10

3.4K 235 58
                                    

2020 Nisan

10. Bölüm

Feray'dan

"Hadi canııııım. Kızıııım ben anlamıştım vallahi bak."

Gözlerimi devirip telefonu kendimden biraz uzaklaştırdım. Acaba Batu'yu mu arasaydım diye de düşünmeden edemedim. Gerçi onun da aşk hayatı ortadaydı ya neyse. Ahizeden gelen ses kesilince telefonu tekrardan kulağıma dayayıp kısık sesle konuştum.

"Adama gitme dedim gitmedi. O salonda ben onun odasında oturuyoruz şimdi. Ne yapacağım ben Nazlı?"

Bakışlarım kapıda bir solukta derdimi dile getirmenin rahatlığıyla yatağa uzandım. Onun yatağına, onun kokusunun olduğu yatağa uzanmıştım. Nazlı yüksek bir kahkaha attıktan sonra "bundan sonra ki aşama öpüşüp koklaşma şeysi artık yardır gitsin." deyince yattığım yerden hemen doğrulup kaşlarımı çattım. Bu kızla normal bir şeyler konuşabileceğimi düşünmem hataydı.

"Seni arayan aklıma ben.. Kapatıyorum!" daha cümlem bitmeden gülerek "kapatma kapatma tamam." dedi. Yeniden gözlerimi devirip telefonu yüzüne kapattım. Kesinlikle onda bana verecek akıl yoktu. Kendine madara edecek birini arıyordu ve daha fazla vakit kaybedemezdim. Kendi kendime söylenerek ayağa kalktığım sırada odanın kapısı bir kaç kez tıkladı. Ve sonrasında "müsait misin giriyorum." diyen Cenk'in sesini duydum. "E-evet." diye cevap verirken kekelemem de iyice boka sardığımın resmiydi. Fark etmemesini dileyerek içeri giren Cenk'e bakışlarımı çevirdim ve bakışlarımız kesişti. Bakışlarında bir mana aradım ama yoktu. Rahat bir nefes alıp "ben eve geçeyim artık." diye mırıldandım. Yanından geçeceğim sırada bileğimi yakalayıp geçmeme izin vermedi. Titrek bakışlarım önce bileğimi kavradığı parmaklarına oradanda yüzüne çıktı. Yüzünde en ufak bir mimik yoktu.

"Yok öyle beni göndermeyip kaçmak Feray Hanım." diye düz bir sesle konuştu.

Şimdi bitmiştim işte. Neden gitme dediğimi soracaktı. Ben ona neden gitmediğini sorabilir miydim? O kadar emin değilim. Bir cesaret diğer elimle bileğimi tutan elini çekip "bak nasıl kaçıyorum." diyerek koşmaya başladım. Sorun şu ki adam askerdi. Daha evden çıkamadan belimden tutup beni mutfağa götürdü. Tuttuğu belimden iyice kavrayıp mutfak tezgahına oturmamı sağladı. Ellerini iki yanımdan tezgaha koyup gülümsedi. Kalbimi sızlatacak kadar güzel gülüyordu. Belimden yakaladığı an tutulan nutkum sanırım bir daha çözülmezdi.

"Beni aç aç bırakıp nereye gidiyordun?"

Yani o yüzden mi öyle söylemişti. Doyururdum canım karnını ne olacak ki.

"II şey tamam hazırlarım bir şeyler çekil sen." diyebildim. Çekilmedi. Hatta başını biraz daha yaklaştırıp nefesi saçlarıma karışacak kadar sokuldu. Tam dudakları kıpırdamış bir şey söyleyecekken içeriden telefonumun zil sesi duyuldu. Heyecanlı çıkmasın diye kıstığım sesimle "telefonum." diyebildim. Başını geri çekip tek elini tezgahtan kaldırdı.

"Git bak bakalım kimmiş? Sonra da bir şeyler hazırlayalım çok acıktım." başımı sallayıp tezgahtan hızla atlayarak telefonuma içimden teşekkürlerimi ileterek gidip aldım.

Annem arıyordu. "Efendim anne." annem gülerek "Kızım biz bu gün burada kalacağız ablan çok ısrar etti. Cenk abini de arayacağım sana göz kulak olsun." deyince dudağımın sağ tarafını ısırarak içimden 'kurda kuzu emanet ediyorsun anne.' diye geçirsemde dışımdan "tamam anne." diyebildim. Annem bir kaç şey daha söyleyip telefonu kapattı. Sarsak adımlarla mutfağa gidip kapıda durdum. Cenk tezgaha bir kaç şey çıkarmış ve onlara bakarak  işaret parmağını yanağına dayamış düşünüyordu.

Bıçak KesiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin