23. Bölüm: Maske

18 4 0
                                    

Babamların hastaneden gitmesinin ardından hastalarımla ilgilenmek üzere odaya döndüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Babamların hastaneden gitmesinin ardından hastalarımla ilgilenmek üzere odaya döndüm. Tek tek tüm hastalarımla ilgilenmiş randevuların bitimiyle beni bekleyen sezaryen doğuma girmiştim. Doğumhaneden çıktıktan sonra üzerimi değiştirmek üzere odama döndüm. Dolaptan kıyafetlerimi çıkarıp perdenin arkasında üzerimi değiştirdiğim sırada biri kapımı tıklattı. Mesai saati biteli baya olmuştu. Beni görmeye kim gelmiş olabilirdi ki?

Üzerimdeki bluzu düzeltip perdenin ardından çıktım. Kapıyı araladığımda bizim cingöz Selma ile göz göze geldim. Allah bilir buraya hangi art niyetle geldi? "Senin kocanla birlikte evde olman gerekmiyor mu?" diye sordum bilmiş bir bakışla. Selma içeri girip otuz iki diş sırıtmaya başladı. Ben biliyorum bu gülüşün anlamını. Kesin bana iş kilitleyecek. Nereden bildiğimi sormayın! Çünkü başıma birçok kez geldi! Kaşlarımı çattım. Ciddi olmaya özen göstererek, "Asla olmaz!" diye cırladım onun ağzını açıp tek kelime etmesine müsaade etmeyerek.

Selma saniyesinde dudak büktü. Ama bana bu yavru köpek bakışları, şirin tavırlar sökmez! Benim bunlara bağışıklığım var. "Ama bugün Emre ile yemeğe çıkacaktım," dedi dudaklarını sarkıtarak. Anlaşıldı bana Melisa'yı kitleyecek ya da hastanedeki görevlerinden birini. Bakalım hangisi çıkacak bahtıma! Selma, "Benim yerime bir iki saatliğine nöbete kalamaz mısın? Söz iki saate gelirim," dedi yalvarırcasına. Arkadaşlar ben direnemiyorum! Biri bana yardım etsin! Lütfen!

Selma bana tıpkı Ayla gibi bakmaya başladığından daha fazla dayanamadım. Sıkıntılı bir nefes vermemin ve bir tur göz devirmenin ardından istemeyerek de olsa, "Tamam," demiştim. Selma daha şimdiden zafer dansı yapmaya başlamıştı. Eğer bu saçma dansa biraz daha devam ederse bu kararımdan saniyesinde cayıp kıçına tekmeyi basmak suretiyle odamdan kovmam kaçınılmaz olurdu.

Selma yanağıma sesli bir öpücük kondurup, "Aşksın sen aşk!" demişti. Onun odamı topuklarını vura vura terk edişiyle daha öncesinden askıya astığım önlüğü üzerime geçirip stetoskopumu boynuma astım. İki saatliğine acilde nöbet tutacaktım. En fazla ne olabilir ki? Of! Bu lafı artık kullanmamam gerek! Ne zaman bu felsefeye uysam başıma açılmadık dert kalmıyor! Sıkıntılı bir nefes verip telefonumu önlüğümün cebine attığım gibi odadan çıktım.

Mesai bittiğinden Demet de eve gitmişti. Tek başıma acilde olacaktım. Yalnızken başıma sanki binbir tane musibet gelecekmiş gibi hissetmem sizce normal mi? Asansöre geçtiğim sırada sarı cadı Mutlu da yanıma geçmişti. Kahretsin! Bakın şimdiden söylüyorum! Bu daha başlangıç ve benim bu tip saçmalıklarla uğraşacak daha fazla sabrım kalmadı. Biri beni kurtarsın!

Mutlu, "Senin eve dönmüş olman gerekmiyor muydu?" diye sordu yapmacık bir gülümsemeyle birlikte. O yukarı doğru kıvrılan dolgun dudaklarına baktım. Tehditkar bir bakışla birlikte, "Aynı şeyi bende sana sormak istiyorum," dedim. Mutlu keyifle kıkırdadı. Onu bu kadar keyiflendiren şey neydi? Bir şey mi kaçırdım?

Aşk Mı Lazım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin