Ertesi gün her ne kadar hiçbir şey yokmuş gibi davransamda olmuyordu. Aklıma hep o yeşil gözler geliyordu. Böyle bir şeyi nasıl yaptığı aklım almazken çıldırmak üzereydim. Düşündükçe gözlerim doluyordu. Bu ruh hali yüzünden işe de odaklanamıyordum. Dün zaten yağmur altında kalmamdan dolayı akşamdan beri biraz ateşim vardı ama buna ek olarak artık yorgunlukta hissediyordum. Daha fazla böyle çalışamayacağımı anlayarak izin alıp çıkmıştım. Sabah araba sürecek halim olmadığı için taksiyle gelmiştim haliyle. Aslında bir an önce eve gitmek istiyordum ama biraz temiz havaya da ihtiyacım vardı. Çantamı omzuma asarak yavaşça ilerlemeye başladım. Gözlerimin önüne iki erkekte gelirken kendimi gerçekten dibe batmış hissediyordum. Şimdi ne yapacaktım? Bir yanda birden hayatıma girip kendisini sevdiren ama birden beni bir hiçmişim gibi kenara atan bir Emre, diğer tarafta ise yıllardır âşık olduğum ama nişanlı olan Ünal'ı öpme durumum vardı. Son zamanlarda bu yaşadıklarım, sıradan bir hayat yaşayan benim için çok fazlaydı. Adımlarımı hızlandırırken bir yandan da taksi var mı diye bakınmaya başladım. Az sonra bir taksi gördüğümde durdurarak hızla kendimi içine attım.
Eve geldiğimde hiç aç olmadığımı fark ederek yatak odasına ilerledim. Aslında tüm gün tek tükettiğim tek şey kahveydi ama bu durumda boğazımdan tek bir şey geçeceğini hiç sanmıyordum. Kendimi yatağıma attığımda gözüm Emre'nin yastığına kaydı. Yastığı kollarımın arasına alarak kokusunu iyice içime çektim. Gözlerimi kapatırken son düşündüğüm yine oydu.
Ne kadar uyudum bilmiyorum ama izlendiğimi hissetmemle gözlerimi aralamam bir olmuştu. Karşımda Emre'nin o yeşil gözlerini görmemle hızla ona sarılmam bir olmuştu. "Senin burada ne işin var?" Yüzünde özlediğim o gülümsemesi belirirken "Seni özledim." tekrardan sıkıca sarılıp kokusunu içime çektim. "Bende seni çok özledim. Lütfen Emre bir daha gitme, şu bir gün bile bana yetti de artı. Sen resmen şu bir haftada hayatımın bir parçası olmuşsun." Ondan biraz uzaklaşarak yüzüne baktım. O hayran olduğum gözler beni izliyordu. "Ne düşünüyorsun?" Bir elini yanağıma götürürken diğeriyle belimden tutup kendine çekti. "Sana nasıl bu kadar kısa sürede âşık olduğu mu?" Ağzım şaşkınlıkla açılırken "Ne?" diye bir nida çıkarmıştım. Şaşkınlığıma gülerken devam etti. "Gerçekten anlamadın mı? Seni seviyorum Itır." Yüzümde o aptal gülümsemelerimden oluşurken birden yakalarından tutup kendime çektim. "Bende seni seviyorum." O son öpüşümden beri deli gibi özlediğim dudaklara kendimi bırakmıştım. İkimizde birbirimizi deli gibi özlediğimiz için o kadar hızlı hareket ediyordu ki ne ara soyunduğumuzu anlamamıştım. Emre'yi yatağa sırt üstü yatırıp üstüne çıkarak "Seni istiyorum." dediğimde gözlerinde bir parıltı görmüştüm.
Bir kapının sertçe çarpmasıyla nefes nefese yataktan kalkarken hızla etrafa göz gezdirmiştim. Kimse yoktu. Hızla üstüme göz gezdirdiğimde bunun sadece rüya olduğunu fark etmiştim. Üzülsem mi sevinsem mi bilememiştim. Su içerisinde kalmıştım terlemekten. En azından şimdi ateşim yoktu. Yataktan çıkıp banyoya ilerledim. Kendimi suyun altına bırakırken gözümün Emre'nin şampuanına kaymasıyla aklıma yine ve yine gelmişti. Resmen her tarafta onun hatırası vardı. Peki, o rüya neydi öyle? Niye böyle bir şey görmüştüm ki şimdi? Birini çok özlediğinde rüyana girer derlerdi ama bahsettikleri bu olamazdı. Resmen sese uyanmasam Emre'yle rüya da olsa ilişkiye giriyordum. Bilinçaltımda bir yerlerde acaba bunu mu düşünmüştüm? Ama ben Emre'yi hep arkadaş olarak görüyordum, tabi bazı istisnayı durumlar hariç. Her neyse bunları düşünüp kafamı daha da karıştırmak istemiyordum gerçekten. Kafamı suyun altına sokarken gözlerimi de kapatmıştım.
İki gün geçmişti ve ben bu süre dışında ne evden çıkmış ne de biriyle konuşmuştum. Tek yaptığım elimden geldiğince yemek yapıp insanların sosyal medya hesabına bakmaktı. Bu insanlar dediğimin kim olduğuna gelecek olursak tabi ki Emre ve Ünal'dı. Ünal bugün Eda'yla yeni bir fotoğraf atmıştı. Daha geçen gün kavga etmemiş miydi bunlar? Hemen düzelmişti demek ki araları. Ardından Emre'nin hesabına girdiğimde tüm gün çekimde olduğunu anlamıştım. Kadın modellerle fotoğraf atarken kıskanmamak elde değildi. Kadınların hepsi o kadar güzeldi ki. Sinirlenip telefonu koltuğun üzerine fırlatırken ağzıma bir çilek daha attım. Herkes hiçbir şey yokmuş gibi hayatına devam ederken ben burada oturmuş eski halime dönmüştüm resmen. Emre olmayınca eski pasaklı hayatına dönen Itır'ı durdurmam lazımdı. Bu iş böyle devam edemezdi. "Madem hepiniz böyle hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsunuz o zaman bende öyle yaparım." Hızla oturduğum yerden kalkıp televizyonu kapattım. Önce banyoya ilerleyip yüzüme maske yapıp dişlerimi fırçaladım. Oradan yatak odama geçip dolabın önüne ilerledim. Göğüs dekolteli askılı mini siyah elbisemi giyerken aynı renk topuklu ayakkabılarımı da ayağıma geçirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV
RomanceItır yıllardır aşık olduğu karşı komşusuna sonunda açılma kararı alır ama önünde kocaman bir engel vardır. Adam nişanlıdır! Her şeyden vazgeçmek üzereyken yardımına koşan hiç tanımadığı bir erkek sayasinde "Beni Sev" planını devreye sokarlar. O erk...