Sabahın ışıkları çevreyi aydınlatırken en güzelleri bir odaya vuruyordu. Taehyung yüzüne vuran tatlı güneş ışınları ile beraber uyanırken öylece bekliyordu. Yanındaki yatan bedenin nefes alış verişlerini en içten şekilde duyuyordu. Belki de en çok istediği şey onun o güzel yüzünü görmekti.
Kurtarıcısının güzel yüzünü...
Hava güzeldi. Taehyung bunu hissedebiliyordu. Ama birden hissettiği o ten ile nefes alış verişleri sıklaşmış; bedenindeki o sıcaklık artmış; kalp atışları olabildiğinde hızlanmıştı. Bu sıcaklık, bu ten ve bu cildine değen bu nefes... Onun kurtarıcısına aitti.
Jungkook sardığı bedeni fark etmeden birden kendisine doğru çekmiş; sımsıkı sarmıştı onu. Onun da bedeni sıcaklamıştı kendisi bile fark etmeden. Ama hâlâ güzelce uyumaya devam ediyordu sarmaladığı bedenin varlığıyla. Yüzüne gelen o tatlı güneş ışınları ile beraber istemese de uyandı. Gözlerini açtığında ise onu gördü.
Omegasını...
Ve birden kollarını çekti. Onu rahatsız ettiğini ya da onun rahatsız olabileceğini düşündü. Hızla yatar pozisyondan oturur pozisyona geçtiğinde ise saçlarını karıştırdı. İrisleri ona döndü.
"Özür dilerim Taehyung. Birden oluverdi. "
Taehyung hâlâ öylece beklerden cevap vermesi gerektiğini düşünüp "Sorun değil. " demişti. Jungkook, önce kendisi kalkıp ardından da Taehyung'u kaldırdı yataklarından. Ona eşlik etti banyoya kadar gitmesi için. Taehyung'u banyoya bıraktığında ise kapıyı kapattı.
Taehyung kendisini bırakan alfanın gittiğinden emin olduğunda işlerini halletti. Artık biliyordu. Öğrenmişti bu evi. Aklı her bir detayı kaydetmişti. Bu yüzden onun için bir sorun yoktu bu ev ile alakalı. İşlerini halledince kapıyı açtı ve çıktı banyodan. Jungkook onun kendi başına çıkıp ilerlediğini gördüğünde ise şaşırmıştı.
"Taehyung! Nereye gidiyorsun? "
Taehyung hemencecik sesin geldiği yöne başını çevirip "Salona. Tekli koltuğa gidiyorum. " demişti. Jungkook o an bir kez daha şaşırmıştı.
"Kendi başına gidebilecek misin peki? "
Taehyung hâlâ sesin geldiği yönden başını çevirmemişti.
"Evet. Gidebilirim. Evi öğrendim. "
Jungkook, Taehyung'un zekasına o an hayran kalmıştı. Her şeyi bu kadar çabuk öğrenmesini, anlamasını... O özeldi. Jungkook bunu o an anlamıştı tüm kalbiyle.
"T-tamam. Bir şey olursa bana seslen ama. "
Taehyung hissettiği o korumacı tavır ile gülümsemişti. Sessiz bir gülümsemeydi bu. Ve tekrar eski haline dönüp "Peki Jungkook. " demişti.
Jungkook hemen banyoya girip işlerini halledip çıkmış; bedenini salona yönlendirmişti omegayı yalnız bırakmamak için. İçeriye girdiğinde ise karşılaştığı manzara beklemediği bir manzaraydı. Taehyung orada söylediği gibi salona gitmişti ve şuan tekli koltukta oturuyordu. Jungkook yavaşça yanına gitti ve ona yakın olacak bir yerde durup diz çöktü. Taehyung'un elini kavradı ve yüzüne bakmaya başladı.
"Günaydın Taehyung. "
Taehyung, teninde hissettiği o sıcaklık ile ürpermiş; kendisi de Jungkook'a "Günaydın. " demişti. Jungkook hâlâ ona bakmaya devam ederken önce Taehyung'un elini bırakmış; sonra da ayağa kalkıp "Ben mutfağa geçiyorum. Bir şeyler hazırlayacağım. " demişti. Taehyung, Jungkook'u onayladıktan sonra Jungkook mutfağa geçmiş; bir şeyler hazırlamaya başlamıştı.
:
:
:Geçen dakikaların ardından Jungkook işlerini bitirdiğinde Taehyung'u çağırmıştı ama bir gözü her zaman onun üzerindeydi. Ve izlemeye başladı. Taehyung'un koltuktan kalkıp sanki her şeyin yerini biliyormuşcasına salondan çıkışı ve ince, uzun parmakları ile duvarları yoklayıp direk mutfağa geçişini... Yaptığı her bir detayı inceledi Jungkook.
Taehyung, mutfağa geçip yerine oturduğunda ise Jungkook da sanki bu oyuna ayak uyduran bir çocuk gibi onu izliyordu. Jungkook gereken bir iki parçayı da masaya koyduğunda kendisi de sandalyesini çekti ve yerine oturdu. Ortamda hiçbir ses yoktu artık. Kahvaltı zamanı sessizce geçiyordu.
:
:
:Kahvaltı faslı bittiğinde Jungkook ortalığı toparlamış; bulaşıkları yıkamaya başlamıştı. Taehyung ise duyduğu sesleri dinliyordu. Jungkook elindeki işe odaklanmış, sadece çabucak bitirmeye çalışıyordu. Aradan geçen süreyle kirli bulaşıklar da azalmaya başlamış; sonunda da bitmişti. Elini hemencecik ulaşabileceği yerde duran beze atıp, onu aldı ve ellerini kuruladı. Bezi eski yerine bıraktığında ise tekrar eski yerine dönmüştü. Taehyung da duyduğu sandalye sesi ile Jungkook'un işlerinin bittiğini anlamıştı.
Bir süre öyle kaldılar. İkisi de hiç konuşmadı. Tâ ki biri sessizliği bozana kadar...
"Bugün benimle dışarıya çıkmak ister misin? "
Taehyung kendisine yöneltilen soruyla başta ne diyeceğini bilememiş ve bir iki dakika boyunca onu cevapsız bırakmıştı. Sonrasında ise başını evet anlamında sallayıp ona cevabını vermişti. Jungkook gelen cevapla birlikte yerinden kalkmış ve Taehyung'un da kalktığını görünce elini tutup yatak odasına götürmüştü.
Odaya geldiklerinde Jungkook ikisine uygun birkaç parça kıyafet çıkarmıştı. Taehyung için zaman verip onun giyinmesini bekledikten sonra da kendisi de giyinmiş; beraber evden çıkmışlardı.
◇▪◇▪
Merhaba. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Umarım severek okuyorsunuzdur. Diğer ficlerime de bakarak onlara da bir şans verebilirsiniz.
Bu arada yeni bi diziye sardım ve beni gerçekten etkiledi. Mükemmel ya. İzleyebileyecek olanlar için dizinin adı "American Horror Story" dir. Gerçekten tek kelime ile mükemmel.
Hepinize güzel günler diliyorum. Sizleri seviyorum ve öpüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LIL ♡ TaeKook
أدب الهواةJungkook hiçbir omeganın istemeyeceği bir alfaydı. Bu yüzden kendisini tüm kurtlardan uzak tutmuş; ormanın derinliklerinde bir ev inşa etmiş; tüm kurtlardan uzak yaşamayı seçmişti. Tâ ki bir omega o ormana girene kadar... Sürüsünden atılan ve orada...