6. Bölüm: l Balo Gecesi l

1.2K 973 737
                                    

Kolay değildir istenilene ulaşmak
Hedefler için gerekir çabalamak
Bazen hayaller düşer suya
Önemli olan devam etmektir ama

Babama ithaf edilmiştir.


~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sadakat... Bazen bir yuva kurulmasına bazen de yıkılmasına sebebiyet verir. İnsanlar ayrık kıtalara benzer ve onları sevgi, saygı, güven en önemlisi de sadakat birleştirir. Belki bilirsiniz sadakatin temsilcileri olan o kuşu. Turna kuşu... Hayat arkadaşları öldükten sonra yaşayamaz, ölürler. Belki kahrından belki de yaradılışı gereği. Lakin bildiğim bir şey varsa o da biz insan yavrularının bir turna kuşu kadar olamadığıdır. Tarihte aşkına bağlı kalan insanların hayat hikayeleri var. Lakin günümüzde ziyadesiyle az.

Dünya eskisinden de kırık artık. Daha doğrusu insanlar. Eskiden insanlar küçücük şeylerle mutlu olabiliyorduk. Peki ya şimdi? İnsanların önüne araba sersen bir teşekkür 2 günlük mutluluk sonrası yine hüzün bulutu. Sanki kendimize mutlu olmayı yasaklamış gibiyiz. Fark etmeden ya da bilerek... Acı çekiyor ya da öyle sanıyorduk. Kim bilir? Hayatın çarkları dönmeye devam ederken biz yine aynı yerdeyiz.

“Kırılan kalbimizi sırtımıza yükleyen bu asır, çığlığımızı da boğazımıza tıkıyor. Velhâsılkelâm; bizler asrın mağdurlarıyız...”

Huzeyfe Mücahid Osmanoğlu

Ruhlar yorgun düştü bedende. Bunca kasvetin içinde.

“Ve biz insanlar ne turna kuşu gibi olabildik, sevgimize bağlı kaldık. Ne de kalıcı bir mutluluğun altına imza attık. Uzun lafın kısası biz bunlardan hiçbirini yapamadık.”

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Doğu Kıran, gelmeyen kuzeni için endişelenmişti. Bir yıl önce yaşadıkları... Hiç kimseyle ilgilenmiyor. Kimse ilgisini çekmiyordu. Unut artık geldi geçti diyenlere alaycı bakışlarını gönderiyordu. Kalbinin yaktığı ağıtları kimse bilmiyordu. Başkalarına göre gelip geçici olan heves, Doğu için hayatının anlamıydı. Ve hayatının anlamını ondan çalmışlardı. Hayır çalmamışlardı, her şeyi gözünün önünde yapmışlardı. Acımadan, gözlerini kırpmadan...

Hiçbir şey öylesine gelip gitmez, acı geçmez. Hep yüreğindedir. Gelip geçiciyse o zaten acı değildir. Hani ilkokuldayken bize “Mutluluklar paylaştıkça çoğalır; üzüntüler paylaştıkça azalır. ” diyorlardı ya, yalanmış meğer! Eğer yanında gerçek dostların varsa; mutluluğunu paylaşınca mutlu olurlar, mutluluk çoğalır. Ama üzüntüyü dostlarınla paylaşınca senden azalan olmaz, onlar da üzülür. Üzüntü çoğalır.

Biz küçükken acılarımızı hep pembe yalanlarla süslediler, sandılar ki farkına varmayacağız, sandılar ki onlara göre minik olan bu oyun hep böyle sürecek. Ama öyle olmadı, en azından Doğu için. Sizin için nasıl oldu bilmiyorum ama Doğu’nun üzüntüleri, hayal kırıklıkları paylaştıkça arttı. Dostları da onunla beraber üzüldü, acı hiç azalmadı. Kara bir kış gününde kendini iyiden iyiye hissettiren soğuk gibiydi Doğu’nun hisleri. İlmek ilmek içinize işleyen her zerrenizle onu hissettiğiniz soğuk...

Ateş Ve Suyun DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin