"Bir insanın yüreğindeki en değerli madendir, merhamet."
Multimedya: Benim Adım Öğretmen
Mahallemizin aşağısında güzel büyük bir park vardı. Biz bu parka sürekli gelirdik ama annelerimiz bize bu parkın çok tehlikeli olduğundan bahsederlerdi. Bize oraya gitsek bile tek başımıza gitmememizi öğütlerlerdi. Filiz demek ki dün tek başına çıkıp bu parka gelmişti. Onu bu cesur davranışa neyin teşvik ettiğini merak ettim.
Parkın sonuna kadar yürümeye devam ettik. Nihayet durduğumuzda yerde oturmuş kâğıt mendil satan bir yaşlı kadının yanındaydık. "Bir tane kâğıt mendil verir misin teyzeciğim?" Filiz o kadar tatlı bir ses tonuyla söylemişti ki zamanın o an, orada durmasını istedim. Yüzündeki, o doğa harikası tebessümün yerini, başka bir duygunun almasını istemedim. "Al kızım." Bu kez anın çabucak bitmesini istedim.
Bu boğazdan gelen çirkin sesin yaşlı kadından mı geldiğine emin olmak için, istemeyerek de olsa gözlerimi Filiz'den ayırarak yaşlı kadına baktım. Uzun burnu hemen göze çarpıyordu. Lekelerden grileşmiş siyah eşarbının altından ağarmış saçları görünüyordu. Kaş namına birkaç beyaz tüy vardı. Gözleri çukurlarına çökmüş, küçücük kalmışlardı. Ağzı kocamandı ve gülümsemeye çalıştığından ağzında kalan birkaç çürük dişi gözüküyordu. Bu durum zaten korkunç olan görüntüsünü daha da korkunçlaştırıyordu. Bu kadın beni ciddi anlamda korkutuyordu.
Öyle Çetin'den ya da amcamdan korkmak gibi değildi hem de. Dizlerim titremeye başlamış, kalbim yerinden çıkmak ister gibi ritmini arttırmıştı. Filiz "Hadi gidelim." Deyince biraz rahatlar gibi oldum ama hemen ardından söylediği sözü duyunca hevesim kursağımda kaldı. "Yarın yine görüşürüz teyzeciğim."
Eve dönerken Filiz'e o kadından korktuğumu söyledim. Fark ettiğini söyledi. Biraz utandım. Filiz durdu, elimi ellerinin arasına aldı ve şöyle dedi "Aslında ben de ilk gördüğümde ondan korkmuştum. Çünkü o yaşlı teyze, bizim hep televizyonlarda ve ya masallarda gördüğümüz cadı karakterine çok benziyor ama sırf dış görünüşü ona benziyor diye onu kötü bir insan olarak düşünmek ona haksızlık olurdu. Ona bir şans verdim ve ne kadar iyi bir insan olduğunu gördüm. Sen de öyle yap. Bana güven pişman olmayacaksın." Dedi. Bu kızın böyle büyümüş de küçülmüş gibi konuşmaları benim hep kafamı karıştırıyordu. Ne dediğini anlamasam da ona güvenimin boşa çıkmayacağından fazlasıyla emindim.
Bir süre boyunca her gün ondan kâğıt mendil almaya gittik. Filiz'in bir kez daha sözlerinde haklı olduğunu gördüm. Fatma teyze gerçekten çok iyi bir insandı. Bize kendi hayatını anlatıyor. Çocuklarının, ona nasıl sahip çıkmadığından, hastalıklarından bahsediyordu. Onun hüzün dolu hikâyesini öğrendikçe ona daha çok bağlandık daha çok sevdik. Bir gün bize "Allah sizi birbirinize bağışlasın." Diye dua etti. Bu dua ikimizi öyle çok duygulandırdı ki boynuna sarıldık. O anda fark ettim ki ondan artık hiç korkmuyordum. Sevgim ona olan korkumu silip süpürmüştü.
Kâğıt mendil almaya geldiğimiz bir gün Fatma teyzeyi bulamadık. Hemen park bekçisine gidip onun nerede olduğunu sorduk. "Sabah geldiğimde her zaman ki yerinde yatıyordu. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmadı. Allah rahmet eylesin."dedi. Park bekçisi sanki bir arkadaşıyla sıradan bir günlük konudan bahseder gibi konuşmuştu. Oysa o cümleler bizim yüreğimize aynı sıradanlıkla girmemişti. Filiz'in hıçkırıklarını duyduğumda o güzel yüzünden gözyaşları süzülmeye başlamıştı bile. Bana sarıldı ve omzumda hıçkıra hıçkıra ağladı. Gözyaşlarının omzumda oluşturduğu ıslaklığı hala hissediyor gibiyim. İnsanların asıl güzelliklerinin, dış görünüşleri olmadığını yanağımdan süzülen iki damla gözyaşıyla anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÇINARIN FİLİZİ-TAMAMLANDI
Teen FictionBen yeryüzündeki lanetin vücut bulmuş haliyim. Kimi sevdiysem, kime dokunduysam hepsini lanetledim. Sıra da sen varsın. Lanetimi, sevgime katıp sana sunuyorum. Küçük yüreğinde taşıyabilir misin? Yoksa sen de kaçacak mısın?" diye sordum. Gözlerindeki...