15

9.3K 736 649
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar..

Elimdeki tepsiyi masaya bıraktıktan sonra sandalyeme yerleştim. Açık büfedeki tüm yemekleri koymuştum sıkıntıdan. Hatta bugün otelde üç tane tatlı çeşidi çıkmıştı ve ben üçünü de almıştım. Taehyung'un sürekli gülüyor oluşu benim ağlamama sebep olacaktı birazdan. Ya da gidip o kızın saçını başını yolmamı sağlayacaktı.

"O üç tatlıyı da yiyecek misin?"

Jungkook yüzünü buruşturarak bana bakarken tepsimden koca bir kaşık dolusu pilav aldım. Ağzım doluyken onu başımla onayladım. O sırada Seokjin aç ayısı birden eğilerek önümde duran tatlılardan bir tanesini almıştı.

"Jin ver onu bana!"

Ağzım dolu dolu konuştuğum için Jimin'in ağzına atacağı kaşığı geri çıkarttığını görmüştüm. Umursamadım.

"Ya benim bir tane tatlım var. Vermem."

"Git al o zaman. O benim."

Ona uzanarak tuttuğu tatlımın yarısını ben kavradım ellerimle. Resmen bir tatlı için tartışıyorduk fakat o tatlı çilekliydi. Ve ben  çileğe tapardım. Ayrıca bu an bana Taehyung ve Jimin'in bir mantı için kavga ettikleri anı hatırlatmıştı istemsizce.

"5 yaşındaki çocuktan farkınız yok. Ben giderim size tatlı almaya."

Namjoon homurdanarak yerinden kalkınca Jin pis bakışları eşliğinde çilekli tatlımı bana geri verdi. Ardından Namjoon'un arkasından "Çikolatalı olsun." diye bağırmıştı. Gözlerimi devirdim ona.

Tepsimdeki salatadan ağzıma attım. Gözlerimle etrafı inceliyordum. Taehyung'a iş atan sarışın kızın olduğu grup sol çaprazımızda duruyordu. Sürekli olarak buraya bakması yakında beni çıldırtacaktı. Saçını platin sarısına boyamışken yüzünde tonlarca makyaj vardı. Kaç metre öteden belli olan açık mavi lensi ise aşırı derece de parlıyordu.

"Aklından ne geçiyor?"

Yoongi'nin korkuyor gibi takındığı ifadenin ardından sorduğu soruyla ona döndüm. Ne dediğini anlamadığım için bön bön ona baktım. O ise çatalı masaya batırdığımı ve delicesine sıktığımı göstermişti. Yalandan gülümseyerek toplardım kendimi.

"Salatanın içine domates koymuşlar. Jennie domatesten nefret eder. Ona sinirlendi sanırım."

Sağ çaprazımdaki Taehyung'a sinirli bir bakış atarken Namjoon elindeki çikolatalı tatlıyla masaya geri yerleşmişti.

"Aynen. Domatese sinirlendim. Toplu katliam bile işleyebilirim şu durumda. Keşke arınma gecesi olsaydı da şu şırfıntıyı öldür-"

Yanımda oturan Lisa kolumu sıkınca cümlemi bitiremeden ona döndüm şokla. Kaş göz işaretleriyle "Ne yapıyorsun?" demeye çalışıyordu.

Sıçtım sıvıyorum Lisa.

"Hangi şırfıntı?"

Masanın en ucunda oturan Jimin ağzı dolu konuşunca ona "Hiç." demiştim sadece. Yemeğin yarısına gelince Seokjin, Jimin ve Hoseok'un çoktan yemeklerini bitirdiklerini görmüştüm. Seokjin tatlılarını bile gömmüştü. Bu çocuk hiçbir zaman doymuyordu.

"Rose buraya mı bakıyor yoksa ben mi yanlış görüyorum?"

Taehyung kaşlarını kaldırarak tam karşımızdaki masada oturan iki kişiyi işaret etti. Jungkook ise Rose'nin adını duymasıyla yerinden sıçrayarak oraya bakmıştı. Bu çocuk başka kızlarla takılsa da kesinlikle Rose'yi unutamazdı. Rose'nin de gözlerinin sürekli Jungkook'ta olması beni kuşkulandırıyordu. Bu kız neden Jungkook'tan ayrılmıştı ki?

The Lie, taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin