11.Bölüm

237 169 10
                                    

Merhabalar herkese. Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım.

--------

--------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


11.Bölüm

Hastane koridorunda yürürken bile içim içime sığmıyordu. Sahilden buraya kadar nasıl geldiğimi dahi hatırlamıyorum, şimdi ise heyecandan titremekten yürüyemiyordum. 289 numaralı kapının önünde dururken yutkunma ihtiyacı hissettim.

Gözlerim üzeri çizilmiş cümleye kaydı. “Öleceğiz hepimiz. Ha bir nefes önce, ha bir nefes sonra. Mücadelenin anlamı ne?” bu sözü Anka yazmış, sonra beni gördüğünde ise üzerini çizmiş. Öyle yazmıştı bana mektuplarında.

Bir altında yazılı olan cümleyi okudum. “Yaşamak için güzel insanlar var. Ölmenin hiç sırası değil!” Benim onu değiştirdiğimi söylüyordu fakat asıl kendisinin beni değiştirdiğini fark etmiyordu.

Uyuyor olma ihtimaline karşın kapıyı tıklatmadan, içeriye girdim. Uyuyordu. Gitmem gerekiyordu fakat buradan, onun yanından gitmek istemiyordum. Onu izlemek, saçlarına dokunmak istiyordum. Onun yanındayken hissettiğim tek duygu huzurdu.

Ses yapmamak adına parmak uçlarımda yürüyerek yatağının ucuna iliştim. Sırt çantamı ses çıkarmadan yere bırakıp, derin derin soluyarak karşı duvara boydan boya yapıştırılmış Turna kuşlarıyla bakışmaya başladım. Birbirine karışan nefes seslerimiz odadaki tek sesti. Onunla konuşmak istiyordum ama diğer yandan uyuması da işime gelmişti. Bugün yaptığım olay yüzünden yüzüne öyle kolay bakabileceğimi sanmıyordum.

Gözlerimi karanlık duvarlara yapıştırılmış Turna kuşlarında gezdirdim. Sahi kaç tane yapmıştı? Unuttum. “Biliyor musun Anka, beni değiştiriyorsun.” Dedim fısıldayarak. “Şimdi kendime bakıyorum da ben, seninle tanışmadan önceki ben değilim. Bambaşka benim. Sanki beni alıp, ellerinle değişim kapsülünün içerisine koydun, ardından bir sürü düğmelere basıp yeni ben ortaya çıkardın. Belki de gerçek beni.” Ben bile kendimin değişimine inanamıyordum.

Birbirine kenetlediğim ellerime baktım, saçmalıyordum. Hep öyle olurdu, ciddi konuşmaya girilmeden önce insan zırvalardı, bu yaptığımda bundan farksız değildi. “Değişmek istemiyorum.” Çaresizdim. “Sanki değişirsem güçsüz olacakmışım gibi hissediyorum. Ben güçsüz olmak istemiyorum, senin oluşturduğun ve ellerinde umutlar olan insanlardan olmak istemiyorum.” Dedim yakınarak.

Derin nefes alıp, gözlerimi uyuyan Anka’ya çevirdim. Bir o kadar masum ve mükemmel. “Ben çok korkuyorum Anka.” Diye itirafta bulundum. İlk defa birisine böylesine itirafta bulunmuştum. “Ben bir kere daha kaybetmekten çok korkuyorum. Eğer duvarlarımı indirirsem zarar görmekten korkuyorum. Ben en çok senden korkuyorum... Sana alışmaktan, sana aşık olmaktan, seni kırmaktan en çokta sevgine layık olamamaktan çok korkuyorum.” İçimi dökmek bir nevi iyi gelmişti.

Turna Kuşlu Mektuplar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin