17.Bölüm

556 51 37
                                    

"Yerim'e neden bu kadar sinirlisin?"

Telefonumda oyun oynarken yarım saattir kendi kendine söylenen Jungkook dikkatimi dağıttığı için oyunu kaybetmiştim. Onun susmayacağını anlayınca da oyunu kapatıp sormaya karar verdim.

"Çünkü.." diyip bir süre sustu. "Hyung söylersem beni öldürebilirsin. Bence söylemesem daha iyi."

"Kendim öğrenirsem daha kötü olur. Sen söyle o yüzden. Hem çok kızmam."

"Lalisa ve sen ile ilgili."

"Çok kızmam demiştim ya" dediğimde umutla yüzüme baktı. "Siktir et o dediğimi geri alıyorum."

Hayal kırıklığıyla bakışlarını çekip "Söylemem o zaman" dedi.

Sahte öksürük sesi çıkardım ve "Dinliyorum." Dedim. Ya söyleyecekti ya söyleyecekti. Yoksa...kendim öğrenirdim ve bu hiç iyi olmazdı.

"Yerim Lalisa'nın başka bir gezegenden geldiğini biliyor." Diye bir çırpıda söylediğinde ani bir tepki vererek "Ne?" Diye bağırdım.

"Hyung özür dilerim."

"Nasıl öğrendi?"

"Ya şey... aslında şöyle oldu. Biz konuşurken bana senin hakkında birkaç bir şey sormuş olabilir. Sevgilin olduğunu öğrendiğinde ona anlatmış da olabilirim ama inanmaz diye düşünmüştüm."

"Jungkook sen bir gerizekalısın."

"Biliyorum biliyorum. Özür dilerim."

"Her neyse. Ne diyor da bu kadar sinirlisin?"

"Ha şey o konu... ımm.. onu söylemesem daha iyi olur sanki. Ehehe"

Sert bakışlarımı attığımda ciddileşip yine bir çırpıda konuştu. "Ailene söylemekle tehdit ediyor."

Yine ani bir tepki vererek "Ne?" Diye bağırdım. "Karşılığında ne istiyor peki?"

"Ayrılmanızı"

...

"Lalisaaa ben geldiim!"

Evde ses yoktu. Odama gittiğimde Yeontan öylece oturmuş, önüne bakıyordu. Beni görünce hemen koşarak yanıma geldi. Onu kucağıma aldım. "Tannie Lalisa nerede?"

"Oh bilmiyor musun? Pekala."

Kapının arkasında olduğunu anlamıştım. Çünkü kokusu geliyordu. Tamam, koku algım biraz gelişmiş olmalıydı. Ya da Lalisa'ya çok fena düşmüş olduğum için kokusunu 1 metre öteden duyuyorum. Bence ikinci seçenek daha doğru.

Elleriyle gözümü kapatınca sesini kalınlaştırıp "Ben kimim?" Diye sordu. Yalan yok, sesini kalınlaştırınca Jungkook'a benziyor.

"Hımm.. bu ince parmaklar kime ait olabilir?" Diye düşünüyormuş gibi yaptım. "Wendy sen misin?"

Amacım tabiki onu sinir etmekti.

Diziyle sırtıma tekme atınca acıyla bağırdım. "Güzelim sen de dövüş eğitimi mi aldın gezegeninde? Bu güç nerden geliyor ya?"

"Wendy'nin ellerini nerden biliyorsun sen?"

"Ya ne bileyim ben onun ellerini? Seni sinir etmek için söylemiştim. Ah, sırtım acıyor."

Şimdi acıtasyon yapıp gönül alma zamanıydı.

"Tamam tamam. Özür dilerim."

"Öp de bari geçsin."

Sırtımı öptüğünde kaşlarımı çattım. "Sırtımı değil, dudağımı öpecektin!"

"Tamam da sırtın acıyor, dudağın değil."

Mantıklı.

"Dudağım acısa öpersin yani?"

"Ya Taetae!"

"Tamam tamam sustum."

...

Çalan zil sesini duyunca koltuktan kalıp kapıyı açmaya gittim. Yaklaşık 20 dakika önce hamburger sipariş etmiştik. Onlar gelmiş olmalı.

Poşeti alıp içeri geçtim ve Lalisa'ya seslendim. "Lalisaa"

Mutfağa gelip masaya oturdu. Önüne koyduğum kutuyu açıp hamburgerden bir ısırık aldı. Isırık aldı da yüz ifadesinden beğenmediği belli oluyordu. Öylece donakalmıştı. Tuhaf yani.

"Ne oldu, beğenmedin mi?"

Hâlâ öylece duruyordu. Elimi önünde sallayıp "Lalisaa" dedim. Midesi mi bulanmıştı acaba?

"Bak istersen yeme."

"Taetae bunda turşu mu var?"

"Evet, noldu ki?"

Hemen masadan kalkıp koşarak tuvalete gitti. Kusma sesi geliyordu. Ha anladım.. turşu sevmiyor demek ki.

Birkaç dakika sonra yanıma geldi. "Bak hamburgerinden çıkardım turşuları. Yiyebilirsin yani."

"Olmaz. Ben onun değdiği şeyleri yiyemem."

"Onun? Turşuyu mu kast ediyorsun?"

"Taetae ismini söyleme işte!"

"Ha senin tikin mi var turşuya?" Bu durum hoşuma gitmişti. Her turşu diyişimde suratını buruşturuyordu.

"Ya Taetae!"

Gülmeye başladığımda bana sert bakışlar atıyordu. "Ee sen ne yiyeceksin o zaman?" Diye sordum hamburgerin son lokmasını çiğnerken.

"Ramen var mı evde?"

"Bitmişti galiba." Yerimden kalkıp dolaba baktım. "Evet, bitmiş."

"Ben ramen almaya gidiyorum o zaman."

"Ben giderim istersen.." dediğimde başını iki yana sallayıp "Yok, ben giderim." Dedi.

Yeontan'ı da dışarı çıkarmak iyi bir fikir olduğu için tasmasını takıp onu da yanına aldı. "Ben çıktım!"

Kapıyı kapatıp evden çıktığında mutfağı toparlayıp salondaki koltuğa yayıldım. Jungkook'la bugünkü konuşmamız gözümün önüne geldiğinde sıkkın bir nefes verdim.

"Neden her bela bizi bulur ki?"

Yerim, bana aşıkmış. Bence bu aşk değil , takıntı oluyor da neyse işte. Jungkook'la konuşma amacı ise ben ve Lalisa hakkında bilgi edinmekmiş. Aslında Jungkook zeki biridir, kanmaz ona ama Jungkook Yerim'den ciddi anlamda hoşlanmaya başlamış. Bu duruma üzülmüştüm. İşte Yerim de Jungkook'u kullanmış oluyor. Lalisa'nın başka bir gezegenden geldiğini öğrendiğinde de aileme söylemekle tehdit etmiş. Ya ben Lalisa'dan ayrılacakmışım ya da o, aileme söyleyecekmiş. Plana bak!

Aileme söylerse Lalisa'nın deli olduğunu düşünebilirler ve Lalisa çok üzülür. Ama Lalisa'dan ayrılırsam daha da kötü olur. Ne yapacağımı bilmiyorum. Jungkook ise daha kötü durumda. Sevdiği kız onu kullanmış ve arkadaşını zor duruma sokmuş. Onu anlıyorum ve suçlamıyorum. Zaten kendini kötü hissediyor, üstüne gitmek istemem.

Kapının açılma sesini duyduğumda düşüncelerimden ayrıldım. "Lalisa sen mi geldin?"

Ses yoktu. Ayağa kalkıp kapıya baktığımda Lalisa'nın ağlamış olduğunu fark ettim. "Ne oldu sana?"

"Taetae.." diyip kızarık gözleriyle gözlerime baktı. "Ayrılalım."


Neler oluyor?
Dıdıdım..

 A Girl From Other Planet •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin