2020 Mart
Feray dükkanda yaptığı rutin işleri bitirip köşede ki sandalye ye oturdu. İnsanlar sürekli paranın yok olduğundan yakınıyordu ama çula çaputa dünya kadar para vermekten de geri kalmıyorlardı. Bu gün gelen bir kaç tane kadını neredeyse kollarından tutup dışarı atacaktı. Kadınlardan biri elli tane soru sorup ürünü vazgeçtim diyerek tezgaha fırlatır gibi bırakınca sonunda dayanamamış ve sert bir dille uyarmıştı. Kadın bozulup hiç bir şey almadan çıkmıştı dükkandan zaten alacağı da yoktu diye avuttu kendi kendini, Fisun teyzesinin kazancını engellemek ve onu zarara uğratmak isteyeceği son şeydi. Bu kadına hayrandı Feray. Hayatta kalma mücadelesine, dik duruşuna ve işine sahip çıkışına hayrandı. Yıllardır hem çalışmış hem Cenk'e olan annelik görevini ihmal etmeden yerine getirmişti. Tek başına en iyi şekilde yetiştirmişti biricik oğlunu, hem anne hem baba olmuştu.
Cenk abisinin geldiğini duyunca içten içe çok sevinmişti genç kız annesini bir başına bırakıp Özel Harekata katıldığı zaman Feray dahil herkes çok şaşırmıştı. Zaten üniversiteyi dışarıda okuduğu için yüzünü gören cennetlikti. Önceden abilik yapar halini hatrını sorardı genç kızın ama üniversiteye gittiğinden beri selamı sabahı kesmişlerdi. Belki de genç kız olduğum için yanlış anlaşılma yaratmak istemiyordur diye düşünüp uzak duracaktı Feray da.
Karşısında ki kolonda asılı duran saate baktı. Dükkanı kapatma saatine az kalmıştı. Fisun teyzesi oğluna kıyamamış çarşıda ki dükkana yardıma gitmişti. Az evvel de arayıp oradan eve gideceğini ailecek akşam yemeğine davetli olduklarını söylemişti. Dükkanı kapatmak için yavaş yavaş dışarıda sıralı duran sepetleri içeri taşıdı. Son kez rafları kontrol edip düzensiz bulduklarını tekrar düzenleyip kapıyı kilitledi. Kepenkleri indirmek zor olduğu için geçen ay otomatik yaptırmışlardı. Elinde ki kumandaya basıp tamamen indiğinden emin olunca eve doğru ilerleyecekti ki omzuna dokunan elle bir adım geri atıp karşısında tebessüm eden adama gülümsedi. Kendisine temas edilmesinden hoşlanmasa da son zamanlar da dert ortağı olduğu adama kızamıyordu. Yine de omzunu geniş ellerinden kurtarıp eliyle saçlarını düzeltti.
"Aklımı aldın Selim. Bu saatte ne işin var burada?" diyerek konuştu.
Selim gülümsemesini iyice genişleterek "kız aklını almak bu kadar kolay mıydı senin? Bilsem daha önce yapardım." diyerek Feray'ı da güldürdü. Sonra "işler vasat bu ara erken çıkıyoruz." diye devam etti.
Feray başını sallayıp "Üzüldüm desem yalan olur çok çalışıyordun. Dinlenmiş olursun biraz." dedi.
Selim de öyle der gibi başını hafif sağa yatırıp salladı. "Asıl sen kendine bak be. Avukat olacaksın hala dükkan kapatıp bu saatte eve gidiyorsun. Diyorum sana burs verelim. Okuluna yoğunlaş." deyip merakla duymaya alışkın olduğu cevabın değişmesini bekledi.
"Kaç kere konuştuk Selim ben halimden memnunum."
Evet cevap yine değişmemişti. Kabullenmekten başka seçenek bırakmadığı için derin bir nefes alıp bıraktı. Ne zaman Feray ile bir araya gelse içi içine sığmıyordu genç adamın. Ufacık bir karşılık görse yürümez koşardı. Ama yoktu işte ufak ta olsa arkadaşlıktan öte bir şeyler sezdirmiyordu.
O da zamana bırakmaya karar verdi. Ne de olsa zamanla sevildiğini anlar belki karşılık verirdi.
Feray saatine bakıp acelesi olduğunu söyleyerek arkadaşına veda edip yoluna devam etti.
Ev çok uzak olmasa da kulaklıklarını takıp en sevdiği şarkılardan birini açacağı sırada sert bir bedene çarparak elindeki telefonun havalanmasını ağır çekimde izledi. Telefonun da kendisininde düşeceğini sanırken çarptığı bedene ait ellerin biri belini diğeri telefonu yakalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıçak Kesiği
Roman pour Adolescents"Cenk" "Söyle ay yüzlüm." "Şöyle şeyler söylemesen." "Nasıl şeyler güzelim?" Derken can alıcı muzip gülümsemesi yüzünde aydınlandı genç adamın. Ellerini yüzüne kapatıp sakinliğini korumaya çalıştı genç kadın. Zira birazdan dayanamayıp kendini bu gı...