10

10K 726 454
                                    

Kantinin en arkasındaki oturduğumuz geniş masaya dirseklerimi vererek ellerimle yüzümü sıvazlıyordum. Bu aralar fazla düşündüğümden olsa gerek başım gerçekten çok ağrıyordu. Strese girdiğim zamanlar da hep böyle olurdu.

"Buraya geliyorlar Jerry."

Yanımda rahatça sandalyeye oturan Lisa bana seslenince şokla başımı kaldırıp ona baktım.

"Bana şöyle seslenme. Biri duyacak."

Lisa gülerek tek kaşını kaldırmıştı.

"Yani? Taehyung duymadıkça sorun olmaz."

Haklıydı. Taehyung duymadıkça sorun olmazdı ama yine de endişeleniyordum. Anlayacak diye korku beni yiyip bitiriyordu.

Lisa ona yazdığım ilk günden beri her şeyi biliyordu. Aslında 3 senedir onu nasıl sevdiğimi de en iyi o biliyordu. Destekliyor diyemezdim çünkü o da benim gibi korkuyordu. Taehyung öğrenir de ters tepki verir diye korkuyordu. Arkadaşlığımız bozulur diye korkuyordu. Yine de her zaman yanımda oluşu beni güçlü kılıyordu.

Başımı kaldırıp önüme baktım. Bizimkiler tam kadro bizim masaya geliyorlardı. Taehyung ve Jungkook en öndeydi. Buraya doğru gelseler de gözleri bahçedeydi. Gülüşerek bir şeyler konuşuyorlardı. Baktıkları yere baktım anında. Gördüklerim üç kişilik bir kız grubuna aitti. Bahçedeki masalardan birine oturmuşlardı. Onların da gülerek Taehyung'lara baktıkları belliydi.

Yüzüm anında düşerken arkama yaslandım. O kızlardan birini mi beğenmişti? Niye onlar hakkında konuşuyorlardı ki? Ona direkt sorup sormamak arasında gidip geldim. Yakın arkadaştık sonuçta ama duygularımı sezmesinden fazlasıyla ürküyordum.

"N'aber bebeğim?"

Taehyung gülerek yanımdaki boş sandalyeye saçlarımı karıştırıp otururken ellerimle rahatsızca saçlarımı düzelttim ve çok kısık bir sesle "İyiyim." diyebildim. Duygularımı bilseydi benimle ufak da olsa böyle şakalara kesinlikle girişmezdi.

"Ben de masadayım Taehyung."

Lisa homurdanıp sert bakışlarını yanımdaki Taehyung'a çevirdi. Diğerleri masaya yerleşirken Namjoon Lisa'nın yanına oturup doğrudan bana baktı.

"Onu dikkate alma. Jennie'ye söyleyecekleri var. Ondan bu heyecan."

Kaşlarımı çatıp yavaşça Taehyung'a döndüm. Gülüyordu. Bakışları hâlâ bahçedeki kızlardaydı. Rahatsızca tırnaklarımı avuç içime batırdım. Yoksa gerçekten birini mi beğenmişti? Ya da konuşuyorlar mıydı?

Yaslandığı sandalyede bir bacağını diğer bacağının üzerine yan bir biçimde koydu. Bana doğru sırnaşarak kolunu diğer omzuma atıp beni kendine çekti. Yapma çocuk. Bana bunları yapamazsın.

Nefesim kesilirken hiçbir şekilde kımıldayamadım. Lisa'nın bile rahatsız bakışlarını şu an üzerimde hissediyordum.

"Ne var?" dedim ruhsuzca. Yüzümün boş bir duvara benzemesine karşın sesim olabildiğince sert çıkmıştı.

"Sana geçen bahsettiğim fake hesap var ya. İşte ben sanırım o kızı buldum Jen."

Kaşlarıyla bahçedeki kızları işaret etti.

"Kız Taehyung'a öyle bir bakıyor ki sanırsın bakışlarıyla ırzına geçecek."

Jimin de gülerek konuşunca istemsizce sinirlerim bozulmuştu. Bahsettiği kızların hepsi kumraldı. Fizikleri gayet hoştu ve yüzlerinin güzel olması bu mesafeden anlaşılıyordu.

"Sırf bu yüzden mi onun fake hesap olduğuna dair tahminler yürüttün? Sana bakıyor diye?"

Gülerek başını salladı fakat bu sefer bana dönmüştü. Çok yakın olduğumuzdan yüzü de yüzüme fazla yakındı. Büyük gözlerinin keskinliğiyle hafifçe yutkundum. Esmer teni bir porselen edasıyla parlıyordu. Bugün saçları olduğundan daha da hacimliydi. Kumral saçları esmer teniyle birleşerek ona çok farklı bir hava katıyordu.

"Kız sürekli beni izliyor. Neredeyse hareketlerimi not alacak. Senin arkadaşın mı diye sormaya geldim. Fake hesap senin arkadaşın olduğunu söylemişti."

"Hayır." dedim buz gibi sesimle. Kızları gerçekten de tanımıyordum. Bizden küçük oldukları belliydi. Oysa fake hesap Taehyung'a son sınıf olduğunu yazmıştı. Bunu ise ona kesinlikle söyleyemezdim. Huzursuzca yerimde kıpırdanırken omzumdaki damarlı kolunu itmek ve ondan uzaklaşmak istedim fakat bunu yapamamıştım.

"Tüm kızlar sizi izliyor Taehyung. Fake hesabı böyle bulamazsın."

Lisa konuşunca Hoseok ve Seokjin ona hak verdi. Taehyung dudaklarını büzüp bakışlarını bahçedeki kızlardan çekerken kolunu da omzumdan çekmişti. Derin bir nefes aldım. Sandalyede hafifçe yana kayarak ondan uzaklaştım. O böyle herkese bakarken gerçekten kızlar umutlanıyordu. Bahçedeki o kızların umutlanması gibi. Durum böyle olunca da ona avazım çıktığı kadar kimseye bakma diye bağırmak istiyordum. Peki haddime miydi? Tabii ki, hayır.

"Geziye 1 haftadan az kaldı. Nasıl hissediyorsunuz?"

Jimin heyecanla konuşunca Yoongi onu boş boş bakarak cevaplamıştı.

"Her zamanki gibi."

Yoongi'nin soğuk sesiyle Jimin yüzünü buruşturarak önüne döndü. "Yemin ederim bu çocuk yüzünden erken yaşlanacağım." demeyi de ihmal etmemişti. Jungkook, ben ve Hoseok aralarındaki sürtüşmeye gülerken gözüm bir anlığına yanımda hareketlenen bedene takıldı. Taehyung okul üniforması olarak giydiği siyah kumaş pantolonunun cebinden telefonunu çıkartıp açarak ezbere bildiğim şifresini yazdı.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum ona kendimi tutamayarak. Bana bakmadan cevapladı beni.

"Fake hesaba yazacağım. Eğer buradaysa telefonuyla ilgilenir ve ben de en azından şüphe duyduğum kişilerin sayısını aza indiririm."

Siktir.

Tam olarak siktir.

Lisa masanın altından ayağıma geçirmesiyle ne yapacağımı bilememiştim. Telefonumun sesi açıktı ve fake hesaptan çıkış da yapmamıştım.

Taehyung'un parmakları ekranda durmadan hareket ederken telefonumu beyaz gömleğimin üstüne giydiğim lacivert okul ceketinin cebinden anında çıkarttım. Sesini kıssam yeterli olacaktı. Ona ve diğerlerine çaktırmamaya çalışıp telefonumu açarken bir anda ter su içinde kalmıştım. Nefesim bile düzensizleşmişti.

Ve çok geç olmadan gelen bildirim sesi.

Telefonum çaldığı anda gelen korkunun titremesiyle nefesimi tuttum. Taehyung mesaj atmıştı fakat benim telefonuma bildirim gelmesine rağmen bana değil kantine ve okul bahçesine bakıyordu. Hiçbir şekilde aklının ucundan geçmiyordum. İşte bu yüzden, sırf bu yüzden benim olduğumu anladığı anda benden kaçacaktı. Belki de nefret edecekti.

"Kim?"

Soruyu bana yönelten Namjoon oldu. Bakışları benimle telefonum arasında gidip geliyordu. Sertçe yutkundum. Zorla bir tebessüm takınarak kimin mesaj attığını kontrol ediyor gibi yapıp telefonumun sesini kıstım.

"Annem ya. Akşam dışarda yemek yiyecekmişiz, onu haber vermiş." dedim aklıma gelen ilk bahaneyle. Namjoon başını yavaşça sallayıp önüne dönmüştü. Lisa'nın da benim gibi içinde sanki saatlerce tuttuğu nefesi rahatlayarak dışarı verdiğini gördüm. Gerçekten öyle bir korku kaplamıştı ki beni kalbimin dışarda attığını hissettim. Nasıl unutmuştum böyle bir şeyi? Sürekli dip dibeydik ve ben böylesine bir detayı atlamıştım.

Göz ucuyla Taehyung'a baktım. Sonunda pes ederek etrafı taramaktan vazgeçti ve önüne döndü. Telefonunu tekrar cebine atarken kendince homurdanmıştı.

"Gerçekten kim olabilir bu kız ya?"

The Lie, taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin