"Bu da değil, daha bi' çocuğu bile bulamıyorsun. Sosyal medyada ne sikime bu kadar çok geziyorsun o zaman?"
Mew, Tawan'ın kucağındaki bilgisayarı kapağına vurarak kapattı. Tawan'ın başından ayrılmıyordu ve asla susmuyordu. "Çocuğa adı yerine line adresini sorsaydın, bu hale düşmezdik." diye söylendi Tawan. İkisi birbirini yiyordu. Sabahtan beri, Mew'in dün öptüğü çocuğun sosyal medya hesaplarını bulmaya çalışıyorlardı ama bir adım bile ilerleyememişlerdi.
"Siktir git başımdan Mew." Tawan canına tak eder gibi Mew'i ittirdiğinde, ikisi birbirine küs şekilde ayrıldı. Tawan kollarını bağdaştırıp, benim yanıma oturmak üzereyken, onu durduran şey uzaktan Prem'in bize seslenişi olmuştu: "Çocuklar!"
Hepimiz nefesimizi sesli şekilde verdik. Prem bu sıralar sürekli Boun'la beraberdi. Hatta bu sıralar değil, her zaman Boun'la beraberdi. Bizi de kendi peşinden sürüklüyordu. Kaçmak istiyorduk çünkü Prem'in bizi soktuğu ortamda mutlaka Bright ve arkadaşları da oluyordu. Benim kaçma sebebim Bright'ın bakışlarıydı, arkadaşlarımın kaçma sebebiyse Gun'dan haz etmemeleriydi.
"Geliyor yine amına koduğumun çocuğu." diye mırıldandı Tawan. Hepimiz, bizi burdan kaldırmak için koşturarak yanımıza yaklaşan Prem'e bakıyorduk. Mew, o yaklaşmadan birkaç saniye önce bize dönüp: "N'olur birisi bahane bulsun. Ders arasını Gun'larla harcamak istemiyorum."
Aklıma hiçbir bahane gelmiyordu, zaten gelse bile Prem bahane ürettiğimizi her türlü anlayacaktı. Beni tanıyalı çok az zaman olmuştu ama attığım adımın bile yalan olup olmadığını bilebiliyordu.
"Hadi hep beraber yemek yemeye gidelim." Prem yanımızda neşeyle durduğunda, gözlerimi Tawan ve Mew'e çevirdim. Onlar da birbirlerine bakıyordu. Kimsenin bir bahanesi yoktu bu yüzden ben şansımı denedim: "Biz yedik." Hemen ardımdan Tawan beni onayladı: "Evet, az önce yemekten kalkıp buraya geldik."
Prem'in suratına lütfen bize acı, Boun ve arkadaşlarını görmek istemiyoruz diye bağırmak istiyordum ama onu kırmadan hareket etmem gerekiyordu. Bu isteğimi bir süre bastıracaktım, yaklaşık 4 sene falan.
"Nasıl yediniz? Az önce dersten çıkmadın mı sen?" Prem, Mew'e döndüğünde, Tawan ona veda eder gibi bakış attı. Ben de el salladım. Yalanımız ortaya çıkmamalıydı bu yüzden Mew'i kurban etmeliydik.
"Mew yemedi, biz Win'le yedik." Tawan'ı onaylar biçimde kafamı hızla salladım. Prem bu önemsiz ayrıntıya acelesi olduğu için -sevgilisi ve arkadaşları ilerde onu bekliyordu- çok takılmadı, eğer takılsaydı yalan söylediğimizi kesin anlardı.
"Mew, hadi gidip beraber yiyelim." Prem, Mew'i kolundan tutup kaldırdığında Tawan neşeyle gülüyor ve ona el sallıyordu. Olayın koptuğu nokta da burasıydı; Mew'le Tawan az önce tartışmışlardı ve Mew bu yüzden Tawan'a sinirliydi. Onun sinirli olması bana da vuracaktı: "Bu ikisi yalan söylüyor! Yemek yemediler, onlar da gelsin."
"Siktir git burdan Mew!" Ellerimle yüzümü kapattığımda, Prem'in neşeli yüzü solmuştu. "Hain piç." diye fısıldadı Tawan.
"Siz bana yalan mı söylüyorsunuz?" Prem'e açıklama yapmak ve gerçekleri yüzüne vurmak için harekete geçecektim. Boun ve arkadaşlarıyla takılmak istemiyorduk. Ben tüm cesaretimle konuya girmeye hazırlanırken, ilerde onu bekleyenlerin arasında olan Gun bize seslendi: "Siparişi ordan mı veriyorsunuz? Açlıktan ölüyoruz, gelecekseniz gelin!"
Prem bizim cevap vermemizi beklemedi, çoktan bize tavır almıştı. Çatılan kaşlarının altından, sinirle bize baktı: "Kalkıp yemeğe gelin yoksa siz ikinize olan tavrım çok değişecek." Bizi tehdit edip, Boun ve arkadaşlarına doğru ilerlediğinde;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Killing Yourself || brightwin
Fanfiction"Böyle anlarda konuşulmaz, bilmiyor musun?" Boynuna kollarımı dolayıp, alınlarımızı birbirine yasladım. "Bilmiyorum." diye fısıldadı. "O zaman seni susturana kadar öpeceğim." -- "Tenimde izler bırakırken ne konuşulacağını hala bilmiyorum." "Böyle z...