Tüm gece bilmeden bir şey mi yaptım diye düşünmüştüm. Daha ilk günden ne yapmış olabilirdim ki? Gün içinde Gigi hariç kimseyle muhatap da olmamıştım. Yine de Bright tarafından her yerde izleniyordum.
Gece düşüncelerim bir sonuca varamamıştı ama sabaha kafama bir şey dank etmişti; Bright, Gigi'den hoşlanıyor olabilirdi. Kıskandığı için bana böyle bakıyordu. Aklıma mantıklı hiçbir şey gelmedi ve üniversite hayatımın ilk gününde edindiğim arkadaşımı -üstelik bu arkadaştan hoşlanmaya başlamışken- yarı yolda bırakma kararı almıştım.
Bright ve arkadaşları daha ilk günden okulun ününe ün katmışlardı. Kızlar onlara tanrı muamelesi yapıyordu ve bu muameleyi umursuyor gibi de değillerdi. Bright'ın çevresinde bu kadar kız varken hoşlandığı kişi Gigi'yse onu aşkıyla baş başa bırakmalıydım. Sonuçta o kadar kişinin arasından Gigi'yi seçmişti. Bu da ondan çok etkilendiği anlamına geliyordu.
Göz hapisinde olmak beni de rahatsız ettiği için Gigi'den uzaklaşma kararımı kahvemi yudumlarken çoktan vermiştim. Direkt benimle konuşma diyemeyeceğim için ona olayı açık açık söyleyecektim.
"Dün o kadar çok içmişim ki, hiçbir şey hatırlamıyorum." Gigi kahvesini masama bırakıp, karşıma yerleşti.
"Şimdi iyi misin?"
"Evet, Bright sağ olsun dün gece beni ittirerek tamamen ayılttı."
Kahvesinden sinirle bir yudum aldığında, konusu açılmışken söylemenin tam zamanı diye düşündüm.
"Bright senden hoşlanıyor."
Kahvesini yüzüme püskürttüğünde, yüzümü buruşturdum. İğrençti. Hemen çantasından peçete çıkartıp yüzümü silmeye başladı. Aynı zamanda da fısıldayarak konuşuyordu: "Kim dedi bunu sana?"
"Sürekli bizi izliyor. Bunun başka ne sebebi olabilir ki?"
Peçeteyi elime tutuşturup tekrar yerine yerleşti. Söylediğim şeyi düşünüyordu. "Umarım böyle bir şey yoktur." diye mırıldandı. Benim bile zor duyacağım bir şekilde konuşmuştu.
"Neden?"
"Görünüşü iyi hoş ama hareketleri çok kaba. Böyle insanlar tipim değil."
Kendime itiraf etmek istemesemde, Gigi böyle düşündüğü için mutlu olmuştum. Diğer kızlar gibi çığlık ata ata masadan kalkmasını planlıyordum.
"Senin erkek tipin nasılmış?"
"Senin gibi olmalı."
Kahvesinden bir yudum aldığında, gözlerimi ondan çektim. Hiç utanması arlanması olan birisi değildim ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Göz temasını kesmek şu an en iyi seçenekti.
"Anladım." diye mırıldandım.
"Dün gece beni odama götürüp bıraktığın için teşekkür ederim. Başka birisi olsaydı benden faydalanırdı."
"Sarhoş birisinden kim faydalanır ki? Herkes aynı şeyi yapardı."
"Sanmıyorum."
Ağır ağır konuştuğunda birini gördüğünü fark ettim. Gözlerimi onun baktığı tarafa çevirdiğimde yine Bright'ın gözlerine çarptım.
"Ben gitsem iyi olacak. Belki seninle konuşmak istiyordur. Seni yalnız bulmalı."
Kalkmak için hamle yaptığımda, Gigi masanın üzerinde duran çantamı tuttu.
"Sakın Bright yüzünden bana soğuk yapma Win. Burdaki tek arkadaşımı ego dolu biri yüzünden kaybetmek istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Killing Yourself || brightwin
Fanfiction"Böyle anlarda konuşulmaz, bilmiyor musun?" Boynuna kollarımı dolayıp, alınlarımızı birbirine yasladım. "Bilmiyorum." diye fısıldadı. "O zaman seni susturana kadar öpeceğim." -- "Tenimde izler bırakırken ne konuşulacağını hala bilmiyorum." "Böyle z...