^Şarkı yine aşağıda^
*Bazıları için bir ormandaki ağacın yeşili bile değildim. Ancak o bazıları, benim için 'bir hayalet' bile değildi...*
"Arın evde kal ben geleceğim." dedi Yiğit. Daha çok ellerindeki kelepçeleri değil de benim tepkilerimi önemseyen bir hali vardı.
Yiğit, polis arabasına binerken onun söylediklerini tabii ki de umursamadım. Ve hemen bir taksiye binip polis arabasını takip ettim.
Rüzgar neredeydi bilmiyordum. Telefonumda Rüzgar'ın numarası da yoktu. Ona nasıl ulaşacağımı bilmiyordum.
Karakola varan polis arabasının kapıları açıldı ve Yiğit indi. Beni görünce gözünde üzüntü vardı. Bir şeyler mırıldandı. Duyamadım ama ne söylemeye çalıştığını anladım.
Karakola girdiğimizde o iğrenç yüzü gördüm. "Kızım! İyi misin?! Pislik sana bir şey yaptı mı?!" bunları söyleyen Haldun olamazdı?!
"Bana kızım deme şerefsiz!" diye bağırdım. Yanımıza bir polis memuru gelip, karakolda olduğumuzu ve bağırmamamızı sertçe söyledi.
Yiğit'i sorgu odası diye bir yere aldılar. Ardından da beni.
...
Sorgu odasından çıktığımda kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Haldun pisliği, Yiğit'in onu darp ettiğini ve Yiğit'in beni taciz ettiğini söyleyerek şikayette bulunmuştu. Bense iddiaları yalanlamıştım. Haldun'un beni taciz ettiğini söylemiştim. Komiser, inanmamıştı çünkü ortada bir delil yoktu ama mahkemede bunu belirteceğini söyledi.
Ancak Haldun'u darp ettiği için ve Haldun, ondan şikayetçi olduğundan Yiğit'i nezarethaneye aldılar.
Ben karakolda şaşkınlıkla dona kaldım. 5 dakika sonra karakoldan çıkmaya niyetlendiğimde yanımdaki Yiğit'i görmemle şaşkınlığım büyük bir hal aldı.
"Sen nasıl çıktın?" dedim yürürken ona şaşkınlıkla bakarak.
"Aman. Boş ver çıktım işte." dedi ve yüzünde bir sırıtış yer etti. "Rüzgar, nerde ki?" dedim. Bugün eve gelmeyeceğini söyledi.
Açıkçası Rüzgar'ın nerede olduğunu ve neden gelmeyeceğini çok merak etmiştim.
...
Eve varar varmaz rutin olarak yaptığımız şeyi yaptık; oturma odasında koltuğa sinip içmeye başladık.
Gerçekten fazla içmiştik. Sarhoşluktan ötürü, haddinden fazla başım dönüyordu.
"Y-yiğit." dedim ona dönerek. O da sarhoştu fazlasıyla. Bir süre sustuk.
"Hm?" dedi sonunda. "Sen... hiç aşık oldun mu?"
Bir süre sustu.
Uzun uzun sustu...
Acı acı sustu...
"Arın be! Şu boktan acımı neden deştin ki?!" dedi acı acı gülümseyerek.
"Yiğit. Anlat." dedim ve beni başıyla onayladı.
"Ece... Çok sevmiştim onu. Ama öyle böyle değil... Sevmiştim işte lan!" dedi ve gülümsedi.
Sonra devam etti...
"Ben çıktım bir gün, dedim seni seviyorum. İlk başta afalladı sonra... İşte sevgili olduk. Öyle günlerdi ki, sanırsın dünyanın en mutlu insanıyım ben. Anlatamam sözcüklerle..." dedi ve gözlerinden bir yaş firar etti.
"Yaklaşık 1 yıldır sevgiliydik ve çılgınca şeyler yapıyorduk. Bildiğin çılgın bir aşktı bizimkisi..." dedi ve gözlerini kapadı. Bir süre öyle durdu.
"Babam, büyük bir iş adamı. Ece'nin babasıyla da rakipler. Sevgililiğimizin ilk yıl dönümünde bana benim duygularımla oynadığını ve çok aptal olduğumu benim gibi birine kalbinde asla yer olmadığını söyledi. Ondan önceki birkaç günde de yapması gereken bir şey olduğunu zırvalayıp ağlayıp durmuştu."
Yiğit, sessizce ağlamaya başladı. Yanına giderek ona sımsıkı sarıldım. "İnanmadım. 3 ay köpek gibi peşinde koştum. Sonra da... pes ettim." dedi.
"O benim, hem ilk hem de son kaybım oldu. Ondan sonra nefret ettim dünyadan. Babamdan uzaklaştım, dünyadan uzaklaştım, her şeyden bir adım geriye çekildim. Çocukluk arkadaşım Rüzgarla paylaştım acımı sadece ve şimdi de senle..."
Hiçbir şey diyemedim. Kelime haznemdeki sözcükler tıkanmıştı ve ben, oradaki acının büyüklüğüyle boğuluyordum.
"Sonra aseksüel oldum." dedi ve sustu. /aseksüel=kimseden hoşlanmayan/
Sustuk uzun uzun. Yiğit, bu acıyı zerre kadar hak etmiyordu. O an Ece'ye büyük bir nefret duygusu kabardı kalbimde.
Bir şişe daha içtikten sonra Yiğit, koltukta sızdı. Ben de uyumaya çalışırken evin kapısının açılma sesi geldi.
Kalkıp kapıya gittim. Gelen Rüzgar'dı. "Ahahaha Rüzgar, sen mi geldin?" dedim sarhoş olduğumdan dolayı tuhaf çıkan ses tonumla.
Kolumdan tutup odasına sürükledi. Yalpalayarak yürüyüşünden sarhoş olduğunu kavradım. Ama benim kadar sarhoş olduğunu zannetmiyordum.
"Rüzgar ne oldu?" derken odasında yere çöktü. Yanına çökmemi istercesine beni yanına çekti. "Arın, ben galiba aşık oldum ulan." dedi sessizce.
Sustum. Hiçbir şey söylemedim. Rüzgar birine mi aşıktı? İçimde tuhaf hisler yer etti. Anlamlandıramadığım hisler...
"Kime?" dedim onun gibi fısıldayarak. Sesim titremişti. Dokunsalar ağlardım. Nedenini bilemedim...
"Artık bilmeli değil mi?.." ona anlamsızca bakarken açıklama yaptı. "Ona aşık olduğumu...?"
Kafamı onu onaylarcasına salladım. "Evet... Bilmeye hakkı var kimse." dedim.
"Peki bilsin o zaman!" dedi ve dudaklarını dudaklarıma mühürledi.
^BÖLÜM SONU^
Nasıl buldunuz bakalım 😉🖤🙋🏼♀️ ??
Beğenmenizi umut ediyorum :)
En yakın zamanda YB gelecek bekleyin bakalım
🤗🤗🤗💖
Acaba Rüzgar Arın'ı mı seviyor yoksa sarhoşken sevdiği silüeti Arın'da mı gördü? ; tahminleri alalım => => =>
Görüşmek üzere seviyorum sizi 🖤🖤🖤✨
Kendinize iyi bakın!..
/710 kelime/
-🎀 Selin Nur Kaplan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Sen" Benimsin (TAMAMLANDI) ♡
Romantizm/KISA HİKAYE/ Sigarasından bir nefes bahşederken ciğerlerine sevdiği kızın başını omzuna koydu... /Ellerin ellerime değmedikçe öyle uzağım ki sana, Kokunu hapsettiğim ciğerlerim özlemle seni beklemede Gel artık, ne olursa bırakmam artık seni çünkü g...