"Neden böyle bir şey yaptın Jennie? Çocuğun bize olan güvenini sarsacaksın."
Kolumda hissettiğim acıyla hafifçe inleyerek Lisa'dan geri çekildim. Parmakları arasına alıp sıkıştırdığı etimi tutarken kendimce ovuyordum acısı hafiflesin diye.
"Ne yapayım ya? O an aklıma bahane gelmedi ve kaçış yolu olarak onu gördüm."
Sıkkınca nefesini dışarı vererek yüzünü başka yere çevirdi. Ben de oturduğum koltukta arkama yaslandım. Taehyung hepimizi birden arayarak kendi evine çağırmıştı. Acilen konuşması gereken bir konu olduğunu söylemişti. Ben ise o konunun ne olduğunu gayet iyi biliyordum. Tam anlamıyla bir bok çukurundaydım ve gittikçe de batıyordum.
"Niye çağırdın oğlum bizi bu saatte? Tam kızla işi pişiriyordum."
Jungkook'un homurdanarak konuşmasından sonra Taehyung yerine ona cevap veren kişi Yoongi oldu.
"Ne kızı lan? Rose daha yeni terk etti seni."
Fazla açık sözlü oluşuna karşılık kıkırdamıştım ama üzerimde hissettiğim bakışlarla gülüşüm yok olup gitti. Taehyung neden böylesine bana bakıyordu ki? Sanki gözleri bir silahtı ve hedef olarak da beni almışlardı.
Jungkook'un yüzü düşerken sonunda konuşmaya o girmişti. Sinirliydi. Aklındaki soruların cevaplanmasını istiyordu. Altında gri bir eşofman varken üzerinde bol siyah bir sweatshirt vardı. Biz gelmeden önce duş aldığı nemli saçlarından anlaşılıyordu. Parfüm sıkmamıştı ama ondan gelen hoş bir koku alıyordum. Ya şampuanına aitti ya da duş jeline. Ya da sürdüğü herhangi bir kreme. Tek bildiğim çok güzel kokuyor oluşuydu ve kalbimin ona sarılma dürtüsüyle doluyor oluşuydu.
"Hanginiz?" dedi burnundan soluyarak. "Hanginiz bunu yaptı? Hanginiz gidip benim hakkımda olan biteni bir başkasıyla paylaştı?"
Öfkesini boynundaki belirgin damarın atmasıyla herkes çok iyi görmüştü. Sesi sonlara doğru arttığı içinde evde gergin bir ortam oluşmuştu.
"Ne saçmalıyorsun? Senin hakkında gidip kime ne diyebiliriz? Şakaysa komik değil Taehyung. Bu kadar bağırm-"
"Şaka değil Jimin!"
Taehyung öyle bir bağırmıştı ki istemsizce iyice koltuğa sinmiştim. Benim yüzümden böyle bir olay yaşamalarına gerek yoktu. Vicdanım sızlıyordu. Gerçekten kavga olabilecek negatif enerjilerin eksilmediği bir salondaydık. Ayağa kalkıp bendim demek istiyordum. Ama yerimden bile kıpırdayamıyordum. Deli gibi korkuyordum çünkü.
"Önce sakinleş ve otur. Ardından tane tane olayı bize anlat."
Namjoon ayağa kalkıp sinirden odada volta atan Taehyung'u boş koltuğa yerleştirdi. Sonra ise kendisi eski yerine oturmuştu. Jimin önünde birleştirdiği elleriyle oynarken yüzünün düştüğünü anlayabiliyordum. Kendi ellerimle burayı benzine vermiştim ve üstüne bir de çakmağı çakarak odaya fırlatmıştım. Düşünmem gerekirdi. Böylesine bir hatayı yapmamalıydım. Ki o yaşadıklarından dolayı yalandan nefret ederdi. O yalan söyleyeni hayatına yaklaştırmazdı. Ben ise onun seveceği kızı olmayı bırakmış layıkıyla bir arkadaş bile olamamıştım.
"Fake hesap. Hepiniz biliyorsunuz zaten. Bir saat önce bana ,arkadaşlarının bir tanesi tarafından istediğim her bilgiye sahip olabiliyorum, dedi. Ciddiydi de."
Dudaklarımı yalayarak sessiz kaldım. Bu durumda üstümdeki şüpheleri atmak için konuşmam mı gerekiyordu yoksa sessiz kalmam mı? Hiçbir şey bilmiyordum.
"Sen de buna inanarak bizi mi suçluyorsun? Kaç senedir gözün kapalı güvendiğin arkadaşlarına?"
Konuşan Seokjin olmuştu. Kırılmışa benziyordu.
"Jin anlamıyorsun. O kişi her kimse gerçekten hakkımda olan biteni çok iyi biliyor. Ayrıca-"
Birden gözleri beni bulunca nefesimi tuttum.
Siktir.
Koltuğu yararak içine girmek istiyordum.
Kör olmak istiyordum.
Dünya yok olsun istiyordum.
Ama burada olmak istemiyordum.
"Ayrıca?"
Hoseok, Taehyung yarım kalan cümlesine devam etsin diye ona sorarcasına konuşmuştu.
"Bizi Jennie ile yakıştırıyor."
Duyduğum öksürük sesiyle yanımda oturan Lisa'ya döndüm. Taehyung cümlesini tam o su içerken söylediği için boğazında kalmıştı anlaşılan. Ağzındaki suyun yarısını içmiş yarısını üstüne dökmüştü. Ardından ise gözlerini büyüterek bana baktı.
Rezillik vol 9999.
"Kafayı yemiş sanırım. Bizim yakın arkadaş olduğumuzu bilmiyor mu?"
Zar zor gülümseme takınarak oturduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. Cümlelerde samimi olmaya çalışmıştım ama şu an dışardan nasıl göründüğüm hakkında en ufak bir bilgim yoktu.
"Ben de öyle söyledim. Jennie ile yakın arkadaşız dedim ama onunla ne zaman konuşsak konu senden açılıyor?"
Gözleriyle beni tartıyordu. Evet, tam şu an Taehyung beni ölçüyordu. Fakat duyduğu şüphe fake hesap olmamla ilgili değildi. Onun hakkındaki bilgileri bir başkasına veren kişi benmişim gibi bakıyordu.
Kaşlarımı çattım. Vücudumu kaplayan ani sinirle ardından da ayağa kalkmıştım.
"Benden..." Sustum. Sertçe yutkunarak tam karşısında durdum. "Benden mi şüpheleniyorsun?"
Alt dudağını dişlerinin arasına alarak ezdi kısa bir müddet. Evet demeye çekiniyordu ama hayır demek istemediği de belliydi.
Yavaşça ayağa kalktıktan sonra sakin kalmaya çalıştığını anlamıştım. Önce bakışlarını salonun türlü yerlerinde gezdirdi. Cümlelerini toparlıyor gibi bir hâli vardı. Geçen birkaç saniye sonra ise büyük gözleri beni buldu.
"Sadece seninle yakın arkadaş olduğunu da söylemişti o kız. Yani... Eğer... Böyle bir şey yaptıysan söyle. Konuşarak çözebiliriz."
Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.
"İlk benden şüphelenecek kadar güvenmiyormuşsun bana anladığım kadarıyla." dedim ondan birkaç adım geriye çekilirken. Diğerlerinin bizi pür dikkat izlediğini görebiliyordum. Sadece araya girmek istemiyorlardı.
"Tamam." diye devam ettim yutkunarak. Aynı zamanda başımla onu onaylıyordum aferin dercesine. Kırıldığımı anlamıştı. Bir elini saçlarına atarak çaresizce karıştırdı. Bu hareketi sayesinde ona has kokuyu içimde hissettim. Sinirimi bile bir anda yok edecek birisiydi. Zaten bu çocuk tek bakışıyla kalbime neler yapıyordu. Bu neydi ki?
Gitmek için adım atacağım sırada kemikli eli koluma doladı. Ağzını açacakken izin vermedim.
"Eğer illaki benden şüphe duyacaksan bunun için duyma. Aklını çalıştır biraz."
Sertçe elini kolumdan çektim ve adımlarımı dış kapıya yönelttim. Arkamdan diğer çocukların sesini duysam da umursamayarak çıktım evden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Lie, taennie
Fanfictionkimtaehyung: Sen kimsin gerçekten? winterbear: Senin sadece çok yakın arkadaşın olarak gördüğün kişi. (Gönderilmedi.) winterbear: Jennie. (Gönderilmedi.) Yarı texting.