ğ

1.2K 111 20
                                    

Sabaha karşı uyuduğum için öğlene doğru uyanmıştım. Derse uyuyakaldığım için geciktiğime kimse inanamazdı, bahane gibi duracaktı ama uyuduğum için bu saatte koridorda koşturuyordum. Başka hiçbir nedenim yoktu.

Dersin olduğu amfinin -büyük üniversite sınıfının- kapısında durdum. Şimdi girip en az 80 kişinin bulunduğu yerde lisedeymiş gibi özür dileyip mahçup numaraları mı yapacaktım? Bunu çok fazla göze alamadım. Daha dersin hocasının kim olduğunu bile bilmiyordum. Beni rezil edebilecek birisi olabilirdi.

İlk devamsızlığımı kullanma kararı almıştım, ders araya girince ben de içeri girecektim. Kapının önünden çekilmek üzereyken, birisi bana dokundu. Korkuyla geriye çekilip, karşımdaki kişiye baktım; Drake.

Farklı bölümler de okuduğumuz için dün gece tanrıya teşekkür etmiştim ama şimdi karşımdaydı. Elinde tuttuğu kağıtları salladı ve bana gülümsedi. Karşılık olarak ben de gülümsedim ama benim ki yalandan bir gülümsemeydi.

"Neden burda dikiliyorsun?"

"Bu saatte derse geç kaldım. Fırça yer miyim diye düşünüyorum."

"Endişelenme, ben bu kağıtları profesöre bırakmaya geldim. Ben bırakırken sen de arada özür dileyip kaynarsın."

Çok mantıklıydı ama işler gerçekten böyle ilerleyecek miydi? İçerde Bright ve Boun'da vardı. Şimdi benim Drake ile girdiğimi gördüklerinde Boun'un dünkü inanılmaz olan yalanı bozulabilirdi. Ben buna kapıda karşılaştık diyebilirdim ama sürekli Drake ile karşılaştığımı söylemem bir süre sonra dikkat çeker hale gelecekti.

Bunu neden düşünüyordum bilmiyordum. Resmen Bright'a sinirlenmemesi için açıklama düşünüyordum. Dün geceki halini tekrar görmek mi istemiyordum yoksa benim Drake ile beraber olduğum düşünülmesin mi istiyordum, bilmiyordum.

Ben içeriye girmemeye karar verdiğimde, Drake kolumdan tutup kapıyı tıkladı ve cevap almadan içeri soktu beni. Bir de kolumdan tutuyordu. En azından arka arkaya girmenin bir açıklaması vardı ama bunun açıklaması yok. Kendime tekrar ve tekrar Bright'a açıklama yapmak zorunda olmadığımı hatırlattım. Dün geceden çok etkilenmiş olmalıydım.

Böldüğüm için özür dilerim gibi bir şeyler zırvaladım ama profesörün umrunda değildi, Drake onunla konuşmaya geçip; elindekileri ona sunarken ben yoklama kağdını imzaladım ve gözlerimle Gigi'yi aradım. Arkadaşlarımla aynı bölümde değildik bu yüzden Gigi'ye muhtaçtım. Onu bulduğumda, arkadasındaki çatık kaşlara bakmadan yanına ilerlemeye çalışıyordum. Gigi'nin; Bright ve Boun'un tam önüne oturması da ayrı bir ironiydi. Evren benimle alay ediyordu.

"Nerdesin sen?" diye fısıldadı yana kayarken.

"Uyuyakalmışım."

"Bu saate kadar uyudun mu gerçekten?"

Yanına yerleştiğimde sadece omuz silktim. İmkanım olsa akşama kadar uyuyabilirdim ama imkanlar sadece buna elverişliydi.

"Seni yarın uyandırırım, beraber geliriz."

Gigi'ye gerek yok demek üzereyken, arkadan Boun'un sesi benim yerime fısıldayarak yükseldi: "Gerek yok, ben uyandırırım onu." Boun'un sesi sinirliydi, her kelimeye bastırmıştı. Bunun sebebi de dün gece bana Drake'dan uzak dur dediği halde sanki ona inat olarak bugün derse onunla girmemdi.

"Aslında bu sadece bugüne özel. Kendim uyanabiliyorum." ortaya konuştuğumda ikisi de susmuştu. Arkamdakiler tarafından izlendiğimi biliyordum ama dinlenmek çok daha gericiydi. Şimdi dersi susarak bitirmem gerekecekti.

Killing Yourself  || brightwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin