(2.yıl...)
Yaşanan olayın üzerinden aylar geçmişti. İlk yılımızı geride bırakmış ikinci sınıfa geçmiştik. Üstelik geçen onca zamana rağmen Soral ile tek kelime dahi konuşmamıştım. Aramızda yaşanan olay ona aşık olduğumu anlamamı sağlamıştı. Ama ne yazık ki tüm yaşanan bundan ibaret değildi. Soral her fırsatta benimle iletişime geçmeye çalışmıştı ki bu durumdan Selma da payını almıştı. Ondan her seferinde kaçtım. Ben kaçtıkça da o kovalamıştı. Ama artık bunun bir önemi yoktu. Sonuçta birinci sınıfı bitirip ikinci sınıfa geçmem temiz bir sayfaya geçme imkanı sağlamıştı. Bakalım beni bu yıl neler bekliyor?
Okulumuz daha ilk günden bir etkinlik düzenleme kararı almıştı. Tüm okul bugün tabiat gezisine gidiyoruz. Daha doğrusu sadece Selma gidiyordu. Tabii hanımefendinin çenesi bir türlü durmak bilmeyip beynimi bir matkap gibi deldiğinden onunla gitmek zorunda olduğum kısmını çıkarırsak her şey gayet güzel olabilirdi. En azından benim açımdan...
Yani anlayacağınız canım kuzenim Selma ile birlikte bugün tabiat gezisine katılıyorum. Aman ne güzel! Bunda kızacak ne var dediğinizi duyar gibiyim. Sorun Soral'ın ve yılan bakışlı Mutlu'nun da orada olacak olması. Onları değil bir arada görmeye ayrı ayrı bile görmeye henüz hazır değildim. Ama Selma'ya sözüm vardı. Gitmezsem veya sözümden caymak gibi bir hatada bulunursam kendi ölüm fermanımı bizzat kendim imzalamış olup beni öldürmesine sebep olabilirdim. Anlayacağınız gitmeye resmen mecburum. Of Selma of!
"Başak hadi gidelim," dedi Selma heyecanlı heyecanlı. Ondaki bu heyecan bile enerjimi yerin dibine hatta eksi sayılara falan çekiyordu. Çünkü Selma'nın aklımdan geçenleri görebiliyordum. Muhtemelen kendisi Emre ile oturacaktı. Peki ya ben? Umarım korktuğum başıma gelmezdi.
Selma'nın sabırsızlıkla kolumu koparacak kadar beni servise doğru çekmesiyle koluma astığım çantam yere düşmüş içindekiler yere saçılmıştı. Öldürücü bakışlarımı ona diktiğimde saniyesinde servise kaçmıştı. Sonuçta kaçmasaydı gazabımdan kurtulamayacağını kendisi de biliyordu.
Söylene söylene eşyalarımı çantama tıkıştırdım. Daha sonra serviste şoförün hemen arkasındaki boş koltuklardan cam kenarındakine oturdum. Gözlerimi cama dikip içimden bir an önce yola çıkmayı dilemiştim. Ama o an aklıma Selma'nın nerede olduğu sorusu takıldı. Gözlerimi camdan alıp arka tarafa çevirdim. Tam da tahmin ettiğim gibi Emre ile birlikte oturmuş kıkır kıkır gülüyordu. Şimdi istediği kadar gülebilir. Eve bi gidelim ben ona yapacağımı çok iyi biliyorum!
Gözlerimi sinirle tekrar camdan dışarıya diktim. Daha birkaç saniye bile geçmeden yanıma birinin oturduğunu hissettim. Servisin kapısı kapanmış artık yola çıkmaya hazırdık. İçimdeki merak duygusunun da etkisiyle yanımda oturanın kim olduğuna bakmak için başımı çevirdim. O an küçük çaplı bir şok yaşamıştım. İçimden kara bahtıma sövüyordum!
"Sen," dedim inanamayarak. Mavi gözleri gözlerimde gezinirken dudakları keyifle yukarı doğru kıvrıldı. "Evet ben," derken hemen önümüzde oturan hocayla göz göze geldiğimizden yer değiştirme gibi bir imkanımın da olmadığını anladım. Üstelik hiç boş koltuk da yoktu. Lanet olsun!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Mı Lazım?
Чиклит✨İlk Kitabım✨ Başak daha küçük yaşta annesini ve daha doğmamış kardeşini trafik kazasında kaybetmiştir. En zor zamanlarında hem kuzeni hemde en yakın arkadaşı Selma yanında olmuştu. Selma ile birlikte babasından gizli hazırlandığı sınavı kazanıp en...