24.Bölüm

501 56 34
                                    

"Tarihi 3 ay sonraya aldık. Hazırlıklara şimdiden başlayacağız."

Telefonla konuşan Namjoon'a ters bakışlar attım. Çalışmaya çalışıyorum ve yanımda telefonla konuşuyor.

"Tamam ablacığım. Görüşürüz, ben de öpüyorum. Taehyung da öpüyor. Ne demek öpüyor, öpemez. Ya da öpsün mü, shipleyim mi sizi? Ben Jin'in ikiziyle evleniyorum Taehyung da benim ablamla evlensin. Akraba boyu oluşturduk. İyi iyi. Tamam görüşürüz yine. Annemleri öp benim yerime."

Telefonu kapatınca elime geçen kalemi ona fırlattım. "Gerizekalı!"

Kalem karnına çarpmıştı. "Lan! Ya gözüme gelseydi?"

"Karnında da göz var zaten."

"Kornondo do goz vor zoton. Hoğğ"

Birkaç kere 'Cık cık' yaptıktan sonra "25 yaşındasın büyü biraz." Dedim.

"Sen de 25 yaşında mısın 80 yaşında mısın belli değil. Küçükken oturduğum mahalledeki huysuz yaşlı adama benziyorsun. Sokakta boş boş dolaşsak bile laf atıyordu bize. 'Çiçeklerim sizi görünce soluyor' demişti Jin'le bana."

Kahkaha atıp konuştum. "Doğru demiş."

Sonra aniden aklıma gelen şeyle ayağa kalktım. O da ani hareketimle şaşırmıştı. "Oğlum sen Jin'le çocukluktan beri arkadaşsın. Jisoo'yu o zaman görmedin mi? Hani Jisoo ve Jin ikiz ya."

"İkizler evet de anne ve babaları ayrılınca onlar da ayrılmış. Babası Jisoo'yu annesi Jin'i almış. Karışık oralar biraz. Ara sıra görüşüyorlardı. Ben bir iki kere gördüm Jisoo'yu. Bir keresinde Jin'le ayrılırken ağlamaya başlamıştı. O gün çok üzülmüştüm. Babası telefonla konuşurken o kaldırımda oturmuş, ağlıyordu. Yanına gidip peçete verdim. Sonra bana teşekkür etti ve Jin'in arkadaşı olduğumu bildiği için benden rahatsız olmadı. Başını omzuma yaslayıp Jin'i özlediğini, gitmek istemediğini anlattı. Hiçbir şey yapamadım. Sadece bileğimdeki Jin'le olan arkadaşlık bilekliğimizi verdim."

"Bir dakika!" Dedim aydınlanma yaşayarak. "Yoksa o bileklik.."

"Evet, şuan bileğimdeki bileklik." Dedi içeri giren Jisoo.

"Oha" dedim ikisine bakarak. "Aşkınıza hayranım ama çok duygusal oldu buralar."

Jisoo güldüğünde Namjoon da güldü.

"Bizim düğün mekanı araştırmamız gerekiyor Namjoon. Hadi gidelim. Görüşürüz Taehyung!"

Jisoo, Namjoon'un koluna girip çekiştirdi. "Tamam. Görüşürüz hyung!"

Arkalarından el salladım sadece.

Masamın başına geçip işime devam ettim.

"İş iş ve iş... ne güzel!"

(...)

"Delirdi çocuk. Kafayı yedi. Bırak lan şunu!"

Yoongi hyung odama girip çizim kağıtlarımı önümden aldı.

"Hyung!"

Birkaç kez 'cık'layıp ters ters bana baktı. "Oğlum bu odada kala kala psikolojin bozulmuş. Bırak lan şunları. Ara ver biraz." Dediğinde itiraz ettim.

"Sabahtan beri odama giriyorsunuz, çalışamadım ki adam akıllı. Neyin arasını vereceğim?"

"Ya onu bunu bırak da benim seninle bir şey konuşmam lazım."

Bir anda ciddileştiğinde daha fazla itiraz etmeyip işlerimi bıraktım.

"Seni bir yere götüreceğim."

 A Girl From Other Planet •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin