18. Bölüm: Selma'nın Düğünü

18 11 0
                                    

(Başak'tan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Başak'tan...)

Zamanın nasıl bu kadar çabuk geçtiğini hiçbir zaman anlamamışımdır. Gözümü kapatıp açtığımda kendimi her zaman başka bir zaman diliminde buluyorum. Tıpkı şu anda da olduğu gibi...

Selma'nın kına gecesindeydim. Bir hafta ne ara geçti hiç bilmiyordum ve Selma ciddi ciddi gelin olmuş gidiyordu. Bunun bu kadar hızlı olabileceğini daha önce hiç düşünmemiştim. O benim gözümde hala o haşarı küçük kız çocuğuydu. Birlikte yaramazlıklar yaptığım, fırtınalı gecelerde beraber uyuduğum, doktorluk hayallerini beraber kurduğum, Yanmış keklerle birbirimize sürpriz yaptığımızdaki gibiydi hala gözümde.

Gözlerimin istemsizce dolduğunu hissediyordum. Bu gece ağlaması gereken ben değildim. Ağlamamak için gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırarak yaşları geldikleri yoldan geri göndermiştim. "Herkes geldi," dedi yengem. Defne ile birlikte Selma gelinin yanına geçtik. Kırmızı örtünün altındaki gelinin nasıl bir halde olduğunu merak ediyordum.

Konukların yanımıza gelmesiyle tüm genç kızlar gelinin etrafında toplanmıştı. Defne ile birlikte bu gece herkese mum dağıtan kişi olmuştuk. Renkli sembolik mumları genç kızlara dağıttıktan sonra ışıklar kapanmış her yer karanlığa gömülmüştü. Gelinin etrafında toplanan kızların ellerindeki renkli pilli mumların dışında etrafta hiç ışık yoktu.

"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar," diyerek kızlar Selma'nın etrafında dönerken Defne ile birlikte minik prensesin evleniyor oluşuyla duygusal bir an yaşıyorduk. Yengem ise çoktan dünürünün yanında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Kızlar Selma'yı ağlatmaya and içmiş olacak ki bir süre bu acıklı türküyü okumuş sonrasında da kaynananın geline kınasını yakması için kenara çıkmışlardı.

Emre'nin annesi tam bir kaynana edasıyla göğsünü şişirerek gelinine doğru yaklaştı. Elindeki altın kesesini görünce ister istemez gülmeye başlamıştım. Emre'nin annesi usulca Selma'nın örtüsünü tutup kaldırdı ve bununla birlikte üç adım geri sekti. Kadının göğsünü tutup soluklanmasıyla korktuğunu anlamış oldum.

Merakla yanlarına gittiğimde Selma'nın ağlaması gereken yerde psikopat seri katiller gibi sırıttığını gördüm. Kadının korkmasına şaşırmamak lazımdı. Emre'nin annesi gördüğü manzarayla birlikte şaşkınlıkla yengeme bakmıştı. "Kız bu gülüyor ya!" dediğinde yengem ağlamayı bir kenara bırakmış oturduğu sandalyeden bir anda fırlayıvermişti. 

Dünürüne inanmamış daha doğrusu inanmak istememiş olacak ki örtüyü bir de kendisi açmıştı. Yengem sinir bozukluğuyla örtüyü Selma'nın başından çıkarınca merakla olacakları izlemeye başladık. "Ağlasana kızım! Hiç mi özlemeyeceksin bizi?" diye cırladı yengem. Defne ile nefesleri tutmuş Selma'nın yengeme kafa tutuşunu izliyorduk. Tabii Selma Hanım kendi sonunu kendi getirmişti.

Yengem kendinden beklenmeyecek bir şekilde Selma'nın kolunu cimcikleyince şoka girmiştim. Tabii bununla birlikte Selma da salya sümük ağlamaya başladı. "Anne ya!" diye hayıflandığı sırada yengem keskin bakışlarını bir ok misali yöneltmekten geri durmamıştı.

Aşk Mı Lazım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin