Merhabalar herkese. Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım..
✉----------
13.Bölüm
Sessizce yan yana hastanenin bahçesinden yürüyorduk. Naz kütüphaneden çıktıktan üç dakika sonra Anka içeriye girmişti. Ona sadece dışarıya çıkıp hava alabilir miyiz diye sormuştum, o ise kafasını olumlu manada sallayıp benimle beraber hastane bahçesine çıkmıştı.
Beni tanıştırdığı her insandan sonra ruhuma ağırlık çöküyor, kendimi derin sessizliğimde buluyordum. Anka ise böyle durumlarda mektuplarda da bahsettiği gibi daima yanımdan oluyordu.
“Ailen nerede Anka?” diye sordum dakikaların ardından sessizliği ilk ben bozarak.
“Beni mi merak etmeye başladın?” diye sordu keyif dolu sesiyle. Yandan bakış atarak yüzünü yokladım, benim onu merak etmem hoşuna gitmiş gibi duruyordu.
“Evet seni merak ettim.” Diye itirafta bulundum yalana hiç gerek duymadan. “Hiç adetim değildir öyle meraklı olmak ama sen başkasın. Seni merak ediyorum, seni düşünüyorum, düşündükçe yine merak ediyorum ve bu kısır döngü içerisinde dönüp duruyorum.” Beni değiştirdiğini söylemiştim.
Nefesinin sıklaştığını fark edince endişelendim. Onu yormamam gerektiğini her seferinden unutuyordum. Ona kendini kötü hissettirmeden bir yere oturup, dinlenmemiz gerektiğini söylemem gerekiyordu.
“Yoruldum ben, şu banka oturalım mı?” diye sordum ilerideki bankı işaret ederek. Beni yanlış anlamasını istemiyorum, en son istediğim şey onun tarafından yanlış anlaşılmak.
“Olur.” Deyip banka doğru ilerlemeye başladık. Çok şükür ki beni yanlış anlamamıştı.
Banka oturduğumuz vakit Anka, bir bacağını altından toplayıp bana bakar pozisyondan oturmuştu. Aynı onun gibi oturup, yüzümü dirseğimi bankın sırt tarafına dayadığım avucumun içerisine yasayarak, bana yaşam veren gözlerine baktım.
“Çok güzelsin Milena.” Ah Anka bir anda bana böyle cümleler kurma, sonra dengemi toparlamak zor oluyor.
“Bunu kütüphanede söylemiştin.” Dedim heyecanımı gizleyerek. Heyecanımı gizlemek konusundan gerçekten usta sayılırım, aynı bütün duygularımı gizlemek konusundan olduğum gibi.
“Olsun.” Dedi omzunu kaldırıp indirerek. “Ben bunu söylerken hep aynı heyecan oluyor içimde. Nefesim kesilene kadar söyleyebilirim bunu sana.” Sahi söyler miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turna Kuşlu Mektuplar
RomancePapatyaların koparıldıktan sonra etrafa saçtığı kokunun ölüm kokusu olduğunu öğrendiğimden beri onları koparmaktan kendimi alıkoydum ta ki seni gördüğüm ve kokunu içime çektiğim güne kadar. Milena... Ben papatyaların koparıldıktan sonraki kokusunu...