20. Bölüm

719 51 102
                                    

''Arkadan çekiştiren, ayıp kusur arayan, servet toplamış ve onu sayıp durmuş olan herkesin vay haline! O, malının kendisini sonsuzca yaşatacağını zanneder. Hayır! Andolsun ki o, hutameye atılacaktır. Nedir o hutame bilir misin? Allah'ın tutuşturulmuş ateşi! Uzatılmış direklere bağlı olarak içine hapsedildikleri, yükselip yürekleri saran ateş!''

Hümeze Suresi

______________ _ _ _


Sena telefonu kapattı, birkaç dakika önce gözlerini açan Erdem, kilimde sırt üstü yatar halde sordu.

''Ne diyor Semih abin?''

Ayaklarını uzatmış gelin, başını yanına çevirdi. Yeni uyanmış adama sevgiyle gülümsedi.

''Allah razı olsun, kan bağışlamış, şimdi de muzlu süt eşliğinde meyveli kek yiyormuş. Eve dönünce de seni götürecekmiş. Öyle dedi.''

Esmer, alaycı şekilde güldü, dilini yanağında gezdirip söylendi.

''Ne yapsa peşinden beni de sürüklüyor zaten.''

''Böyle diyorsun ama düzenli olarak kan verdiğinizi biliyorum. Allah sizin gibilerden razı olsun. Sen sadece abime takılmayı çok seviyorsun.''

''Tencere dibin kara, abininki benden kara. Asıl dalaşan o, kim bilir ne demiştir iki dakikalık konuşma sırasında.''

Sena kısa şekilde güldü, kocası haklıydı. İlk aradığında, hoparlördedir diye dolu laf söyleyip durmuştu ama kız kardeşinin uyarısıyla, onun uyuduğunu öğrenince takılmaktan vazgeçmişti. Evde ne var, ne yok ondan konuşulmuştu.

''Avzem yenge iyi olmuş mu?''

''Çok şükür.''

İkisi de suskunluğu seçti. Erdem, açık gökyüzünü yeşil yapraklar arasından izledi, hanımı da onu. Adam seyredildiğinin farkında, sevdasına kafasını döndürdü. Başının altındaki sağ kolunu çıkardı, sessizce karısına uzandı. Avucuna en çok yakışan yanak ait olduğu yere kondu, gözleri kapalı güzel yüz, tende gezindi. Baş parmağıyla karısını sevmeye başladı.

Onları tanıyan herkes, Sena'nın çok sevdiğini görürdü ama Erdem'in sevdasını fark etmezlerdi. Karısı da öyle düşünüyorsa bu can acıtıcıydı. Ona karşı duyduğu aşkı sık sık hatırlatmasında fayda vardı. Elektrikçinin hoşnutsuz olma hakkı yoktu, bundan haberdardı.

Hâlâ daha açılmamış gözler, kelimelere gerek kalmadan da sevdasını gösterebildiğinin kanıtıydı.

Ormana tatile gelmişlerdi. Evde de otururken, şimdi ise gezmeye gitmelilerdi. Dudağını araladı, hanımına nereye gideceklerini sormaktan vazgeçti. Önce ağaca salıncak kurmaya, yemek yedikten sonra da karısını yukarıdaki ova köyüne götürmeye karar verdi. Namazı camide kılmanın ardından da, kışın kayak merkezi olan, şimdi de yeşil örtülü dağa çıkarlardı.

''Çiçek.''

Gelin gözlerini açtı, kocası konuşmaya devam etti.

''Hadi seni sallayayım, sonra da namaz için yukarıdaki köye gidelim. Ordandan da arabayla dağa çıkarız.''

''Namaz dışında, diğer yerlere gitmesek olmaz mı?''

Esmerin kaşları çatıldı. Normal halinden farklı davranan sevdasına endişeyle seslendi.

''Sen iyi misin? Hava mı çarptı? Doktora gidelim mi?''

''Fiziksel olarak iyiyim çok şükür.''

SenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin