3. bölüm *Sarmaşıklar gibiyim*

1.8K 152 105
                                    

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

Ben bir portre olsaydım ne olurdum?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben bir portre olsaydım ne olurdum?

🌳

Yaşamak sanki bir ipin üzerinde dengede yürümek gibiydi. Uzun süre düşmeden durursan tepetaklak geleceğini hissederdin ve kendini hazırlamaya çalışırdın belki. Ne kadar kendini hazırlasa bile insan yıkılmadan ayağa kalkamıyordu. Her seferinde daha da güçlenerek yeniden var oluyordu. Ben kendimi bildim bileli tek ayak üstünde geziyor gibiydim. Düşmeye yakındım belki bundan çok çabuk pes ederdim. Yine de kalkmayı biliyordum. Kalkarken elimden tutan olmamalıydı. Belki arkamda duran dostlarım vardı ama elimden tutanın kaldırdığı nispette düştüğümden, kendim kalkardım yerden.

Şimdi de kalkma evresindeydim. Yavaş yavaş doğruluyordum. Babama her gün eve geldiğinde şikayet ediyor beni neden topraklarla boğuşturduğunu soruyordum. Iki gülüp geçiyordu. Aslına bakarsanız bu işi sevmeye başladım. Topraklarla uğraşmak iyi geliyordu. Yaklaşık iki haftadır çalışıyordum. Çiçekleri daha da yakından tanıyordum özelliklerini pek aklımda tutamasamda isimlerini biliyordum. Kaktüsleri herkes bilirdi.
Kaktüsler, papatyalar, menekşeler, karanfiller, sümbüller, sardunyalar hatta bizim burada izmir güzeli diyorlardı. Memleketimin egosuz insanları işte ne yaparsınız.

Çiçekler güzeldi. Hayatı öğrenecek kadar güzel ve zariftiler. Onların yanında durdukça daha da dikkatli olmaya başladım. Kalp kırmamaya dikkat ediyordum. Çiçeğin ince dalı elim yanlışlıkla çarpsa bile kırılıyorsa insanlar neden insanların kalplerine defalarca kez vuruyorlardı. Neden kalplerimizde ki çiçekleri söküp atmaya kalkışıyorlardı.

Sabah koştura koştura kahvaltı yapmış ve işe gitmiştim. Herzamankinden bir tık daha fazla gizli hareket etmem gerekmişti çünkü akşam sağa sola dönmekten gözüme uyku girmemişti ve sabahta birazda uyuya kalmıştım. O yüzden hareketlerimi biraz daha seri tutmuş üzerime sarı bir kalın kazak giymiş ayağıma buz mavisi bir kot pantolon geçirmiştim. Paça kısımlarında inci taşlar vardı. Saçlarımı yukarıdan topladım. Sağ kulağıma iki tane top küpe taktım, sol kulağıma sallamalı bir tane takarak odadan çıktım.

Bir ekmek arası hazırlayarak babamla kapıda karşılaştım ve arabaya vurarak konuştum. "Benide atar mısın usta"

"Kızım ben seni sanayiye mi işe verdim bu ne perhiz bu ne lahana turşusu." dedi üzerime bakarken bu arada bende arabaya binmiş ona gülüyordum. Babam ilçede şoförlük yapıyordu. Bana bu kız adam olmaz dercesine kafa salladı ve arabayı çalıştırdı.

Yol boyunca nasıl çalıştığımdan neler yaptığımdan konuşmaya konuşturmaya başladı. Ona senin yüzünden bu haldeyim. Tırnaklarım berbat durumda. Sabahın bu saatinde işe mi gidilir. Ben insanlarla çalışmak isterken neler yaptın bana gibi bir sürü şey sıraladım.

Inanmadı.
Ama olsun.

Kapımın önünde indiğimde ona el sallayarak seradan içeriye girdim. Selam diyerek ilerledim ve ceketimi çıkartarak askıya astım. Ahmet elinde bir bardak çay almış oturuyordu. "Günaydın" diyerek çayını gösterdi. "Valla çok iyi olur" Mavi iş ceketini üzerime geçirdim. Ahmet içeriye bizim için yapılmış odaya geçti bende kenarda odaya benzer bir yerde oturduğumuz yere geçtim. Okuduğum kitabı da masanın üzerine bırakarak bekledim. Çayı önüme bıraktığında ona teşekkür ederek bir yudum aldım.

Çiçek Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin