Kulağıma gelen sesler uğulduyordu. Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken sesler netleşti.
"Anıl Bey, ateşi düştü. Kalktığı zaman güzelce çorbasını içsin ve verdiğim ilaçları içmeyi unutmasın. Yine bir şey olursa ararsınız gelirim ben."dedi tanımadığım ses.
Gözlerimi açmaya çalıştım ama kendimi aşırı yorgun, halsiz hissettiğim için pek açamadım. "Tamam, ben geçireyim seni."dedi babam. Kapı açıldı ve çıktılar.
Saçımı okşayan kişiyi kokusundan tanıdım, annem. "Riya'm, iyi misin kuzum?"dedi. Göz kapaklarımı aralayabildiğim kadar araladım. Anneme bakıp "Hı hı."dedim. Annem "Ben getireyim çorbayı, bekle tamam mı anneciğim?"dedi. Kafamı salladım ve annemin gitmesini izledim.
En son Pars ile ayrılıp Umut ile eve gelmiştim. Duşa girip uyumuştum ama şu an hastaydım. Saat kaçtı ki? Komidinin üzerindeki küçük saate baktım. Sabahın üçüydü.
Annem gelince zorla doğruldum. Kendimi çok kötü, bitik, hissiz, halsiz, mutsuz ve daha fazlası hissediyordum. Annem yanıma oturup "İyi misin?"dedi. Biliyor muydu acaba olayı? Kafamı iki yana sallayıp "Hayır."dedim.
Annem "Pars anlattı olanları."diyince "Peki."dedim. Sonra "Siz ne zaman geldiniz?"dedim. Annem çorbayı karıştırıp konuşmaya başladı. "Yemekten sonra saat bir gibi kahve içelim dedik kafeye gittik. Senin kötü olduğunu Semra söyledi. Öyle gelince bir şey dememişsin gelip bakmış. Seni sayıklarken görünce bizi aradı. Apar topar geldik. Baban doktor çağırdı falan."dedi. Bu arada çorbayı içiriyordu bana.
"Işıklar da aşağıda, bırakmadılar sen kötü olunca."dedi. Kafamı sallayıp "Umut aradı mı peki?"diyince kafasını olumlu anlamda salladı. "Ateşin olduğundan bahsetmedim sadece biraz halsiz dedim. Çocuğu gece gece getirmeyelim buraya."dedi. "Tamam."dedim ve çorbamı içtim.
İlaçlarımı da içince "Siz yatın hadi, yarın işe uykusuz gideceksiniz. Zaten kaç saat var uyuyacak?"dedim. Annem kafasını iki yana salladı ve "Yarın seninleyiz, işe gitmeyeceğiz."dedi. "Peki."dedim. Annem kalkıp "Ben bunları götürüp geleyim."dedi. "Hı hı."dedim ve annem çıktıktan sonra yorganıma sarıldım iyice, çok üşüyordum hâlâ.
Kapı tıklanınca kaşlarımı çatıp acıyan boğazıma rağmen zorlukla "Gir."dedim. Kapıdan içeriye Pars girince yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım. "Geleyim mi?"diyince kafamı salladım.
İçeriye girip kapıyı kapattı ve yatağımın yanındaki sandalyeye oturdu. "Özür dilerim, seni öyle bırakmamalıydım."dedi. Kafamı iki yana salladım ve "Kendim istedim."dedim. "İyi misin?"diyince kaşlarımı kaldırıp indirdim. "Değilim."
Elimi tutmak için elini uzatınca elimi çektim. O da elini geri çekip "Böyle yapma."dedi. Dolan gözlerimi ondan gizlemek için kafamı diğer tarafa çevirdim. "Bir şey yapmıyorum."
"Yapıyorsun, benden uzak olma. Tamam seninle ayrıldık ama ben arkadaş kalmak istiyorum. Sen gerçekten çok iyi insansın, ben seni haketmedim evet ama lütfen. Arkadaş kalalım."dedi. Yatar pozisyona geçip sırtımı ona döndüm ve "Dinleneceğim, çık."dedim.
2-3 dakika sonra kapı açılma ve ardından kapanma sesi gelince göz yaşlarımı serbest bıraktım. O gün sabah ezanına kadar ağladım ve sonra uykuya daldım.
✨✨✨
Uyandığımda saat 11.03'tü. Doğrulup sırtımı yatak başlığına dayadım. Çekmecedeki telefonumu alıp açtım. Mesajlar ve aramaları es geçip sadece bir kişinin mesajlarına cevap verdim.
Umut: Riya iyi misin? (12.04)
Umut: Heyyyyy
Umut: Aramalarımı açsanaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar sonra
Novela JuvenilRiya Özay 17 yaşında sıradan hayatı olan bir kızdı. Bazen eğlenceli bazen ciddi. Okula yeni gelen öğrenciler ile tanışır ve bir tanesi tanıdık gelir ama bir türlü kim olduğunu bilemez. Sonra gördüğü fotoğraflardan sonra kim olduğunu bilir. Umut Soy...