14.Bölüm

704 61 68
                                    

Medya ♡

"Ne yani hiç mi kızmadı?"

"Hiç kızmadım Jimin. Kızmamı mı istiyorsun? Anlamadım ki."

Jimin kantinde beni sorguya çekmişken Jungkook gelip kurtarmıştı. Sabahtan beri "Hiç mi kızmadı?" Diye soruyor.

"Arkadaşımın içinden çık!" Diye bağırmaya başladığında Jungkook anlamadığına dair bakışlar yolluyordu. Ben ise elimle alnıma vurmuş, yerin dibine girme planları yapıyordum. Hayır yani bu çocuk zekiydi, noldu da birden bu kadar mal oldu?

"Jimin salak mısın?" Diye sordu Jungkook. Jimin ise ellerini yumruk yapmış, dövüşçü gibi bir ileri bir geri hareket ediyordu. Yumrukları boşa savuruyordu ama bir tanesi Jungkook'un çenesine denk gelmişti. "İşte şimdi sıçtım." Diyerek arkama saklandı. Jungkook sinirle arkama geçmeye çalıştığında önünden çekilip Jimin'i ona kendi ellerimle teslim etmiş oldum. Jimin bana "Hain" diyip ters bakışlar yolluyordu ama bu çok da umrumda değil. Onların kavgasını izlemek,pardon, Jimin'in civciv gibi kaçmasını izlemek aşırı komik. Hem o da beni korumamıştı. İntikam almış oldum işte.

Jimin bahçeye kaçarken Jungkook da peşine gitmişti. Jimin kapıyı açtığında önüne bakmadığı için bir kıza çarptı ve kız onun üstüne düştü. Asıl sorun şu; bunu Rosé gördü. Rosé'nin çığlığı mı desem, Jungkook'un "Benim suçum yok." Diyip ellerini kaldırıp teslim olmasını mı desem yoksa Jimin'in üstündeki kızı unutup yerden aniden kalkmasını ve kızın yere yapışmasını mı desem, karar veremiyorum açıkçası. Cidden gülmekten karnım ağrımaya başladı.

Yanlarına gittiğimde Rosé Jimin'i dinlemeden bahçeye gitmişti. Jimin de onun peşinden gitti tabiki. Artık ne yapar da gönlünü alır, bilmiyorum. Jungkook ise hala elleri havada bekliyordu. Beni fark ettiğinde "Sence Rosé gerçeği öğrendikten sonra beni de döver mi?" Diye sordu. Gülmemi bastırıp "Büyük ihtimalle." Dedim. Çünkü Rosé'yi birazcık tanıyorsam Osmanlı tokadı atmada bir numara olduğunu biliyorumdur. Sevimli falan ama sinirlenince cadıya dönüşüyor.

...

Bugünkü derslerimiz bittiğinde  diğerlerinin yanına gitmeye karar verdik. Namjoon, Jimin, Yoongi ve Jin masada oturmuş, bir şeyler konuşuyordu. Masaya oturunca burada olmadığını fark ettiğim Hoseok'u sordum. "Sence nerede olabilir?" Diye cevap verdi Yoongi. Ah tabiki sevgilisinin yanında. Arkadaşlarını satıyor şerro.

Namjoon ve Jin, Jimin'i teselli etmeye çalışıyordu anladığım kadarıyla. Yoongi ise yangının daha da alevlenmesi için odun taşıyordu resmen. "Çok malsın. Diyelim ki ayrıldı senden? Nolcak yani, ölür müsün?" Dediğinde Jimin sinirlenip "Senin sevgilin yok. Sen anlamazsın." Dedi. Yoongi ise hiç üstüne alınmamıştı. Namjoon'a dönerek "Bir kız senin üstüne düştü diyelim. Jisoo senden ayrılmayı düşünür mü?" Diye sordu. "Ben sakar olduğum için genelde bu tarz olaylar yaşıyorum. Jisoo da alıştı artık, kızmıyor. Sadece çarpıştığım kızlar bana yazarsa onları dövüyor." Dedi gayet normal bir şekilde.

"Peki sen? Lalisa ne tepki verir böyle bir olay yaşanırsa?" Diye bu sefer de bana sordu. Oğlum ne diyim ki şimdi? Wendy'i dövmüştü en son. Kız üç gündür kampüse gelmiyor. O kadar korkutmuş ki Yerim'e bile dövüldüğünü söylememiş, "Merdivenden düştüm." demiş. Lalisa delirirdi herhalde. Ama bana kızmaz, kızı döverdi.

"Lalisa.." dedim ve devamını getiremedim. Zaten masamıza gelen kızlarla konuşmamız bölündü. Oh cevap vermekten kurtuldum.

Jisoo kaş göz yapıp Rosé'yi öne itti. Jimin geldiklerini fark etmemişti. Başını önünden kaldırmıyordu ki. Rosé yapay bir öksürük sesi çıkarıp Jimin'in onu fark etmesini sağladı. Jimin hemen ayağa kalkıp karşısına geçti.

"Bak gerçekten benim suçum yok. Özür di-"

"Özür dilemene gerek yok."

Jimin şaşkınlıkla ona bakarken Rosé elini onun omzuna koyup gülümsedi. Araları düzelmişti. Yaklaşık 10-15 dakika sonra Jimin'in üstüne düşmüş kızı gördük ve dayak yemiş olduğunu fark ettik. Saçı başı dağılmıştı. Herkes Rosé'ye döndüğünde "Ne yani? Jimin'e bakıp duruyordu. Bakışları hoşuma gitmedi." Dedi. Neden normal arkadaş çevrem yok ki? Ha doğru ben de normal değilim.

...

Burada oturmaktan sıkıldım. Hem Lalisa'yı görmek istiyorum. Ayağa kalktım ve bizimkilere veda ettim. Hızlı adımlarla eve doğru yürürken telefonum çaldı. Bu bizim ev telefonuydu, demek ki Lalisa arıyor.

-Taetae ne zaman geleceksin?

-Şimdi geliyorum. Bir şey mi oldu?

-Biri geldi. Senin baban olduğunu söyledi. Köpeğini getirmiş.

-Yeontan'ı mı getirmiş?

-Adının ne olduğunu bilmiyorum ama ona Tannie diye sesleniyor.

-Tamam ben geliyorum.

-Tamam.

Telefonu kapatıp koşar adımlarla eve gittim. Sonunda Yeontan gelmişti! O benim köpeğim. Bir süreliğine babama vermiştim, hastaydı ve tedavi olması gerekiyordu. Okulum olduğu için -bir de sınavlarım vardı- Yeontan iyileşene kadar babam bakacaktı.

Kapıyı çaldığımda babam açtı. Onu da özlemiştim. Sarıldıktan sonra koşarak içeri geçtim. "Yeontan!"

Bana doğru koştu ve üstüme atladı. Çok özlemişim. Lalisa salona geldiğinde onu Yeontan'la tanıştırdım. "Lalisa bu benim köpeğim. Aslında her şeyim. Adı Yeontan. Biz Tannie de diyoruz."

Lalisa onu kucağına alıp sevmeye başladı. "Yeontan bu da Lalisa. Benim kız arkadaşım."

Babamın öksürüğünü duyunca onun burada olduğu aklıma geldi. "Siz tanıştınız mı?" Diye sordum. Babam "Evet, biz tanıştık da neden daha öncesinde söylemedin bana?"

Ehehe. Şimdi sıçtım.

"Baba sen acıkmışsındır. Ben sana yemek ısıtayım." Diyip mutfağa kaçtım. Peşimden gelip masaya oturdu. "Tatlı kızmış, kibar ve anlayışlı. Lalisa'yı sevdim ama umarım onunla da diğerleri gibi sadece flört etmiyorsundur."

"Yok,ben o işleri bıraktım. Lalisa'yı gerçekten seviyorum."

"Aferin aferin. Jungkook Bey nerelerde?"

"Kampüsteydi, gelir birazdan."

Yemeği ısıtınca Lalisa'yı da çağırdım. Umarım babam ona şu gereksiz soruları sormaz.

...
Korktuğum gibi olmuştu. Yemek bitince babam sorularına başlamıştı. "Kızım, senin annen baban ne iş yapıyor?  Nerelisiniz?" gibi sorular soruyordu. Kapının çalmasıyla jet hızıyla açmaya gittim. Jungkook şaşkın şaşkın bana bakıyordu. "Noldu hyung?"

"Babam geldi. Lalisa'ya şu geleneksel soruları soruyor. Yardım et Jungkook." Dedim kısık sesle.

"O iş bende." Diyip mutfağa gitti."Bay Kim nasılsınız?"

Babam ayağa kalkınca sarıldılar. "Oğlum sen beni de geçmişsin. Daha uzama bari."

Onlar sohbete dalmışken Lalisa odama gitmişti. Yaklaşık bir saat sonra Yeontan'a bakma bahanesiyle odama gittim. "Oh be. Zor yırttık."

Gördüğüm manzara içimin yumuşamasına sebep olmuştu. Lalisa ve Yeontan yatağımda uyuyordu.

Yanlarına gidip ikisini de öptüm. Sonra üstlerini örtüp odamdan çıktım. Babam Lalisa'yı sorduğunda Yeontan'la birlikte uyuyakaldığını söyledim. Akşam olunca da babam gitti. Kalması için ısrar etsek de işleri olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyledi." Seul ve Busan yakın zaten. Tekrar gelirim. Lalisa kızıma de selam söyle." Dedi. Sonra vedalaştık ve gitti.

Jungkook odasına çekilip uyacağını söylediğinde ben de odama gittim. Yeontan ve Lalisa'nın yanına yatıp uykuya daldım.

Bölümü silip baştan yazdım.
Birkaç saattir uğraşıyorum.
Umarım beğenirsiniz :)

 A Girl From Other Planet •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin