İçimden onlara hiçbir şey göründüğü gibi değil hocanız hocanızı kötü amellerine alet etmiyor demek geliyordu. Ama bunu yapamadım. Apar topar Soral'ın üzerinden kalktım ve karşıma ip gibi dizilmiş stajyer öğrencilere baktım. Akıllarından geçenleri biliyorum! Ah Soral ah! Kendimi tam şu an öldürebilirim. Ama bunu yapmadım. Onun yerine bir bok yiyip de annesine yakalanan haşarı çocuk misali otuz iki diş sırıttım.
"Şey," dediğimde Soral da yerden kalkmış önlüğünü düzeltiyordu. Ben bu işlere nereden bulaştım? Sadece soruyorum. Bana dürüstçe cevap verin. Ben bunları hak edecek ne yaptım? Aşıkları mı ayırdım? Ortalığa fitne tohumları mı ektim? Ne yaptım ne!!!
Soral ile birlikte kenara çıktığımda bize bakan stajyerlere ne söylemem gerektiğini düşünüyordum. İzahı olmayan şeyin mizahı olur derlerdi de inanmazdım. Resmen rezilliğin dibini görmüştüm. Onların arasından topukladım. Topuklamasam ne söyleyecektim ki? Ne söyleyebilirdim? Utançtan geberme aşamasında iki kat merdiveni yüksek topuklularla çıktım. Kendimi odama attığımda üzerimdeki önlüğü çıkarıp askıya astım. Daha sonra lanet olası çantamı omzuma asıp odadan çıktım. Bugün hiç bitmeyecek gibi. Sanki bir aksilik daha olacak ve ben bu gece eve hiç dönemeyecekmişim gibi hissediyordum.
Geceyi hastanede geçirmek şu an için isteyeceğim en son şey bile değil! Çünkü Soral daha geldiği ilk günden nöbete kaldı ve ben onunla biraz daha aynı havayı solursam kafayı kesin yerim! Sinir bozukluğuyla asansörleri es geçip doğruca merdivenlere doğru ilerledim. Şu topukluları bana bu dört yılda alıştıranlar utansın! Kimden bahsettiğimi siz bence gayet iyi anladınız!
Merdivenlerden inip hastaneden çıkmak üzere kapıya doğru ilerledim. Kötü şans yeniden üzerime çöreklenmeden önce şükürler olsun ki kendimi hastaneden dışarıya atmayı başardım. Topuklarımı vura vura arabaya geçtim. "Bugün hiç bitmeyecek sandım," dedim kendi kendime. Arabayı çalıştırdım ve kendimi eve attım. Eve geçtiğimde kapıyı Ayla'nın yatılı bakıcısı Betül açmıştı. Beni görünce göz bebekleri kocaman olmuştu. Ne kadar korkunç göründüğümü siz düşünün artık!
"Hoş geldiniz Başak Hanım," dedi Betül içeriye geçtiğim sırada. Ağzımı açmaya mecalim olmadığından selamını başımla kabul etmiş bulundum. Topuklularımı bir kenara fırtlatırcasına çıkardım ve üzerimdeki bugünün izlerini yok etmek için odama çıktım. Odamdan içeriye geçtiğimde Ayla'nın benim yatağımda uyuduğunu gördüm. Üzerimi değiştirip yanına kıvrıldım. Üzerindeki battaniyeyi açtığı için gülümsedim ve yeniden üzerini örttüm. Öyle tatlıydı ki sabaha kadar onu izleyebilirdim.
"Benim küçük civcivim," diye fısıldadığım surada gözlerini yavaşça aralayıp bana baktı. Gözlerini babasından almıştı. Deniz mavisi gözleri uyku mahmurluğuyla bana bakarken gülümseyip yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Sonra da ona sarıldım. Birlikte uyuduğumuz gecenin sabahında Ayla'nın, "Günaydın," diyerek şakımasıyla uyandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Mı Lazım?
ChickLit✨İlk Kitabım✨ Başak daha küçük yaşta annesini ve daha doğmamış kardeşini trafik kazasında kaybetmiştir. En zor zamanlarında hem kuzeni hemde en yakın arkadaşı Selma yanında olmuştu. Selma ile birlikte babasından gizli hazırlandığı sınavı kazanıp en...