Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.
Yaralarımı gösterdim sen oku diye, içine bir çiçek bırakıp kokusu ile avuttun beni.
🌳
Sırlar iki kişi arasında olmalı diyordu bir bilge, o iki kişi insanın aklı ile kalbiydi bence. Ağızdan çıktığı anda başkasına geçiyor ve onun ağzından çıkma ihtimaline göre şekil alıyordun. Çok önemi bir şeyse kalbin orada atıyordu. O zaman neden paylaşmalıydım dertlerimi, sıkıntılarımı, sevinçlerimi. Çünkü insan paylaştıkça azalırdı dertler. Insan anlattıkça rahatlardı. Konuşan insanlar anlatır, sessizler içinden konuşurdu.Ben içimde konuşmakla kalmayıp yaşıyordum. Onu içimde taşıyordum.
Kızlar merakla bana bakarken ne diyeceğimi düşünüyordum. Allah aşkına ne diye lafı başlatmıştım. Yok bir şey deyip kenara çekilemezdim. Kaçamazdım çocuk değildim. Kızlar oldukça meraklıydı gözlerini açmış bekliyorlardı. İşte ben çok fazla anlatamadığım için şaşırmışlardı. Boğazımı temizleyerek söze girdim. "Bunca zamandır anlatmamamın sebebi benden kaynaklı. O yüzden yanlış anlamayın olur mu canlarım." derken trk dileğim beni yanlış anlamamalarıydı. Tabiki onlara güvenim sonsuzdu. Ama diyordum ya duyguları sadece yaşayanlar en iyi anlar. Beni anlamayacaklar sanıyordum. Anlatamayacağım ya da."Hadi Sırma" diyen Aydil'di. Gözümün içine bakıyordu. Ekim ise olduğu yerde toparlanmış en sonunda canhıraş bir şekilde söylenmişti. "Ay bayılacağım şimdi söyle artık." Sessizce ellerim ile oynarken konuşmaya başladım.
"O kadar büyütülecek bir şey yok aslında ama benim sevdiğim biri var uzun zamandır" Uzun bir sessizlik oldu. Ardından Ekim boynuma atlayarak oh be sonunda diyordu. Aydil gerçekten kırılmış gibi bakıyordu. "Söylemedim çünkü yıllar önceydi. Üzerinden beş yıl geçti çocuktuk ikimizde ama şimdi tekrar gelince ben kendimi tutamıyorum" diyerek başımı önüme eğdim. Aydil elimi tutarak o değil mi diye sorduğunda Ekim konuşuyordu. "O kim o kim! Neden hiçbir şeyden haberim olmuyor yazıklar olsun size." Ekim böyleydi işte deli dolu. Ağzındaydı her şey ama yüreği öyle güzeldi.
"Dur kız dellenme hemen" dedi Aydil. Bu arada bende birazda olsa sakinleşmeye çalıştım. "Hüseyin abinin oğlu. Albay Ali. Adını bile ağzıma almayalı o kadar çok oldu ki. Unuttum sandım gerçekten. Bitti sandım. Geldi şimdi önce teselli etti sonra beni tanıdığını söyledi. Dün akşam bizdelerdi. Öyle kararlı konuşuyor kaçamıyorum hiçbir yere şimdi de benimle konuşmak istiyor. Bilemiyorum."
"Sen neden kaçıyorsun?" Dedi Ekim olaya dahil olmuş sanki gözünde yaşarken.
"Albay ile sevgiliyken çok görüşmezdik. Aileler öğrenmesin diye haftada bir anca. Mektup yazar bir çiçek bırakırdık kenarına. O yüzden babamın seraya göndermesini istemedim. Çiçekleri ondan sonra sevmedim daha doğrusu bakmak istemedim. Sonra o üniversiteyi dışarıda okumak istedi. Geleceğim arayacağım dedi. Aramadı pislik. Gelmedi. Ben bekledim onu bekledim ama gelmedi. Şimdi geçmiş karşıma gevrek gevrek gülüyor sanki hiçbir şey olmamış gibi. Allah kahretsin ki hala aşığım." Rahatlamıştım gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kız
ЧиклитNice ağaçlar yetiştirdim bir kalbimi yetiştiremedim... Sevgili Dostum'a ithafen...