Herkese merhaba. Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım.
✉--------
20.Bölüm
Anka...
Yazamadım... Bu sefer elim kaleme gitmedi. Gidemedi. Saatler masanın başında geçti fakat kalemimden tek sözcüğün dahi mürekkebi kağıda bulaşmadı.
Titreyen elim mürekkep kutusuna çarptı , siyah sıvı masa boyunca yok çizip, damladı.
Çok geçti artık sevgilim... Herkes, her şey için çok geç.
Mürekkep kurudu geriye sadece siyah kalıntılar kaldı.
Bizden sadece geriye, destansı aşkın tozlu sayfaları kaldı.
****
Tam bir hafta oldu.
Milena’dan kaçarak, saklana saklanma onsuz eziyet gibi yaşadığım bir hafta geçti üzerinden. O süreçte çok şey değişti. Mesela Ferhat’ı soğuk toprağın altına gömdüler, odasını bir başkasına kalması için verdiler. Daha bir sürü şey oldu fakat bir tek Milena’nın odamın kilitli kapısının önüne gelip, saatlerce benimle konuşmaya çalışması değişmedi. Bu hafta içinden bana iyi gelen yine onu sesi oldu.
Hava kararmıştı, Milena az önce kapımın önünde, yarın bana geleceğine dair söz verip gitmişti. Yaslandığım kapının orasından, masa üzerinden yol çizerek yerde kurumuş mürekkep kalıntılarına baktım. Yırtılıp yere atılmış kağıtlara, artık bomboş olan duvarlara ve çöpün kenarında bir sürü çöp poşetinin içinden taşan Turna kuşlarına sadece acı çekerek baktım.
Odama, son kez iç geçirerek baktım.
En sevdiğim köşeyi, en sona bırakmıştım. Yıldızları yanan pencereme baktım. Bir tek onlara dokunmaya, onlara zarar vermeye kıyamamıştım. Yıldızlı pencerem ve Milena, benim evimdi. Onlara istesem bile zarar veremezdim ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turna Kuşlu Mektuplar
RomancePapatyaların koparıldıktan sonra etrafa saçtığı kokunun ölüm kokusu olduğunu öğrendiğimden beri onları koparmaktan kendimi alıkoydum ta ki seni gördüğüm ve kokunu içime çektiğim güne kadar. Milena... Ben papatyaların koparıldıktan sonraki kokusunu...