VEDA

11.7K 2.5K 232
                                    



"Vedaları bile güzel yapan kadınları sevin. Giderken yüreğinize bir umut tohumu ekip gidenleri."

Multimedia: Ezhel&Murda- Bi sonraki hayatımda gel

Not:Arkadaşlar bölümlere sınır koymuyorum. İnsanların zorla sırf yeni bölüm gels,n diye oy vermelerini istemiyorum. Ancak kitabın okuyucu sayısını arttırması için sizden rica ediyorum. Mümkün olduğu kadar yorum ve oy atmaya çalışın.

Yeni okulum tam anlamıyla hayal kırıklığıydı. Eski okulumdan çok daha kötü bir durumdaydı. Bahçeyi çevreleyen duvarların üstünde tuhaf yazılar vardı. Sınıflar, koridorlar pislik içindeydi. Sıraların çoğu karalanmış, sınıf duvarları ayakkabı izleriyle doluydu. Üstelik sınıf çok kalabalıktı. Bu görüntülerden sonra zaten diplerde olan okul sevgim tamamen sona erdi. İlk gün sınıf arkadaşlarımla, öğretmenimle tanıştım. Bu okul farklıydı.

Eski okulumda sadece bir kez karşılaştığım, Filiz sayesinde bir daha da görmediğim bir şey vardı; dayak. Derste öğretmenler öğrencilere bağırıyordu. Teneffüste ise öğrenciler birbirine bağırıyordu. Sürekli bir gürültü, kargaşa vardı. Bu durum başımı ağrıtmıştı. Son ders başımı sıraya koyup biraz dinlenmek istedim. Ancak öğretmenin gazabına uğradım. Beni "Haydar" ismini verdiği kalın sopasıyla bir güzel benzetti. Kimse derste uyuyamazmış. Bu okulu hiç sevmedim hem de hiç...

Günlerim bir rutine binmeye başlamıştı. Bacağım yavaşta olsa iyileşiyor ama psikolojim bozulmaya başlıyordu. Alışmak zorunda olduğum bu yeni hayatı hiç sevmemiştim. Aklıma bir türlü bir kurtuluş yolu gelmiyordu. Bir ara Filiz'e bahsetmeyi düşündüm. Yurtta dayak attıklarını, çocuklara kötü davrandıklarını anlatacaktım. Biraz düşününce vazgeçtim. Beni buraya bırakarak belki de artık benden kurtulmaya çalışıyorlardı. Onlara yeterince yük olmuştum. Bundan sonra da tek yapmam gereken önceki iyilikleri için minnet duymaktı. Onlara buradaki problemlerden hiç bahsetmemeye karar verdim.

Yurttayken de durum okuldakinden farklı değildi. Bakıcılar, yöneticiler sürekli dayak atıyorlardı. Onlardan korktuğum için denilen her şeyi yapıyordum. Çocukları neden dövdüklerini anlamıyordum. Bir çocuk hata yaptığı için dövülmeyi hak edemezdi. Bu çok ağır bir cezaydı. Dayak hiç kimse için bir ıslah yöntemi olamazdı. Bakıcılar en ufak bir şey de hemen dayak atıyorlardı. Hem de çok fena dövüyorlardı. Burada olduğum birkaç günde en belirgin duygum korkmaktı. Hem de çok korkuyordum.

Bakıcılar dayak işini öylesine abartmışlardı ki onların dayak atarak rahatladıkları fikri bana inandırıcı gelmeye başladı. Banyo gününde bizi topladılar. Tek sıra yaptılar. Herkes banyoda on beş dakika yıkanıp çıkacaktı. Kirli çamaşırlarını da onların verdikleri bir siyah torbaya koyacaktı. Bakıcılardan bir tanesi banyonun içinde bekliyordu. İçeride ne yapıyor acaba, sorusu beynimi esir almaya başladı.

Çok geçmeden çocukların çığlıkları ile yine dayak için orada olduğunu anladım. Acaba bu kez ne gibi bir bahane öne sürüyordu. Sıra ilerledikçe banyo kapısına yaklaştım. O zaman utanç dolu o sahneyi gördüm. Bakıcı çocukların sadece iç çamaşırıyla kalmasını emrediyor. Sonra da çocukların iç çamaşırları pis mi, temiz mi kontrol ediyordu. Temiz olanlara duşa girmelerini söylüyordu. Pis olanlar için ise durum vahimdi. Bakıcı kadın elindeki hortumu bir kırbaç gibi kullanıp dayağa başlıyordu.

Sıra bana geldiğinde annemin temizlik konusunda beni çok küçükken eğitmiş olmasına sevindim. Aslında hortumla dayak atmasa belki bakıcı kadına hak verebilirdim. Bir başkasının kirli iç çamaşırını yıkamak istemeyebilirlerdi. Ancak bu fikrim ve bakıcı kadına hak verişim çok kısa sürdü. Çamaşırları makinenin yıkadığını hatırlayana dek. O gün o banyoda dayak yemedim. Ancak bir sürü çocuğun önünde iç çamaşırımın kontrol edilmesi psikolojim üzerinde yıkıcı etkiler bıraktı.

BİR ÇINARIN FİLİZİ-TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin