halde elini kalbine götürdü. Allah ilim sahibi eylesin, basamakta oturan geri zekâlı kardeşi Erdem yüzünden çok korkmuştu! Onun donuk ifadesini, Sena'ya bi' hışım tafra yapıp çıkmasından sebep sandı. Solukları normalleşti, yeşil gözlere seslendi.

''Hay Allah seni ilim sahibi eylesin, e mi! Ödümü patlattın yahu! Tamam, Sena'ya esip gürledim de, gerçi dışarıda duyulacak kadar mı yüksek çıktı sesim, yine de, bu kadar da olmaz yani! Kardeşim sonuçta, severim de, kızarım da, sana mı hesap vereceğim, arkadaş?''

Erdem ise bambaşka alemdeydi. Aklı ve kalbi çatışıyordu. Sena'nın kapıyı yüzüne kapatmasından beri  içinde savaş harbi yaşanıyordu. Dışında ise; abartılı bir donukluk. İyimserliğiyle anılan Semih bile endişelendi. Gri boyalı duvardan ayrıldı. Ellerini çenesinin altına koymuş olan, siyah-kahverengi sakallı esmer kardeşinin omzunu sıktı. Ona söyleyecek çok şeyi vardı da, doğru yolu kendi attığı adımlarla bulsun istiyordu.

''Abi, konuşsak mı seninle biraz?''

''Tabii Erdem'im, konuşalım.''

Kendinden on santim uzun olan kalıplı oğlanı kolunun altına çekti. Anında öfkeyle bakmasına güldü. Seviyordu küçük kardeşlerini delirtmeyi. Elini normalde kıvırcık olması gereken ama her iki haftada bir hususi beşe vurulan siyah saça götürdü. Şöyle bi' ovaladı, elektrikçinin attığı tehditkâr bakışla anında durdu.

Erdem'den -çok azıcık- korkmuyor değildi. Kardeşi çocukken deli gibi herkesle sataşır, kavga ederdi. Hatta, Allah affetsin, kendi dövemediği birkaç kişiyi ''Sena'yla alay ettiler,''  diye yalan söyleyerek dövdürmüştü. Aradan bayağı bir zaman geçse de, itiraf etmeye şu an yüreği yoktu.

Bugünlerde her şey bıçak sırtındaydı. Bir de, Sena'nın başka biriyle evlenmeyi kabul etme mevzusu vardı. Yani en azından, Erdem kabul ettiğini sanıyordu. Semih'in gönlü, süt kardeşinin söyledikleriyle rahatlamıştı. Aklıselim bir kızdı. Büyük ihtimal annesinin emrivakiyle gelişine kendini hazırlayacaktı.

Merdivenleri birer ikişer inerken yanındaki kardeşine seslendi.

''Bizim Davudi'mize bir gezi ayarlayacaktık hani? Sınav stresinden çocuğun saçları bile dökülmeye başladı. Unuttun mu n'aptın?''

''Yok abi, denkleştirdim parayı. Top sende artık.''

''Üçümüz beraber mi gitsek, yoksa gezi gruplarına Davudi'mi tek mi yazdırsam, bir türlü karar veremedim.''

''Tek olmaz abi. On dördünde daha, çocuk.''

''N'oluyor oğlum on dördünde olunca. Ben ilk yalnız başına yolculuk yaptığımda on yaşında mıydım ne.''

''Kendin kaçmıştın abi, döndüğünde de Ömer abimden eşek sudan gelinceye kadar bir ton sopa yemiştin. Abi, bi' kere seninle Davut bir değil. Sen herkesle konuşur, her işini halleder, her sıkıntıda yolunu bulursun. Davut ise çok saf, duygusal ve içe kapanık. Tek başına olmaz öyle.''

''Ee, o zaman üçümüz gidelim-''

''O da olmaz, dükkânı bırakamam.''

''Sen de bir karar ver yahu, o olmaz, bu olmaz.''

SenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin