2020 Mart
"Fisun Sultan siz beni arar mıydınız?"
Fisun elinde ki bebek kıyafetlerine bakarak iç çekti. Kıyafetleri tezgahın üzerine bırakıp sesine ciddiyet katmaya çalışarak konuştu.
"Yeni bir toptancı ile anlaştım. Bebek kıyafetleri için, o kadar tatlılar ki. Hani diyorum evlensen bir de minik bir bebeğin olsa hah işte neler neler alırdım ona buradan değil mi oğlum?"
Genç adam annesinin söyledikleri ile gözlerini kapatıp açtı. Annesi ile günler sonra konuşuyorlardı. Göreve gitmiş üç gündür haber alamamıştı oğlundan ve kadın arar aramaz hal hatır soracağı yerde torun derdine düşmüştü.
" Anne. " diye uyardı sert tutmaya çalıştığı ses tonuyla yoksa bu muhabbet uzar giderdi.
"Ay tamam. Hemen anne ne var yani evlensen. Perihan bile torun torba sahibi oldu sende hala tık yok. Millet torun seviyor ben oğlum hangi dağda kime bıçak sallıyor acaba onu düşünüyorum. Kendimi geçtim ben seni düşünüyorum oğlum vallahi bak. Kırk yaşında mı baba olacaksın ha oğlum?"
Sabırla dinledi annesini Cenk dinlemese de konuşacaktı nasıl olsa yine de bir ara telefonu biraz uzaklaştırıp sonra tekrar kulağına dayadı. Nihayet bitmişti. Yani o öyle sanıyordu.
"Bitti mi anne?" diye sordu daha fazlasına tahammül edemeyeceğini yansıttığı ses tonu ile annesi ise derin bir nefes alıp gülümsedi. Oğlu ne kadar ters bir adam olsa da annesine kıyamazdı.
Fisun "Bitti bitti." dedi tavırlı olmaya özen göstererek. Genç adam annesinin trip atacağını anlayınca hemen annesini mutluluktan havaya uçuracak şeyleri söyleyiverdi.
"Oraya geliyorum. Bir süre izinli sayılırım." diyerek Fisun Hanım'ın sevinç nidalarını bekledi.
Annesi önce bir durup oğlunun dediği şeyi düşünüp tarttı. Açığa alınmış falan olmasın dedi içinden. Ama sadece içinden. O olaylara pozitif yaklaşan bir kadındı. Neşeyle şakıdı hemen.
"Allah'a şükür. Sonunda doya doya göreceğim oğlumu, ne zaman geliyorsun çabuk söyle. Ne yapayım sana sarma mı sarayım revani de yapayım mı? yapayım ayol oğlum gelecek hepsinden yapayım?"
Konuşmanın başından bu yana ilk kez gülümsedi genç adam. Annesini uzun süredir ihmal ediyordu. Dükkana bile uğramayalı üç seneyi bulmuştu. Genelde annesi onu görev yaptığı yerde ziyaterete gelirdi. En son arkadaşı Fatih'in düğününde görmüştü annesini ve üzerinden bayağı zaman geçmiş çok özlemişti.
"Dur Sultanım sakin ol. Sen dükkanı kapatıp bu saatte benim için eve mi gideceksin?" Dedi keyifle, zira annesi iki eli kanda da olsa dükkanını erken kapatmazdı. Orası onların ekmek tekneleri tek geçim kapıları olmuştu yıllarca, annesi azimli, eli öpülesi bir kadındı. Ne Cenk'e ne namusuna bir tane laf ettirmeden büyütmüştü onu da dükkanını da. Çarşıya da bir dükkan açmış ama mahallede ki dükkanda çalışmaya devam etmişti. Nasıl Cenk ilk göz ağrısıysa bu dükkan da öyleydi.
Fisun göz ucuyla tezgahta ki bebek kıyafetlerini yerleştiren kıza bakıp gülümsedi. Sağ olsun arkadaşı ve aynı zamanda komşusunun küçük kızı Feray okuldan arta kalan zamanlar da yardımcı oluyordu. Huyuna gitmezsen biraz agrasifti sanki ama mevzu müşteriler olunca dişlerini sıka sıka sabrediyordu genç kız. Oğluna benzetiyordu Fisun bu kızı Cenk'in kardeş gibi göreceğini bilmese oğluna alacak kadar da seviyordu ya neyse. İç çekerek konuştu.
"Yok dükkan emin ellerde oğlum. Sen de hele ne zaman burada olursun?"
Annesi kolay kolay kimseye emanet etmezdi dükkanını çarşıdaki yere bile sık sık gider kontrol ederdi çalışanlarını emin ellerin sahibini merak etsede uzatmamak için sormadı. Annesine gece yarısı evde olacağını söyleyip kapattı telefonu ve sağa çektiği arabasını çalıştırıp hareket etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıçak Kesiği
Novela Juvenil"Cenk" "Söyle ay yüzlüm." "Şöyle şeyler söylemesen." "Nasıl şeyler güzelim?" Derken can alıcı muzip gülümsemesi yüzünde aydınlandı genç adamın. Ellerini yüzüne kapatıp sakinliğini korumaya çalıştı genç kadın. Zira birazdan dayanamayıp kendini bu gı...