Sabah uyanır uyanmaz direkt Umut ile küçüklük fotoğrafımı alıp masama koydum. Çantamı hazırlarken onu da koymayı unutmamak için.
Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Çantama kitaplarımı koyduktan sonra çerçevedeki fotoğrafımızı dikkatlice koydum.
Aşağı inip kahvaltı için masaya oturdum. "Günaydın."diyip kahvaltıya başladım. Annemler de "Günaydın."diyip kahvaltılarına döndüler.
Anneme "Yarın Zeynep teyze geliyor dimi?"dedim. Annem kafasını sallayıp "Evet, oğlu da gelecek."dedi. Bende "Oğlunun adı neydi?"dedim. Bilerek bu soruları soruyordum. Annem "Umut."diyince babam "Senin projeyi yaptığın arkadaşın işte kızım."dedi. Babam biliyor muydu??
Babama dönüp "Nasıl?"dedim. Babam "Ne nasıl?"diyince boğazımı temizleyip "Sen Umut'u biliyor muydun?"dedim. Babam kafasını sallayıp "Tabi ki de, sen bilmiyor muydun?"dedi. Anneme bakıp tekrar babama döndüm ve kafamı iki yana salladım. "Ben Zeynep teyzenin oğlunun adını hatırlamıyordum ki. Siz nereden biliyorsunuz Umut'un o Umut olduğunu?"
Annem "Zeynep okulundan falan bahsetmişti. Umut o gün gelince sen fark etmedin ama ben bazı sorular sordum ve anladık zaten Umut'un o Umut olduğunu."dedi. "Bana neden söylemediniz?"diyince babam "Sen biliyorsun sandık."dedi.
Harika, Umut'u bilip bana söylememişlerdi. Çok güzel(!)
Kafamı sallayıp kahvaltıma döndüm. Zar zor bir şeyler yedikten sonra odama çıktım. Dişlerimi fırçalayıp üzerimi değiştirdim. Saçlarımı örüp sol omzumdan bıraktım.
Çantama cüzdanımı da koyduktan sonra gardırobumdaki ceketimi aldım. Çantamı, kulaklığımı ve telefonumu alıp aşağı indim. Aşağıda da montumu giyip arabaya ilerledik.
Arabaya bindikten sonra şarkılı, bol düşünceli bir yolculuk geçirdim. Okula gelince "Görüşürüz."deyip hemen arabadan indim. Bahçeye girip kimseyle konuşmadan, tanıdık birini aramadan direkt kahve almaya gittim.
Sıraya geçip beklemeye başladım. Tam dururken arkamdan sarılan elle arkamı döndüm. Duru gülümseyerek bana bakınca bende gülümsedim ve "Günaydın."dedim. Duru "Günaydın, dalmışsın. Ne oldu?"dedi. Bende omuz silktim ve "Yok bir şey."dedim.
Kahveleri alıp masaya geçtik ve yudumlamaya başladık. Kısa süre sonra Çınar aramıza katıldı. Daha sonra Doruk, Umut ve Atlas üçlüsü içeriye girince gerilmeden edemedim. Laps diye mi söyleseydim yoksa biraz alıştırarak mı?
Onlar kahvelerini alıp yanımıza oturunca Umut'a kaçamak bakış atıp kahveme döndüm. Zilin çalmasına 10 dakika kala odaklandık ve sınıfa çıkmaya başladık. Tam giderken koluma dolanan el ile durdum.
Arkamı dönüp Umut'a baktım ve "Ne oldu?"dedim. Umut "O fotoğrafı neden istedin?"dedi. Bende "Öğle arasında görürsün."diyip ilerledim.
Tam kahve içmiş, rahatlamışken tekrar gerilemezdim. Sınıfa çıkınca sıraya oturduk. Kitapları çıkardıktan sonra hocanın gelmesini bekledim. Hoca gelince kendimi derse verdim.
✨✨✨
Öğlen Umut'la bakışarak öğle yemeği yedikten sonra hemen sınıfa çıktık. Umut'a "O fotoğrafı yanına al."dedim ve kendi çantama yönelip aynı fotoğrafı alıp kapıya ilerledim.
Umut ile aşağı, bahçeye, inip bir banka oturduk. Umut "Noldu artık açıklasan?"diyince derin nefes aldım. Sanırım direkt resimi eline verecektim.
Elimdeki resimi ona uzattım. Vereceği tepkiler için yüzünü izledim. İlk önce kahverengi kaşları çatıldı. Daha sonra şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Bakışlarını bana çevirip "Bu n-ne?"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar sonra
Roman pour AdolescentsRiya Özay 17 yaşında sıradan hayatı olan bir kızdı. Bazen eğlenceli bazen ciddi. Okula yeni gelen öğrenciler ile tanışır ve bir tanesi tanıdık gelir ama bir türlü kim olduğunu bilemez. Sonra gördüğü fotoğraflardan sonra kim olduğunu bilir. Umut Soy...