2. bölüm. * Kalbim yeşerir miydi*

2.2K 161 161
                                    

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

Bana bir adım atarsan sana bin adım koşarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bana bir adım atarsan sana bin adım koşarım.

🌳

Uzun süredir sessizdim sakindim düşünceliydim. Babamın benim ile ilgili düşündüğü iş neydi? Daha doğrusu benim kendimi kabul ettiremediğim ama onun beni dahil edeceği iş grubu ne olabilirdi? Allah'ım nolur ya Rabbim sanayi de çırak falan olmayayım. Yok artık sırma ya. Yapmaz öyle şey. Kuaför falan desek hiç beceremem ki. Milletin saçını yolunmuş tavuk gibi yaparım. Benim öyle meziyetim bile yok ama olsun. Ne yapalım bizde böyle dünyaya gelmişsek. Sabah uyandığımdan beri başıma gelecek olan işi düşünüyordum. Daha fazla horozlara sessiz kalamadım ve kalkıp pencereyi açıp bağırdım. "Uyandım uyandım susun artık" Güzelim şehir hayatı. Ah üniversite sıralarında yaşadığım güzel hayat seni geçmişe uğurladım. Daha kargalar bile uyanmadan uyanırdık. Hiçbir işimiz gücümüz yok. Yani sadece benim yok. Annem tarlaya gidecekti. Babam da işe gidecekti. Ben evdeydim işte. Halil'de okula gidiyordu ben batıyordum gözlerine.

Perdeyi çektikten sonra elimi yüzümü yıkamaya gittim ve ardından çay suyunu koydum. Annemler ben kahvaltı hazırlayasıya kadar anca kalkardı. Dış kapının kapısı açılınca oraya doğru döndüm ve annemi gördüm. Annem dış kapıdan içeriye girdi ve sobanın kovasını değiştirdi.
Başına dikilirken söylendim. "Bunu içeride ki babamın yapması gerekiyor. Kadın işi değil bu!"

"Aman sessiz ol duyacak şimdi." dedi elinde ki çakmakla çırayı tutuşturmaya çalışırken. "Duyarsa duysun belin ağrıyor. Eşek kadar oğlan çocuğun var o yapsaydı." diye söylendim. Kıyamıyordum da kıyıyorlardı.

"Sen kendi kocana yaptır kızım biz beceremedik." dedi bu sitemli sözleri söylerken sobanın kapağını kapattı ve yanmasını bekledi.

"Ben kaloriferli evde oturcam" diyerek odadan çıktım. "Hadi" diye sesini duydum ama ses etmedim. Kahvaltılıkları sofraya dizdikten sonra çayı demledim ve odaya geçerek ceketimi sırtıma aldım ve bozuk para da alarak evden çıktım. Terliklerimi giyerek kum yolda yürümeye başladım.

Bakkalda erkenden açardı. Erken kalkan yol alır atasözünü hayat felsefesi olarak benimsemişlerdi bizim buralarda. Çok kalabalık bir köy değildi. Yeşillikler boldu ve köyün tepesinden deniz gözüküyordu. Ege de yaşamanın artıları da vardı şükürler olsun. Şehir merkezine araba ile on beş dakikada varıyorduk. Köyde kızlardan bir Aydil vardı birde Ekim vardı. Ekim şehirde yaşıyordu ama yazları okul tatil olunca ya da canı sıkılınca babaannesine kalmaya geliyordu.

Bakkal Osman amcanın dükkânından içeriye girerken bunları düşünüyordum. "Dört pazar ekmeği aldım" diyerek uzattım elimde ki ekmekleri. Osman amca ben kendimi bildim bileli burada bakkal işletiyordu. Poşete koyduktan sonra bana uzattı. "Tamam kızım"

Çiçek Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin