Hayatıma yön vermem için bir seçenek sunmuştu bu gece Şahin. Ama ben hangi yoldan gideceğimi bilmiyordum. Hani sıkça sorarlar ya o bilindik soruyu. Aşk mı yoksa gurur mu diye. Ben o ikilemin tam ortasında kalakalmıştım. Bir yanım evet deyip hayatıma Soral'ın dahil olma ihtimalini kökünden halletmek istiyordu. Bir yanımsa bunu Şahin'e yapamayacağımı bas bas bağırıyordu. Bunca zaman yan yana olduğum adamın bana aşık olması bir yana ben ona hiç o gözle bakmamıştım. Üstelik ona evet desem ne olacaktı? Muhtemelen evlenecektik. O beni severek bir ömrü heba ederken ben yine de onu sevmeye devam edecektim. Böylesi ikimiz için de haksızlık olmaz mıydı?
"Başak bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu Şahin. Bir gecede yaşadıklarım aklımı karmakarışık yapmıştı. Gözlerim el ele gittikleri noktaya kilitliyken Şahin'in sesiyle tekrar ona döndüm. Evet dememi beklediği gözlerinden okunuyordu. Ama ben buna hazır değildim. Derin bir nefes aldım. Onu her ne kadar kıracağımı bilsem de sözlerimi sıraladım. "Şahin bak kalbini kırmak istemiyorum," diyerek başladım sözlerime. Daha ilk cümlemle birlikte yüzünde belirgin bir dalgalanma olmuştu. Yüzü düşmüş artık gülmüyordu. Öylece gözlerime bakıyordu.
"Ama yapamam."
Şahin usulca elindeki yüzük kutusunun kapağını kapatırken, "Sana içi boş bir ümit veremem. Bana aşık olduğunu bile bile bunu sana yapamam. Lütfen beni anla," dedim ve ayağa kalktım. Şahin ağzını açıp tek kelime edemezken arabama doğru yürümeye başladım. Arkama bakmaya cesaretim yoktu. Gözyaşlarım sicim gibi akarken ayaklarım yere basmıyordu sanki. Bacaklarım titrerken yürüdüğümü hissedemiyordum. Ağlayarak kendimi arabaya attım. Kendimi yıpranmış ve bir o kadarda çaresiz hissediyordum. Bana yaptığı onca şeye rağmen hala onu düşünüyordum. İçimde bitiremediğim sevgiyi düşünüyordum. En kötüsü de Mutlu'nun elini tutup gidişi geliyordu gözümün önüne.
Arabada ağlarken ayağımdaki topuklu ayakkabıları çıkarıp dizlerimi karnıma kadar çektim. Gözlerimi yumup ağlamaya devam ettim. İçim acıyordu. Ben bunları hak edecek ne yaptım diye düşünmeden edemiyordum. Ben ona ne yaptım da bana bunları yaşatmıştı? Sevmekten başka ne yapmıştım? Hıçkırıklarım usulca boğazımda düğümlendi. Yutkunamadım bile. Tam o sırada birisi arabanın camını tıklattı. Başımı kaldırıp camı tıklatana baktım.
Camın ardından ağladığımı gören Selma korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Kapımı açıp, "Kuzum bu halin ne?" diye sordu endişeyle. Onun sesiyle ağlamam şiddetlendi. Artık nefes almadan ağlayabildiğimi fark ettim. Ağlayarak ve bir o kadar da zorla, "Selma ben hiç iyi değilim," dedim. Selma ne diyeceğini bilememişti. Eğilip ayakkabılarımı giymeme yardım etti. Sonra da arabadan inmemi sağlayıp arabayı elimden aldığı anahtarla kitledi.
"Şimdi bize gidiyoruz. Asla itiraz kabul etmiyorum," dedi Selma beni belimden tutup yürütmeye başlamadan hemen önce. Zaten değil itiraz etmek ağzımı açmaya mecalim yoktu. Selma'nın kolunun altında öylece adımlıyordum. Nereye gittiğimin veya nereye gideceğimin zerre önemi yoktu benim için. Selma ile birlikte arabaya geçtik. Dikiz aynasından Emre'nin bana attığı endişeli bakışa bakılırsa gerçekten berbat görünüyordum. Emre neden bu halde olduğumu sormaya niyet ettiğinde Selma'nın delici bakışlarına maruz kalmış bununla birlikte arabayı çalıştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Mı Lazım?
Chick-Lit✨İlk Kitabım✨ Başak daha küçük yaşta annesini ve daha doğmamış kardeşini trafik kazasında kaybetmiştir. En zor zamanlarında hem kuzeni hemde en yakın arkadaşı Selma yanında olmuştu. Selma ile birlikte babasından gizli hazırlandığı sınavı kazanıp en...