"Feray. Hadi hayatım geç kaldık." diyen kocamın sesi ile irkilerek uyandım. Ellerimle gözlerimi ovup sesin geldiği yöne baktığımda şifonyerin çekmecesini açmış bir şeyler arıyordu. Yataktan kalkmadan "Gitmek zorunda mıyız?" diye söylendim. Bakışları beni bulduğunda aradığı şeyi bulmuş olduğu rahatlamış yüz ifadesinden belli oluyordu.
"Evet karıcığım. O bizim yakın dostumuz. Üstelik gelinde benim yakın dostumun kardeşi. "
İç çekerek yataktan çıktım. Onun dostu olabilirdi. Ama benim dostum falan sayılmazdı. O benim bir zamanlar sevdiğim adamdı.
Şimdi ise bir başkası ile yapılacak olan nişan merasimine gitmek için dolabımın karşısına geçmiş elbise seçiyordum.
Ceren ile...
Kalbimin sıkışmasıyla irkilerek ve saçma sapan rüyamın etkisi altında ezilerek uyandım. Gördüğüm rüya hayra yorabileceğim cinsten değildi. Selim... Evet o hastaydı. Bana karşı olan hislerini de ne kadar inkar edersem edeyim biliyordum.
Gözlerimi aynı rüyamda olduğu gibi ovuşturarak yatağımdan kalkıp esnedim. Bu duruma bir çare bulmalıydım. Öyle bir çare ki hem Selim'i üzmeyecek hem de ona bu ilişkinin olmayacağını bir şekilde anlatacak bir çare olmalıydı. Boynumu da sağa sola oynattıktan sonra odamdan çıkıp lavaboya girdim. Yüzümü bir kaç kez yıkadıktan sonra banyodan da çıkıp odama geri döndüm. Canım o kadar sıkkındı ki midem aç olduğunu haykırsa dahi bir şeyler yemek içimden gelmedi. Dolabımdan buz mavisi bir tişört ve krem dar paça bir pantolon alıp giydim. Kirpiklerime maskara çekip saçlarımı salaş biçimde yandan örerek idare eder görüntüme bakıp dudaklarımı büzdüm. Her şeye ve tüm isteksizliğime rağmen iyi göründüğüme kendimi inandırarak krem sırt çantamı alıp odamdan çıktım.
İki gün evvel Cenk ve anneme kahve yaptıktan sonra bir telefonla göreve çağırıldığını söyleyerek apar topar giden Cenk'ten henüz ses soluk yoktu. Sonunda dayanamayıp dün Selim'i aradım. Görüşmek istediğimi onu merak ettiğimi söylediğimde öyle sevinmişti ki pişman olmuştum. Ama er yada geç bu karşılaşma gerçekleşecekti, diyerek kendimi avuttum. Elime aldığım telefonumdan son kez Cenk'i aradım. Yine kapalı olacağını umarak. Fakat bu defa öyle olmadı. Telefon ilk çalışta açıldı. "Efendim." diyen güzel sesli kadınla donup kaldım.
Benden cevap gelmeyince kadın tekrar "Alooo." dedi.
Telefonu biraz uzaklaştırıp genzimi temizledim.
"Merhaba ben Cenk'i aramıştım." dedim. Bir hukukçu olarak yargısız infaz yapmak istemiyordum.
Kadın yumuşacık sesiyle güldü.
"Ay Işığım diye kayıtlı olduğuna göre Cenk'in sevgilisi olmalısın. Memnun oldum bende Elif Fatih'in eşiyim."
Ay Işığım mı?
En azından evli, Fatih kimdi?
"Memnun oldum ben Feray Cenk yok mu?" diye geçiştirmeye çalıştım.
"II şey sanırım telefonu görev dönüşü Fatih'in çantasında kalmış. Zorlu bir operasyon geçirmişler. Kızma olur mu ona bir an evvel yanına gelebilmek istemiş olmalı telefonu falan görmemiş gözü öyle yani geliyordur şimdi."
Karşımda ki adının Elif olduğunu öğrendiğim kadın o kadar uzun konuştu ki hayretle dinledim. İnsan tanımadığı biri ile bu kadar neden konuşurdu ki? Ne demişti güzel sesli kadın Cenk geliyor. Derin bir nefes alıp sanki telefonda ki kişi görüyormuş gibi başımı salladım. Daha fazla uzatmak istememiştim. Biz daha sevgili bile değiliz. Demedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıçak Kesiği
Teen Fiction"Cenk" "Söyle ay yüzlüm." "Şöyle şeyler söylemesen." "Nasıl şeyler güzelim?" Derken can alıcı muzip gülümsemesi yüzünde aydınlandı genç adamın. Ellerini yüzüne kapatıp sakinliğini korumaya çalıştı genç kadın. Zira birazdan dayanamayıp kendini bu gı...