Cuma gününe kadar tatilin tadını çıkarmıştık. Beraber piknik yapmış, gölde bolca yüzmüştük. Cuma günü geldiğinde dönme vaktimizde gelmişti. Hafta sonu Emre'nin çekimi olduğundan kalamayacaktık. Son kez ormanda sessizce yürüyerek her zaman ki yerimize oturduk. "Burada seninle geçirdiğim her an çok güzeldi. Keşke hiç bitmeseydi. Burayı özleyeceğim." Emre buruk bir gülümsemeyle ayağa kalkıp bu sefer yanıma oturdu. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Kafamı göğsüne yaslarken gökyüzüne baktım. Bulutların arasından yüzümüze vuran güneş yeniden keyiflenmeme sebep olmuştu. Kendimi çok huzurlu hissediyordum. "Yalnızlıktan halen daha korkuyor musun?" Gülümsedim. Gözlerimi kapatarak yüzümü göğsüne bastırdım. Kokusunu içime çektikçe uyuşuyordu beynim. Keyifli bir sesle konuştum. "Hayır. Çünkü artık ben varım. Senin sorduğun sorular sayesinde şu birkaç günde birçok şey anladım. Ben aslında hiçbir zaman yalnız değildim. Her zaman yanımda kendim vardım. Şuan doğru ifade edemiyorum belki ama sen ne demek istediğimi biliyorsun... Kim giderse gitsin, hayatımda hiç kimse olmasa bile önemli olan benim. İsterse kimse olmasın yanımda ama aklımda daima şu olacak; Itır aynada ki o güçlü kadına bak ve ayağa kalk çünkü ne olursa olsun bu kadın tek değil, onun yanında biri de olmasa kendi var. Ve kendi herkesin yerine yeter. Hayatımda illa bir erkeğe ihtiyacım yok, birine bağlanmaya veya onu hayatımda zorla tutmaya ihtiyacım yok. Ben kimse olmasa da kendi ayaklarım üzerinde durabilirim. Şu da hep aklımda olacak ki; hayatımızdan bir sürü insan geçiyor hiç biride gözyaşlarımızı hak etmeyen insanlar. Onların arkasından üzülmek yerine gülümseyip yoluma devam edeceğim. Bundan sonra kimseye hak etmediği değeri vermeyeceğim."
Yol boyunca beraber şarkı söyleyip sohbet ederek yolu geçirmiştik. Beni bırakıp evine geçecekti. Balıkesir'den dönerken birkaç şey aldığımdan eşyalarda bana yardım etmek için kapıya kadar eşlik etmişti. Asansörden çıktığımızda "Teşekkür ederim." diyerek çantamdan anahtarımı çıkardım. Kapıyı açacağım sıra yerde duran bir zarf görmemle eğilip elime aldım. Emre elindeki çantaları yere bırakarak "Ne o?" dediğinde omuz silkmiştim. "Bilmiyorum, üzerinde ikimizin adı yazıyor." Emre açmamı işaret ettiğinde hızla açtım. İçindeki bir nişan davetiyesiydi. Ünal ve Eda'nın. Sertçe yutkunarak üzerindeki yazıyı okudum. Bizi nişanlarına davet ediyordular. Ben evde yokken bırakmış olmalıydılar. Tarihe baktığımda bugün olduğunu fark etmiştim. Hatta üç saat sonraydı. Emre davetiyeyi elimden alıp okuyarak arkasını çevirdi. " 'Itır, yakışıklıyı da alıp bu mutlu günümüzde yanımızda olmayı unutma!' Eda yazmış." Hiçbir şey demeyerek elimdeki anahtarla kapıyı açtım. Eşyaları yerden alıp beraber içeri taşıdık. Emre bir şey dememi beklerken onun istediği cümle yerine "Kahve içer misin?" diye sorarak mutfağa yöneldim. Bize kahve hazırlamaya başlarken "Gitmeyecek misin?" dediğinde duymazdan geldim. Makineyi çalıştırıp Emre'ye doğru döndüm. Emre hızla yanıma gelip sımsıkı sarılmıştı birden. Bir süre sessizce sarılarak öylece kaldık. Sonunda boğazımı temizleyip kendimi bu konuda konuşmaya zorladım. "Birbirlerini çok seviyorlar. Eda da çok iyi biri. Ünal'a baktığında gözlerindeki parıltıyı, aşkı görebiliyorum. Çok seviyor onu. Planı iptal ediyorum. Birbirini seven iki insanı ayıramam. Eda'ya bunu yapamam. Aşkın ne demek olduğunu bilen biriyim, o acıyı ona yaşatamam." Gözümden yaşlar ne ara süzülmeye başlamıştı bilmiyordum. Emre çehremi avuçları arasına alıp parmak uçlarıyla yaşları sildi. Yüzüme yaklaşabilmek için eğilirken gözlerine bakmama zorlamıştı beni. "Sen çok iyi birisin. Seni çok iyi anlıyorum. Kırılmış kalpler birini kırmaktan çekinirler. Çünkü o acıyı bilirler ve bunun kimsenin çekmesini istemezler." Saçlarımdan öpüp alnını alnıma yasladı. İkimizde gözlerimiz kapalı öylece duruyorduk. "Şu hayatta bir şeyi kendin için yap Itır. Eda'yı unut lütfen. Sen daha fazla üzülmeyi hak etmiyorsun. Bu kalbinle en mutlu olmayı hak eden kişi sensin." Benden uzaklaştığında gözlerimi açarak ona baktım. Kararlı bir bakışla bakarak konuşmaya devam etti. "Sen demedin mi Ünal'ı öptüğümde bana karşılık verdi diye? Hem tüm olanları düşün. Ünal'ın seni benden kıskanmasını, sana bakışlarını... O gün bizden çıktıklarında Eda'yla yaptıkları kavgayı. Eda da anlamıştı Ünal'ın senden hoşlandığını bu yüzden kavga ettiler. Ünal'ı kaybetmekten korktuğu için işleri hızlandırıp nişanı erkenden yapmak istedi. Sana da bu yüzden davetiye gönderdi. Güya aklınca sana gözdağı vermek istiyordu. Eda Ünal'a âşık olabilir ama senin sandığın gibi iyi biri olduğunu düşünmüyorum." "Ne yapacağız ki?" Emre gülerek "Ne mi yapacağız? Eda'nın dediğini. Odana gidip güzelce hazırlanacaksın ve beraber o nişana gideceğiz. Seni gördüğünde eğer şaşırırsa seni beklemediği ortaya çıkar ve inan bu senin için iyi bir işaret. Çünkü kadınlar içgüdülerinde hiç yanılmaz. Eğer Eda seni gerçekten kıskandıysa Ünal sana karşı kesin bir şey hissediyordur. Nişandan sonra Ünal'la sohbet fırsatı kolla ve ağzından baklayı almaya çalış. Ona duygularını direk söyleme ama bakışlarından sözlerinden alttan hissettir. Eğer ondan da bir cevap gelirse planı ona göre yönlendirip yeni bir yol çıkaracağız kendimize." Kaşlarımı çatarken "Kafam çok karıştı benim." dediğimde Emre uflayarak arkamdan beni itip odama soktu. "Yolda her şeyi anlatırım yeniden. Sen hazırlan bende eve geçip hazırlanır sonra seni alır ve şu nişanı basmaya gideriz." Biraz sonra dış kapının sesi gelirken dolaba yaklaşıp kendime giyecek bir şeyler aramaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV
RomanceItır yıllardır aşık olduğu karşı komşusuna sonunda açılma kararı alır ama önünde kocaman bir engel vardır. Adam nişanlıdır! Her şeyden vazgeçmek üzereyken yardımına koşan hiç tanımadığı bir erkek sayasinde "Beni Sev" planını devreye sokarlar. O erk...