Annemin "Hadi kalk uykucu."diyip sarsmasıyla zar zor gözlerimi araladım. Homurdanarak doğruldum ve esneyerek "Saat kaç?"diye sordum. Ellerini beline koydu ve "10 oldu."dedi. Hemen kalktım ve lavaboya gittim.
Bugün cumartesiydi ve ben iki günümü Pars ile geçirecektim. Hemen duşa girdim. Oyalanmadan duş aldıktan sonra çıktım ve hemen yüzüme bakım yaptım. Daha sonra üzerimi değiştirip saçlarımı kuruttum.
Saat 10.35'ti. İstediğimde uzun süren işlerimi kısa sürede bitirebiliyordum. Ama dediğim gibi sadece istediğimde.
Dün Pars ile konuştuğumuzda plan yapmıştık. Bugün beni evden alıp kahvaltıya götürecekti. Daha sonra da Pars'ın babasının çiftlik evine gidip iki gün dinlenecektik."Riya bana emanet."gibisinden şeyler söyleyip annemleri ikna etmişti.
Dünden hazırladığım sırt çantamı kontrol ettikten sonra ceketimi giydim ve telefonumu alıp aşağı indim. Pars'a mesaj attım.
Riya: Pars geliyor musun?
İki dakika sonra cevap verdi.
Pars: Evden çıktım şimdi, geliyorum. Sen hazır mısın?
Riya: Evet hazırım. Hadi kapatalım, sen araba kullanıyorsun.
Pars: Tamam canım. Görüşürüz.
Riya: Dikkatli sür, görüşürüz.
Annemle salonda oturup Pars gelesiyle kadar sohbet ettik. Pars mesaj atıp geldiğini bildirdikten sonra kalktım. Montumu gidip çantamı aldım ve annemle vedalaştım. Evden çıktım ve evin önündeki arabanın içerisinde beni Gülen yüzle bekleyen Pars'ın yanına gittim.
"Günaydın."diyerek arabaya bindim. Çantamı arka koltuğa koyup tekrar önüme döndüm ve kemerimi taktım. Pars gülümseyerek beni izlerken "Günaydın, nasılsın?"diye sordu. "İyiyim, sen?"dedim bende. "İyiyim."dedi ve arabayı çalıştırdı.
Şarkı dinleyerek, sohbet ederek kahvaltı yapmak için kafeye geldik. Garson siparişlerimizi almaya geldiğinde muhtemelen Pars'ı tanıyordu çünkü "Merhaba Pars Bey."dedi. Pars da ona selam verdi ve büyük bir kahvaltı söyledi.
Garson siparişleri aldıktan sonra gitti ve bende Pars'a dönüp "Neden çok şey istedin? Kim yiyecek onları o kadar?"diye sordum. Omuz silkti ve "Sevgilimi ilk defa kahvaltıya getirdim, bugün böyle olsun bırak."diyerek arkasına yaslandı.
Gülümsedim ve "Vay, demek sevgilin?"dedim. Kafasını salladı ve "Tabi ki de."dedi. Kahvaltı gelene kadar sohbet ettik. 10 dakika içinde her şey masada yer aldığında yemeye başladık.
Pars "Heyecanlı mısın?"diye sordu. Kafamı sallayıp ağzımdaki lokmayı yuttum ve "Evet ya, ilk defa birlikte bir yere gideceğiz ayrıca."dedim. Kahvesinden bir yudum alıp kafasını salladı. Sohbet ederek kahvaltıyı bitirdik.
Kasada her ne kadar ısrar etmemde hesabın bir kısmını ödeyememiştim. Kafeden çıktık ve Pars'a "Teşekkür ederim."dedim. Göz devirdi ve elini omzuma atıp beni kendine çekti. Saçlarıma öpücük kondurup "Her şeyde kibar olma Riya. Sevgiliyiz biz, rahat ol biraz."dedi. Kafamı salladım ve bende kollarımı onun beline sardım.
Arabaya kadar öyle yürüdük. İstemeye istemeye ayrıldık ve koltuklara bindik. Kemerlerimizi takıp çiftlik evine doğru yola çıktık.
Pars telefonunu uzatıp "İstediğin şarkıyı aç bakalım."dedi. Gülümseyip telefonunu aldım ve şarkı açtım.
I love it when you call me señorita
I wish I could pretend I didn't need ya
But every touch is ooh la la la
It's true, la la la
Ooh, I should be running*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar sonra
Teen FictionRiya Özay 17 yaşında sıradan hayatı olan bir kızdı. Bazen eğlenceli bazen ciddi. Okula yeni gelen öğrenciler ile tanışır ve bir tanesi tanıdık gelir ama bir türlü kim olduğunu bilemez. Sonra gördüğü fotoğraflardan sonra kim olduğunu bilir. Umut Soy...