15.bölüm*Gelecek*

834 60 18
                                    

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.🌹

Ben sana vurgunum; bir gün değil.. sanki bin gün... ömür boyu.

🌳
Ben kendimi yeni yeni tanıyordum. Hatta bu yolda yalpalayıp düşüyor tekrardan ayağa kalkıyordum. Kendimi bilmediğim gibi insanlara da fazla ön yargılı yaklaşmıştım. Kendimi bulamadım da başkasını da bilemedim mi? Bu nasıl bir dünya? Ne düşünüyordum bunca yıl. Ye, iç, yat şeklinde geçer mi?

Albay Ali ile yolculuğumuz çok daha kısa sürmüştü. Arabadan ayrılırken yarın akşam bizimkilerden izin almam gerektiğini söyledi ve arabayı sokağın başında durdurdu. Neden diye sorduğumda bazı şeyler söylenmez tatlı kız, diyerek bana takıldı. Ayaklarım ondan ayrılmak istemezken, mızmızlanmayı bırakıp eve gitmiştim.

Çıkış saatim seraya göre daha geç olduğundan annemler çoktan eve gelmişti. Kapıyı çalarak içeriye geçtim, ben geldim diye seslenerek odama doğru yürüdüm. Üzerimi değiştirdikten sonra mutfağa giderek anneme yardım etmeye başladım. "Hoş geldin nasıl geçti günün" diyen annemin yanağından öperek yıkadığı marulları elinden alarak tezgahın üzerine koydum ve kesmeye başladım. "Güzeldi çok yorulmadım aslında ama seraya göre sanki bi tık fazla geliyor. Alışmışım çiçeklere ya. Yine de kendi işim anne."

"Ben anlamıyorum ki kızım sen bilirsin. Babanla tekrar konuş baya düşünceliydi." Dediğinde ona kafa salladım ve doğradıklarımı bir kaseye aldıktan sonra diğer yeşillikleri alarak kesmeye devam ettim.

Aklım onda...

Çok garipti. Birgün kızgınken ertesi gün musmutlu olabiliyorduk. Ya da planlar yapıyorduk ama bilmediğimiz bir şey geliyor bizi değiştiriyordu. Ilk günden o holdinge yabancı olduğumu anlamıştım mesela. Ama o kadar çok çalışmak için zamanında mücadele etmiştim ki şimdi gururuma onu bırakmayı yediremiyordum.

Çiçekler.. Öyle güzel ki. Bir söz okumuştum bir kitap diyarında şöyle diyordu. Çiçek seviyorum diyenler çiçeğine bakmayı unutuyorsa bu sadece laftadır, gibi bir şeydi. Benim aklım onlardaydı. Bu hafta ortancalar, menekşeler gelecekti. Gelmiş miydi? Bizim abi tek başına idare edebiliyor muydu? Etrafı değiştirdi mi? Kış bahçesine bir el atmayı düşünüyorduk neler oldu. Bunlar hep aklımdaydı ama zamanı vardı. Bizim plânınızın üstünde bi kudret vardı ve ben bunun farkındaydım.

Sofra hazır olduğunda içeriye götürdük ve hep birlikte başladık. Halil mesaiye kalacağı için onu beklemedik. Yemeği yedikten sonra sofrayı kaldırdım ve bulaşıkları yıkayarak çayları doldurdum. Annem ile babam başka bir konu hakkında konuşuyorlardı. Çayları servis ettim. Konu bana döndü. Bende yere oturdum elime çayı alarak sessizce dinlemeye başladım. Babam anneme bakarak boğazını temizledi. Annem ise bana dönerek konuşmaya başladı. "Cuma günü gelelim diyorlarmış Sırma sen ne diyorsun?"

Allah, diyorum da bu cevap kabul edilir mi dostlar.

"Siz bilirsiniz anne olur" dedim sessizce. Babam pek benden yana bakmıyordu. Konuşmam lazımdı. Konuşasım yoktu. Oy.

"Cuma günü gelsinler o zaman Mehmet. Sen konuş. Tanıyoruz birbirimizi yıllardır bir konuşalım bakalim ona göre isteme söz nişan halleder gideriz. " hım. Peki.

Babam kafa salladı çayı bitince de bana baktı. Kalktım yerimden çay doldurdum önüne bıraktım ve yerime oturarak çayımı bitirdim. Halil gelince de annemlerin yanından ayrılarak Halil'in odasına geçtim. O banyodan çıkasıya kadar etrafa attığı kıyafetleri topladım ve onun yatağına yattım. Saçında ki havlu ile kurulaya kurulaya yanıma gelirken hayırdır lan, diye sordu.

Çiçek Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin