d

1.4K 129 56
                                    

Üniversiteye başlamadan önce; sakin bir arkadaş ortamım ve güzel bir kız arkadaşım olduğunu hayal ediyordum ama hayal ettiğim hiçbir şey şu an yoktu. Hatta her şey hayallerimin tam tersine işliyordu. 2 hafta olmuştu ve 2 haftada başıma gelmedik olay kalmamıştı.

Ellerimi cebime sokup aynanın karşısına geçtiğimde yine de kendimi övmeden edemiyordum. Özgüvenim fazla yüksek olmalıydı, bu aptallığıma başka bir açıklama bulamıyordum.

Bright'ın bana krem sürmesinin üzerinden 2 hafta geçmişti. Onu çevremde hala bana bakarken görüyordum ama bu 2 haftada hiç karşı karşıya gelmemiştik. Boun'da artık Prem'le konuşmak için çaba göstermiyordu. Tüm hafta Prem'in keşke konuşsaydım diye ağlamasını dinlemiştim.

Tawan elindeki telefonu bakmam için bana doğru uzattığında aynadan gözlerimi çektim. Gösterdiği videodan hiçbir şey anlamamıştım. Tuvaletin çıkışına ilerliyorduk ve aynı zamanda videoyu anlamadığım için fırça yiyordum.

"Neyi anlamıyorsun? Bak şimdi..." Elini omzuma attığında, koridora çıkmıştık. "...Şu yeşil ceketli olan, turuncu kafalı olanı seviyor tamam mı ama..."

Tawan büyük bir hevesle bana izlettiği kesitteki diziyi anlatıyordu. Benim kafam tamamen ondaydı ama kafamı ondan alıp başka yere vermemi sağlayan şey koridorun diğer ucunda dikiliyordu. Bright'ın gözlerine gözlerim tekrar -belki bu bininci falan- çarpmıştı. Kaşları hafif çatıktı her zamanki gibi. Krem rengi pantolonunun içine sıkıştırdığı beyaz gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı.

Tawan'la beraber ona doğru yürüyorduk. Birazdan yanından geçip bu bakışma işkencesinden kurtulacaktım. Artık gerçekten işkence gibi geliyordu çünkü bana gördüğü her yerde bakmaya devam ediyordu ve amacı her neyse onun için asla harekete geçmiyordu. Benim için kafasında ne planlıyorsa, planının 2. aşamasına bir türlü gelemiyor gibiydi.

"Dinliyor musun beni?" dedi Tawan. Tam Bright'ın birkaç adım gerisinde beni durdurmuştu.

"Ha?"

"Senin kafan nerde?"

Evrenin bana oyun oynadığına yemin edebilirdim. Tawan'ın tam burda durup beni sorguya çekesi gelmişti. Bu sefer şansımın yaver gittiğini düşünmemi, yanımıza gelip bizi bölen Prem sağlamıştı.

"Konuşmamız lazım."

"Konuşalım." dedi Tawan. Prem ona kaşlarını çattığında, konuşulacak bir yerde olmadığımızı anlamıştık. Onu kolundan tutup köşeye çektim. Ellerini ceplerine sokmuştu, kendinden çok emin görünüyordu. Bugün ayrı bi havaya sahip gibiydi. Üstelik giyinişine de çok önem vermişti.

"Boun'dan özür dilemeye karar verdim."

"SİKTİR GİT BURDAN!"

Tawan koridorda bağırdığında ellerimi yüzüme vurdum. Başlıyorduk.

"TÜM HAFTA SANA BUNUN İÇİN YALVARDIM ŞİMDİ Mİ AKLINA GELİYOR PREM?"

Tüm koridor bizi dinliyordu. Yanımızdan geçen herkesin bakışı mutlaka birkaç saniyeliğine bize dönüyordu.

"Bağırmadan konuşur musun?"

"KONUŞAMAM!"

Tawan bizi dövecek gibi üzerimize doğru birkaç adım ilerlediğinde biz de geriye doğru birkaç adım gitmiştik. Ona da hak veriyordum. Thitipoom'la olan ilişkisi Prem'in inadı yüzünden başlamadan bitmişti ama arada birileri olmadan da Thitipoom'la ilişkini yürütebilirdi. Bunu ona defalarca söylememize rağmen bizi dinlemiyordu.

Killing Yourself  || brightwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin